|

Haksal’da yazmak varoluşsal bir meseledir

Mehmet Özger, kırk yıldır edebiyat dünyasının içerisinde aktif olarak yer almış bir velûd yazar olan Ali Haydar Haksal’ı incelediği kitabında, Haksal’ın ‘yazmak’ eylemini bir varoluş biçimi olarak kuşandığını söylüyor.

Yeni Şafak
13:45 - 12/08/2015 Çarşamba
Güncelleme: 10:48 - 22/09/2015 Salı
Yeni Şafak
GÖKHAN SERTER


Yedi İklim Dergisi'nde kaleme aldığı şiir, inceleme ve eleştirel metinleriyle tanınan Mehmet Özger, Ali Haydar Haksal öykücülüğü ve romancılığına dair kapsamlı bir çalışmayla edebiyat okurlarını selamlıyor. Özger'in 'Ali Haydar Haksal Öykücülüğü ve Romancılığı' kitabı, esasen kırk yıllık bir sürede öykü, roman, deneme, inceleme, eleştiri gibi edebiyatın değişik türlerinde eser vermiş olmasına karşın hakkında yeterli oranda çalışma yapılmamış bir yazarın birikimini okura sunması bakımından dikkate değer bir çalışma. Eser, yazar hakkında yazılan ilk kitap olması ve Haksal'ın öykü ve romanlarının karakteristiğini ortaya koyması bakımından önemli bir çabayı işaret ediyor.



POSTMODERN BİR ROMANCI DEĞİL


Kitap iki ana bölüm etrafında şekilleniyor. 'Ali Haydar Haksal Öykücülüğü' başlığı altında yer alan ilk bölümde; Haksal'ın yayımlanmış öykü kitaplarının izleğinde poetik tutumu, ortak temaları, bakış açısı, kişiler, zaman ve mekan gibi materyal unsurların işleniş biçimi ve öykülerin dil ve üslubu irdeleniyor. Özellikle bu bölümde ele alınan 'Konu ve Temalar' başlığıyla yapılan incelemede Haksal öykülerinde rastlanılan ironi, modern bireyin trajedisi, yitirilen zamanın peşinden koşan insanın bir sığınma ve arınma mekânı olarak çoğu kere kaçmak istediği çocukluk ve doğa unsurları öyküler arasında yapılmış derin tahlillerin göstergesi. Yine aynı bölümde Mehmet Özger'in Haksal öykülerindeki ânı yakalamak, zamanı aşmak gibi insanla zaman bağlantısını anlamaya çabalayan öyküler arasında, konaklarda aranan medeniyet kokusu, ben'in ve ruhun devinimleri arasında aynaya yansıyan suretlerin üstünde asılı duran sırları aralama gayretine şahit oluyoruz. Özger Haksal'ın öykülerinde belirgin temalardan birinin de medeniyet düşüncesi olduğunu bu medeniyetin ise, İslam medeniyeti olduğunu vurguluyor.



TAŞRA VE DOĞA VURGUSU


'Ali Haydar Haksal Romancılığı' başlığı altında yer alan ikinci bölümde ise, benzer metotla bir varolma biçimi olarak yazmak eylemini kuşanmış bir yazarın roman tavrı ele alınıyor. Mehmet Özger; Haksal'ın romanlarında taşra ve doğa, hayret makamında aşk gibi konuların yanında iletişimsizlik durumlarını derinlemesine ve olay örgüsünden ziyade psikolojik tahliller içeren tarzda yazdığını aktarır. Haksal romancılığı ile ilgili olarak, yazarın postmodern eserlerde olduğu gibi bir tür oyunlaştırmaya gitmediğinden söz eder. Ona göre; Haksal, anlam üretme peşinde olduğu için her ne kadar postmodern romanın bazı teknik özelliklerini kullansa da postmodern bir romancı değildir. Haksal'da yazmak bir oyuna dönüşmez daha çok varoluşsal bir mesele olarak, bir yaşam felsefesi olarak belirir. Kitap, Ali Haydar Haksal'la yapılmış keyifli bir söyleşiyle son buluyor.



Kitabın künyesi:


Ali Haydar Haksal Öykücülüğü ve Romancılığı


Mehmet Özger


Yedi İklim Yayınları


2015


251 sayfa


#Ali Haydar Haksal Öykücülüğü ve Romancılığı
#Mehmet Özger
#Yedi İklim Yayınları
#Ali Haydar Haksal
9 yıl önce