|

Fazladan bi 10 liran varsa versene abi!

Allah rızası için, Peygamber hatırı için isteyen de var, 'fazla paran varsa versene' diye isteyen de. Her dilencinin hem jargonu hem hikayesi farklı. Ortak noktaları ise bu hale düşmelerinin sebebini kader olarak adlandırmaları

Murat Kiremitçi
00:00 - 9/08/2009 Pazar
Güncelleme: 22:38 - 8/08/2009 Cumartesi
Yeni Şafak
Fazladan bi 10 liran varsa versene abi!
Fazladan bi 10 liran varsa versene abi!

Bazen içli bir ses çağırır arkanızdan; "Oğluuum, bir ekmek parası.", diye. Bir başkası "Allah sevdiğine kavuştursun" diye dua eder yanından geçerken, bir diğeri "Bir milyon versene" diye gelir peşiniz sıra. Her dilencinin hikayesinin olduğu kadar jargonu da farklı. Sokak dilencilerinin hikayelerini sorduk, isteyişlerinin tanığı olduk. Sizin için onlarla konuştuk.


ÜVEY ANNE ZULMÜNDEN KAÇTIM

Fatma Güler 22 yaşında. "Allah sevdiğine bağışlasın" sözleriyle karşılıyor beni. Şanlıurfa'dan gelmiş İstanbul'a. "Neden sokaklardasın?" diye sorduğumuzda "Üvey anne zulmünden kaçmak için evlendim ama daha beteri başımda olduğu için sokaktayım" diyor ve ekliyor. "Kocam işsiz olduğu için geçinemiyoruz. Kâğıt topluyor şimdi. Babam kocamla evlendiğim için beni evlatlıktan reddetti. İki çocuğum var. Ev sahibi bizi evden atmak için gün sayıyor. Kendimi düşünüyorsam namerdim" diyor. . Zabıtalardan her gün kaçtığını anlatan Güler, günde 20 lira kazandığını söylüyor.


EN UTANDIĞIM ŞEY DİLENMEK

33 yaşındaki Gülbahar Tekdemir, Fatih Camii önünde elindeki torbasını insanlara uzatıp ağlıyordu karşılaştığımızda. Parayı "Peygamber rızası için verir misin?" diye istiyor insanlardan. Neden ağladığını sorduğumda hayatta en utandığı şeyin dilenmek olduğunu söylüyor. "Beyim 4 ay önce hapse girdi. Hiçbir gelirimiz yok. 3 çocuğum var. Evde inanır mısın hiçbir şey yok. Aylardır kimse ben ne haldeyim sormuyor. Kocam iftiraya kurban gitti. Ben olmasam çocuklarım aç abi." diyor.


NEDEN MENDİL ALMIYORSUNUZ?

Kastamonulu Hatice Ruzdil 60'lı yaşlarında. Fatih'te caddeden yürüyen insanlara kızıp bağırıyor: "Niye bir mendil almıyorsunuz, niye bir sadaka vermiyorsunuz." Onunki de dilenmenin başka bir çeşidi. Kaç lira verirsen üstü onda kalıyor. "Ben kocam yüzünden buradayım. O kocam beni yıllarca sigara aldırdı içki aldırdı. 30 sene ben sırtımda tüp taşıdım. 30 yılda altı kez sokağa attı. Geçenlerde öldü de kurtuldum." diyor.


FAZLA PARAN VAR MI?

Cemil Amca gözümüze ilişiyor. 70 yaşında. Yoldan geçenleri durdurup "Fazla paran varsa bir 10 lira verir misin?" diye soruyor. "Bu benim tercihim değil hayat böle istedi" diye özetliyor hikayesini.


DİLENCİLİK MESLEĞİM

Kadıköy'e geldiğimizde klasik bir jargonla "Allah rızası için bir sadaka" diyerek karşılıyor Rahmi Kurudil beni. TBMM'de odabaşıymış önceden. “2001'de geçirdiğim kazada iki bacağım da koptu. Daha sonra bir kolumu da kestiler. Önce karım sonra çocuklarım beni terketti. Mesleğim şimdi dilencilik" diyor.


Dilencilik artık keyifle yapılıyor

Cumhuriyet Üniversitesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Başkanı Mustafa Doğan Karaçoşkun Türkiye'de dilenciliğin çok ciddi bir sosyolojik vaka olduğunu belirtirken, dilenciliğin halk tarafından da koşullandığının altını çiziyor. Devlet tarafından işsizlik ve fakirlik olgusunun yeterince önemsenmesine rağmen dilencilerin bu işi artık mesleki bir keyif edasıyla yaptığını ifade ediyor. "Son yıllarda sadakayı meslek haline getirmiş insanlar sokaklarda dileniyor. Halbuki oldukça ciddi yardımlarda bulunulmasının ötesinde bu yardımlar oldukça sistematik bir plan dahilinde yapıyor. Devletin yoksul bir çocuğu okutabilecek kadar imkanı var. Ancak yardıma muhtaç kişiler yapılan yardıma doymuyorlar ve hep daha fazlasını istiyorlar. Bilhassa kadınlar ve çocuklar eşlerinin yada büyüklerinin baskısıyla bu işi yapıyorlar. Yaşlılar ise mecbur bırakılıyor. Maalesef ülkemizde dilencilik bir reklam, bir kar olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.


15 yıl önce