Bugün Dünya Mülteciler Günü ve Türkiye’de dört milyon mülteci yaşıyor. Ülkemizde yerinden edilmiş insanların sorunlarına çözmeye yönelik çok sayıda sivil toplum kuruluşu faaliyet gösteriyor. Yerlerinden edilmiş insanların dertlerine derman olmak için çalışan ve projeler üretenlerin sığınmacı krizinin çözüm sürecine katkı sağladığı bir gerçek. Bu bağlamda Uluslararası Göç ve Mülteci Derneği (IMRA) Başkanı Sare Aydın ve Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Genel Başkanı Abdullah Resul Demir, mültecilerin ülkemiz için bir güce dönüştürülebileceğine dikkat çekiyorlar.
TRİBÜNDEN İZLEME LÜKSÜMÜZ YOK
- Sare Aydın, Avrupa’nın Türkiye gibi bir göç yoğunluğu yaşaması halinde büyük bir kaos yaşayacağına dikkat çekti. Sivil toplumun göç sorununda önemli bir ayak olduğuna vurgu yapan Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Göçü iyi yönetirseniz kocaman bir zenginliğe, iyi yönetmezseniz de tehdide dönüşür. Dernekler Müdürlüğü ile çalıştığımız olduğumuz proje kapsamında İstanbul Göçmen Girişimci Araştırması yaptık. Sahaya indik. İstanbul’da 47’si kadın 299 erkek girişimciyi bizzat işyerlerinde ziyaret ettik, yüz yüze mülakatlar sonucunda şunu yaptık. Şirketlerini kurarken sermayelerini Türkiye’deki kamu kurumlarından ya da Türkiye’deki sivil toplumlarından değil, göç ederken beraberinde getirdiklerini söylediler. Bu kişiler 1529 kişiyi istihdam etmişler. Bu bir katma değerdir. Devlete yük olmadan kendi ayaklarımızın üzerinde durmak istiyoruz demenin göstergesidir. Şu zamana kadar Türkiye’de yaşayan Suriyeliler 1,5 milyar liraya yakın yatırım yapmış.” Aydın, sığınmacıların artık Türkiye’nin bir gerçeği olduğuna dikkat çekti.
YASAL KALIŞ EN BÜYÜK SORUN
Mültecilerin insani hak ve özgürlüklere kavuşması için alan çalışmalar yürüten Uluslararası Mülteci Hakları Derneği’nin Genel Başkanı Abdullah Resul Demir ise en sık karşılaştıkları sorunları şöyle anlattı: “Bu sorunların başında yasal kalış probleminin geldiğini söyleyebiliriz. Yabancılar ilgili düzenlemelerde zikredilen statülerden birini alarak burada illegal bir şekilde ikamet etmekten kurtulmuş oluyorlar. Fakat yabancıların önemli bir kısmı bu statülerden herhangi birini alamayıp kaçak durumu düşebiliyor. Bu durum ise mezkûr yabancıların eğitim, sağlık gibi temel haklardan yoksun kalmaları sonucunu doğuruyor. Zira bu hakların kullanılması kural olarak yasal kalış hakkı bulunan yabancılar için geçerli. Bu nüfusa ilişkin izlenecek kalıcı politikaların hem bu yabancılara fayda vereceği hem de ülkemizin ekonomisine önemli bir katkı sağlayacağı şüpheden uzak.”