|

Esmâü’l-hüsna’dan “kulun nasibine düşenler”

Osmanlı Klasiklerini yaşatma adına önemli bir yayın dizisini de okurla buluşturan Ketebe yayınları Abdullah Simavî’nin Esmâü’l-Hüsnâ Şerhi adlı eserini yayınladı. Kitap, 1323 tarihli ve Süleymaniye Kütüphanesinde yer alan nüshadan yayına hazırlanmış.

Kamil Büyüker
04:00 - 15/09/2021 Çarşamba
Güncelleme: 22:34 - 14/09/2021 Salı
Yeni Şafak
Her bir esmada kulun nasibini ortaya koyan Abdullah Simavî, tasavvuf yolunda kazandığı füyüzatı eserine taşımıştır.
Her bir esmada kulun nasibini ortaya koyan Abdullah Simavî, tasavvuf yolunda kazandığı füyüzatı eserine taşımıştır.

Kâinata ibret ve mana nazarıyla bakan için her şey birer esma suretindedir. Sanatı görüp sanatkâra ulaşmak işte bütün mesele. Abdullah Simavî’nin Esmâü’l-Hüsnâ Şerhi de bu yolda nazarlarımızı hakiki manaya yöneltiyor.

Kâinatta zerreden küreye yaratılmış olan her bir parça Allah’ın esmasından birer işaret taşır. O işaretler yolumuzu şaşırdığımız an bizleri doğru yola sevk eder. Esmaları anlama ve mana planında doğru adlandırma üzerine Osmanlı’da esmâü’l-hüsna şerhi geleneği oluşmuştur. Bunun önemli örneklerinden birisi olan Abdullah Simavî’nin Esmâü’l-Hüsnâ Şerhi (Haz. Müzeyyen Muradoğlu Ağrıkan) Şubat 2021, 226 s. + tıpkı basım) Ketebe yayınları arasından çıktı. Osmanlı Klasiklerini yaşatma adına önemli bir yayın dizisini de okurla buluşturan Ketebe yayınları arasından çıkan bu eser, 1323 tarihli ve Süleymaniye Kütüphanesinde yer alan nüshadan yayına hazırlanmış. Nisbesinde yer aldığı üzere Kütahya Simavlı olan Abdullah Simavi (öl. 1491), Molla İlâhi adıyla bilinip tanınmış, Horasan, Semerkant merkezli tasavvuf geleneğine intisap etmiş bir zattır. Semerkant’ta Ubeydullah Ahrar’a intisap edip, icazet alırken, diğer taraftan Bahaüddin Nakşibend hazretlerinin de kabrine geçip orada da tefekkür ibadetle meşgul olmuştur. Kitabın girişinde verilen bilgiler ışığında Abdullah Simavî’nin yaşadığı bâtıni yolculuktan sonra Simav’a dönerek burada dergâh kurduğu naklediliyor. Hatta Abdullah Simavî, Nakşibendîliğin Anadolu’da neşv ü nema bulması noktasında önemli vazifeler ifa etmiş bir isimdir. Fatih’in İstanbul’u fethettikten sonra yaptığı davete ise katılmayıp yanında yer alan Emir Ahmet Buhari’yi göndererek icabet etmiştir. Sonraları bir müddet Zeyrek Medreselerinde ilim ve irşad ile meşgul olmuş, ardından Evranoszade Ahmet Bey’in teklifi ile Vardar Yenicesi’ne gidip orada ömrünün sonuna kadar irşat vazifesi ve eser telifi ile meşgul olmuş.

HER BİR ESMANIN ARDINDAN BİRER AHLAKİ DÜSTUR


Eseri yayına hazırlayan Müzeyyen Muradoğlu Ağrıkan’ın ifade ettiği gibi yazıldığı dönem itibariyle kısa, öz bilgiler ihtiva etmekle birlikte sade bir Türkçe ile kaleme alınmış. Toplam 71 varaktan oluşan ve 142 sayfayı ihtiva eden eser, Ağrıkan’ın da ifadesi ile birer ahlak umdesi olarak şerh edilmiş metinlerden oluşmakta. Her bir esma, lafız ve manası ile verildikten sonra “kulun bundan nasibi” denilip yeni bir kapı açılmış ve buradan mana ummanına dalmak hedeflenmiştir. Yine kitabın girişinde ifade edildiği üzere “bu, esmâü’l-hüsnâ’nın ahlakı güzelleştirmedeki etkisi göz önünde bulundurularak yapılan bir tefsirdir ve konuya farklı bir pencere açmaktadır.” (s.15)

