|

Gazetecileri uyardı: Mesaiden sonra şalterleri kapatın

Gazetecilerin, mesleklerini gerçekleştirirken yaşadığı zorluklardan biri de sürekli kötü haberlere maruz kaldıkları için normal hayatlarında da tedirginlik, korku ve endişeli ruh haline bürünmeleridir. Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız gazetecilere mesleğin sebep olduğu bu etkilerden korunmak için önerilerde bulunarak, "Mesaiden sonra şalterleri kapayın!" dedi.

Yeni Şafak
11:23 - 11/04/2016 Pazartesi
Güncelleme: 08:26 - 11/04/2016 Pazartesi
IHA
Gazetecileri mesleğin getirdiği ruhsal yıpranmaya karşı uyaran Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, imkân varsa zaman zaman meslek değişiklik yapılmasını tavsiye etti.
Gazetecileri mesleğin getirdiği ruhsal yıpranmaya karşı uyaran Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, imkân varsa zaman zaman meslek değişiklik yapılmasını tavsiye etti.

Gazetecilerin meslek gereği sürekli kötü olaylara şahit olduğunu söyleyen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, mesai dışında mesleğin kötü etkilerinden korunmak için haber takibinin bırakılması gerektiğini belirtti.



Osmanlı'da, uzun süre kasaplık yapan insanların belli aralıklarla bahçıvanların yanına çırak olarak gönderildiğini ve bu uygulamanın kasapların merhamet duygusunu yitirmemesi için yapıldığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Karayağız, günümüzde medya mensupları için de değişiklik uygulanmasını önerdi. Yrd. Doç. Dr. Karayağız, "Böylece daha kibar bir işle uğraştırılarak ruh sağlıklarının etkilenmesinin önüne geçilir. Sürekli aynı tedirginlikte ve aynı yoğunlukta çalışan habercilerin de kısa süreli farklı birimlerde görevlendirilmesi rahatlatıcı olur” dedi.



Gerçek hayatla kamera önü birbirine karışıyor


Yrd. Doç. Dr. Karayağız, sürekli olumsuz olayların haberini yapan medya mensuplarının psikolojilerini değerlendirdi. Bir süre sonra gazetecilerin empati yeteneğini yitirdiğini ve hissizleştiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Karayağız, sözlerini şöyle sürdürdü:



“Sürekli kötü haberler gördükçe, bir süre sonra gerçek hayatla kameranın arkasından görülen hayat birbirine dönüşüyor ve kişi için kötü olaylar hikayeye dönüşüyor. Kötü olaylar bu kişi için artık hayatın normali haline gelmiş oluyor. Kişi böylece empati yeteneğini kaybediyor. Bu, aslında o kişinin ruh sağlığını normalize etme çabasından kaynaklanır. Çünkü o kötü olayı sürekli yaşasa ve etkisini düşünerek sürdürse ruh sağlığı bunu kaldırmaz. Aslında kısmen de kendisini olayın kötü etkisinden kurtarması için bir normalleştirme süreci”



Karamsarlıktan kaygı bozukluğuna


Sürekli olumsuz haber yapmanın bir diğer etkisinin de, karamsarlık olduğunu belirten Karayağız, ilerleyen durumlarda karamsarlığın kaygı bozukluğuna yol açtığını kaydetti. Kaygı bozukluğunun belirtilerini sürekli irkilme, tedirginlik ve sürekli alarmda olma şeklinde sıralayan Yrd. Doç. Dr. Karayağız, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kaygı bozukluğu, gün içerisinde normal bir olayla ilgili hafif kaygı duymamız konsantrasyonumuzu biraz daha artırır. Kaygının oluşturduğu bir alarm sistemi vardır ve kişiyi alarm durumuna geçirir. Bir iş yapmamız gerektiğinde bu mekanizmanın ortaya çıkması ve kaygının oluşması doğal ama kaygı ile birlikte, çarpıntı, terleme, sıkıntı basması, titreme gibi fiziksel sonuçların ortaya çıkması artık kaygıyı bir bozukluk haline getirir ve kişi günlük işlerini yapamaz hale gelir. Bütün bunların görülmesi durumunda birey mutlaka bir uzmana başvurmalıdır.”



Ailenle vakit geçir, zihnini boşalt!


Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, hissizleşme, empati yeteneğinin kaybı ya da karamsarlık yaşayan medya mensuplarına şu önerilerde bulundu:



“Eğer iş değişikliği yapamıyorsa ya da kısa süreli başka türde haberlere gidemiyorsa, işten çıktıktan sonra muhabir işle alakalı konuları düşünmemeli, haber takibini bırakmalı. Ailesi ile vakit geçirmeli, zihnini rahatlatıp, boşaltması, sevgi bağı kurabileceği insanlarla bir arada olması, hayatın bu kısmını diğer insanlar gibi normal bir şekilde yaşamaya çalışması gerekir.”




#Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız
#Gazetecilik
#Gazeteciler
#ruh sağlığı
#psikoloji
#psikolog
8 yıl önce