|

Filozof Ahmed: Yanlışa düşmüşler buyurun!

Aslında bildiğimizi sandığımız kavramlar gündelik hayatın akışında farklı algılara yol açabiliyor. Maskesi ve değneğiyle kavramların felsefik incelemesini yapan “Filozof Ahmed” tiyatro severleri eğlenceli bir deneyime davet ediyor. Ahmed’i canlandıran Süleyman Atanısev, “Ahmed’in filozoflarla, felsefeyle, hayatla, politikayla derdi var. İnsana değer veriyor. Yanlışa düşmüş kişileri, yaşama davet ediyor” diyor.

Yeni Şafak
04:00 - 17/03/2019 Pazar
Güncelleme: 12:01 - 16/03/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
Filozof Ahmed
Filozof Ahmed

Aile, siyaset, hakikat, köken, hiçlik, toplum, ırkçılık gibi kavramlar gündelik hayatta herkes tarafından farklı tanımlanıyor. Cezayir’den Fransa’ya gelen Ahmed ise bütün bu kavramlarla yaşadığı her yerde ilk elden karşı karşıya kalıyor. Alain Badiou’nün kaleminden ilk kez sahneye taşınan “Filozof Ahmed” hakikati göstermek için felsefeyi dürbün olarak kullanıyor. Toplumun farklı kesimlerinden çevresi bulunan Ahmed, kitapta yazan kavramların gündelik hayatta değişen algısına değiniyor. Murat Karasu yönetiminde sahnelenen ve Devlet Tiyatroları tarafından sahnelenen oyunda Süleyman Atanısev, Harun Özer, Suna Selen, Ebru Soyuerden, Emrah Can Yaman, Deniz Arna rol alıyor. Oyunda Filozof Ahmed’i canlandıran Süleyman Atanısev ile kavramlar ve oyun üzerine konuştuk.

Felesefik bir metni sahneye taşımanın zorluğu neydi?

Alain Badiou, Filozof Ahmed’i 4 cilt olarak yazmış. Sahnenin felsefe dersinin yapıldığı en iyi yer olduğunu iddia ediyor. Ele aldığımız oyun, başı sonu olan, dramatik bir yapı içeren, çatışması belli, meselesini bir sonuca ulaştıran, nihayetinde de ders çıkartan bir oyun değil. Yani normal bir oyun değil. Dramatik bütünlüğü yok ama biz bunu oluşturmaya çalıştık. Her sahne kendi içinde bir dinamizm sağlıyor.


HERKESE AYNA TUTUYOR
Filozof Ahmed’i nasıl tanımlarsınız?

Karşımızda öyle bir Ahmed var ki, herkese sataşıp herkese ayna tutuyor. Ahmed iyidir veya kötüdür diyemiyoruz. Her kalıbın şeklini alıyor. Her şeyle dalga geçiyor, her şeyle mavra geçiyor. Mavra yaptığınızda, tiyatronun mizah yapısını kullandığınızda felsefe, eğlencelik halden kendisine sonuç çıkarabileceği hâle gelebiliyor.

Kitapta otuzdan fazla öykü varken oyunda bir kısmı işleniyor. Bu seçim nasıl yapıldı?

34 öykü var. 17 tanesini seçtik. Badiou’nün ana felsefesini düşünerek filozofların edindikleri dertlerin altını çizmek istedik. Kendi içinde dinamik yapısı güçlü, eğlencesi yüksek, ağır felsefesi olmayan, aksiyon ve çatışma taşıyabilecek başlıkları seçtik.

Bugüne ne söylüyor oyun?

Ahmed her sahnede yanlışa düşmüş kişileri, yaşama davet ediyor. Küllüm yok etmiyor hiçbirini, iblis hariç. Annesiyle arası nasıl ayrıysa iblisle de farklı bir ilişkisi var. Taşıdığı değerleri sonuna kadar koruyor. Alain Badiou’nün, yani Ahmed’in filozoflarla, felsefeyle, hayatla, politikayla derdi var. Kütüphane gibi biri. Her kavramla farklı bir diyalogu var. Bu nedenle farklı oyunculuklar gerekiyor. En önemlisi insan ve doğru yaşamak diyor.