Abdullah Simavî eserin girişinde esmâü’l-hüsna’yı saymayı tavsiye eden hadise atıf yaparak şunları söylüyor: “Ebu Hureyre (r.a.) Peygamber Efendimiz’den şöyle nakletmiştir: “Allah’ın doksan dokuz ismi vardır, kim onları sayarsa muhakkak cennete girer.” Bu isimlere aynı zamanda sıfat da denir. Hadis-i şerif’in aslında geçen “ahsa” kelimesi saymak değil, ezberlemek anlamındadır. Bir kimse bu isimlerin manasını bilip vacibine vacip, muhaline muhal, caizine caiz diyerek iman etse ve bu isimlerle mümkün olduğunca amel edip onları kendisine huy edinse o kimse cennet girer, demektir.”

Allah’ın esmasının da sayısının bilindiği gibi sadece doksan dokuz olmadığını belirterek bunu da şu rivayetle destekliyor: “Âlimler, Allahu Teâlâ’nın üç bin ismi olduğunu nakledip “Bin tanesini sadece melekler bilir. Bin tanesini sadece peygamberler bilir. Üç yüz tanesi Tevrat’ta; üç yüz tanesi İncil’de; üç yüz tanesi Zebur’da; doksan dokuzu Kur’an-ı Kerim’dedir ve bir tanesini ise Allahu Teâlâ kendi zatı için seçmiştir.” demişlerdir.” (s.31)

İLİM TAHSİLİNİN KRİTERLERİ

Her bir esmada kulun nasibini ortaya koyan Abdullah Simavî, tasavvuf yolunda kazandığı füyüzatı eserine taşımıştır. Örneğin el-Alîm esmasının zahiri manasını verdikten sonra kulun bundan nasibini şöyle izah etmiş: “Kulun bundan nasibi yaptığı işlerin nereye varacağını bilip kıyamet gününde faydası olacak şeylerle uğraşması; dinî ilimleri özellikle iman ve akaidi ihtiva ettiği için ilimlerin en şereflisi olan ve Allah’ın zat, sıfat ve fiilerinden bahseden “ma’arif-i ilahiyye’yi tahsile çalışmasıdır.” Buradan bir derkenar daha açarak şunları söyler: “Zira ilmin şerefi malumun şerefine bağlıdır. Yani Bârî Teâlâ’nın zat, sıfat ve efalinden daha şerefli bir şey yoktur. İlimleri de ilimlerin en şereflisidir. Yani bunların ilimlerini öğrenmek ve öğretmek diğer bütün ilimleri öğrenmek ve öğretmekten hayırlıdır.” (s.67)

Niye esmaü’l-hüsnâyı tahsil? Bunun da cevabını kitaptan veriyor: “Hakk Sübhanehu ve Teala’yı vacip, muhal ve caiz olan sıfatları ile bilmeden başka ilimle meşgul olanlar İslâm dinini değiştirmiş olurlar.” Abdullah Simavî eserin son bölümünde özelikle buna vurgu yapmakta ve şöyle demektedir: Allah; zatı, sıfatları ve esması ile hakkıyla tanınmadan diğer ilimler tahsil edilemez. Çünkü Allah’ı bilmek ilmi herkese farz-ı ayndır ve bu nas ile sabittir.

Abdullah Simavî, Rabbimizin kulundan muradı olan şeyleri esmasının ışığında anlamış, anlamlandırmış. Tahsil etmiş olduğu ilim sebebiyledir ki görüneni değil, görülmek isteneni bizlere yazmış. Aslın bütün bunları yaparken bir şeye daha vurgu yapıyor, insan manevi eksikliğini sadece kitap okuyarak gideremez. Kişi önce Allah’ın inayeti, enbiya ve evliyanın yardımı ile olgunlaşabilir. Yayınlanmış olan şerh bir büyük hak dostunun bu büyük mana birikimini ihtiva ediyor. Ne mutlu Esmâü’l-Hüsnâ’nın ışığında hayatını inşa edip, düzene koyanlara...

#Abdullah Simavî
#Müzeyyen Muradoğlu Ağrıkan
#Ketebe Yayınları ​
3 yıl önce