İNSAN EVİNDE EHLİLEŞİYOR
Oyunda sizi zorlayan kavramlar oldu mu?

Herkesin farklı bir ahlâk anlayışı var, Ahmed de ahlâkı sorguluyor. Bu sorgulatmayı dramayı kullanarak yapıyor. Etik ve ahlâk ne diye soruyor yazar. Zihinleri yokluyor. Badiou iki kavramın farklı olduğunu söylüyor. Biz de oyundan önce oturduk etik ve ahlâk okumaları yaptık. Etik, epostan geliyor ve Yunan dilinde ahır anlamını taşıyor. Ahırdaki hayvanların evcilleşmesi. Peki ahlâk ne diye sorduk. Yabani hayvan nasıl ahırda ehlileşiyorsa insan da evinde ehlileşiyor. Kimileri de iki kavramın aynı olduğunu söylüyor. Bizim de beynimiz yanmadı değil.

Ahmed için manevi anlamda bir Robin Hood diyebilir miyiz?

Değişik bir benzetme... Yer yer onu görebiliyoruz evet. Örneğin politikacı Madam Pompestan’ın kaçış sahnesinde Ahmed onu oyalıyor. Madam da kızıp neden geldiklerini haber vermedin diyor. Ahmed de “Kızmayın canım, biz fakirlerin de eğlenmeye hakkı yok mu?” diyor. Siyaset konusunda hizip olan bazı tutkuların düştüğü durumları anlatıyor. İnsanın değerlerini ele alıyor yani. Din, insanın içinde taşıdğı inançtır, şeklinde şemalinde değildir diyor. Kimseyi incitmeden, kırmadan, naif bir dille ifade ediyor bunu. Böyle düşünce Robin Hood keyifli geliyor kulağa.

Yazar ahlâkın tanımlandığı çağdan alıp geçtiğimiz yıllarda yazıyor ve siz de bugün oynuyorsunuz. Her çağla iletişim kurabilen bir oyun diyebilir miyiz?

Filozof Ahmed’in bir antoloji oyunu olduğunu söyleyen seyircilerimiz oldu. Her tür oyunculuk var, içinde her konuyu barındırıyor. Benim her karakterle kurduğum ilişki başka olduğu gibi seyirciyle de konuşuyorum. Felsefik sözlerin intikal süreci oluyor. Seyirciyi düşünüyor. Örneğin “Ölmüş olan için ölüm nedir” gibi sorular var oyunda.

Evde
felsefe yok
Ahmed’in annesiyle olan ilişkisi diğerlerinden farklı. Evde neden başka bir Ahmed izliyoruz?

Anne özeldir, mahremdir. Aile sığınma noktamızdır ve saftır, temizdir. Yazar bunun altını çiziyor ve Ahmed eve girdiğinde felsefeyi dışarda bırakıyor. Çoğumuz ailede taşıdığı özelliği, rahat halleri, konuşma tarzını kimlik olarak kullanmaz. Yazar bu ayrımı felsefeyle yapıyor.


Normal
bir
oyun
değil
Karakterlerin temsil ettiği kavramlar için ne söylemek istersiniz?

Bir siyasetçi olarak Madam Pompestan’ın 3 sahnesi var. Onun gelişimini görüyoruz. Ahmed tarafından sorgulanması, Ahmed tarafından pusuya düşürülmesi ve şehri terk etmesi. Mustache karakteri var örneğin. Daha milliyetçi ve muhafazakar biri. Onun eleştirisini Ahmed üzerinden yapmaya çalışıyoruz ve düştüğü durumu ele alıyoruz. Sürekli kafasına saksı yiyor. İşin sonu Spinoza’ya geliyor: Felsefe ölümü değil hayatı düşünmektir. Aslında oyunun üç tane finali var diyebiliriz. Seyirci normal bir oyun izlemeyecek.


#filozof ahmed
5 yıl önce