|

Hayal gücü duygu ve zekadır

Northrop Frye’ın radyo konuşmaları Hayal Gücünü Eğitmek adıyla Türk okurun beğenisine sunuldu. Eser konuşma metinlerinden oluştuğu için son derece akıcı. Frye, edebiyatı mitolojiden ve dini kaynaklardan yola çıkarak yeniden yorumluyor ve edebiyatın her şeyden önce bir sanat olduğu vurgusunu yapıyor. Hayal gücü ise Frye’a göre zeka ve duygunun birlikteliğinden ortaya çıkıyor.

Ömer Yalçınova
04:00 - 15/12/2020 вторник
Güncelleme: 22:21 - 15/12/2020 вторник
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Northrop Frye’ın daha önce Türkçeye üç eseri çevrilmişti: Büyük Şifre, Kudretli Kelimeler ve Eleştirinin Anatomisi. Frye’dan yapılan yeni çevirinin ismiyse, Hayal Gücünü Eğitmek’tir. Kitap çok rahat okunuyor. Ferit Burak Aydar’ın çevirisi gayet başarılı. Tabi kitap, Northrop Frye’ın radyo konuşmalarından oluşuyor. Rahat okunmasının, kolay anlaşılmasının bir sebebi de bu. Hayal Gücünü Eğitmek’te Frye’ın karışık, zorlu, kök söktüren edebiyat kuramıyla boğuşmuyoruz. Bu tür okumalara meraklı kişiler, Eleştirinin Anatomisi’ne başvurmalı. Hayal Gücünü Eğitmek’te konuşan, geniş halk kitlelerince anlaşılır olmaya çalışan, edebiyat, eleştiri, eğitim, okuma konularında yaşanan sıkıntılara işaret edip, kendince çözümler getiren bir kuramcıyla karşılaşıyoruz. Bu yüzden, üslubu sıcak ve samimi… Şiir, hikaye, roman ve kutsal kitaplardan getirdiği örneklerle fikirleri açık, net ve anlaşılır.

Eminim Frye’ı dinleyenler de hiç sıkılmamıştır. Çünkü her biri yaklaşık on dört sayfa tutan, bu altı yazıyı okurken de sıkılmıyoruz. Frye’ın konulara yaklaşımı etkileyici, farklı ve merak uyandırıcı. Klişe diyebileceğimiz hiçbir fikirle hareket etmiyor o. Aksine klişeleri parçalamaya çalışıyor. Bu klişelerin başındaysa, edebiyata yönelik takınılan tutumlar geliyor. Mesela edebiyatın bu dünyaya yönelik tutumunun ahlakçı olmayıp ironik olduğunu söyleyerek okuyucularının önüne birçok yeni anlam alanları açıyor. Edebiyat eğitiminden söz ederken, Kitab-ı Mukaddes’ten başlamanın önemine vurgu yaparak kafaları karıştırmayı başarıyor. Önce Kitab-ı Mukaddes, sonrasında ise mitoloji öğretiminin çocukları edebiyata ısındıracağını ve Batı edebiyatının daha incelikli ve derinden anlaşılmasını sağlayacağını belirtiyor.


SANAT OLARAK EDEBİYAT

Kitab-ı Mukaddes vurgusu, Frye’ın din kaygısından kaynaklanmıyor. O, bütünüyle bir sanat olarak edebiyata odaklanmıştır. Peygamber kıssalarına da birer mitolojik hikaye olarak yaklaşıyor. Ve edebiyatın mitoloji ve masallarla bağlantısını çözümlüyor. Frye bütünüyle rasyonalist bir çözümleme yaparken, rasyonalist önyargıları kırmayı da başarıyor. Hatta onun aynı konu üzerinden yaptığı modern edebiyat eleştirisi de düşündürücüdür. Modern edebiyat eserlerinin dağınıklığı, zor anlaşılırlığı ve anlam kaymalarıyla dolu olmasının bir nedeni olarak, modern edebiyatçıların Kitab-ı Mukaddes, ardından Roma ve Yunan mitolojilerine yönelik ilgisizliğini görüyor. Bu tür bir eğitimin ortak bir dil, simge havuzu, daha doğrusu sanat hafızası oluşturacağını, edebiyat sevgisinin de ancak bu yolla yaygınlaştırılabileceğini savunuyor. Frye edebiyata dair meselelerin tamamını bu şekilde siyaset, teoloji, antropoloji, felsefe gibi dallardan aldığı yardımlarla çözümlüyor.

Başka bir örnek verecek olursak, Frye için edebiyat, hayal gücünü eğitme uğraşıdır. Hayal gücüyse, duygu ve zekanın birlikteliğidir. Frye hayal gücünü eğitmenin ne olduğunu açıkladıktan sonra neden eğitmemiz gerektiği üzerinde durur. Bunu açıklarken siyaset dünyasından örnek verir. Ona göre hayal gücünü eğiten bir insan için toplumsal bir ideal söz konusudur. Toplumsal idealin oluşturulması, yanılsamaların fark edilmesine bağlıdır. Frye, bu noktada reklam sektörünü de diğer bir örnek olarak verir. Edebiyatla uğraştıkça kişide yanılsama, gerçek ve hayale yönelik bir farkındalık, kolayca ayırt etme özelliği oluşur. Bu özelliğini kişi, bir reklamla karşılaştığında da kullanır: “Reklamcılığa tepkimiz aslında bir edebiyat eleştirisi biçimidir.” Aynı şekilde eğitilmiş hayal gücüyle yaşayan insanın, seçimlerde oy kullanırken, geliştirdiği toplumsal ideal doğrultusunda hareket edeceğini belirtir.

Frye, konuşmalarında anlaşılır olmaya çalışır. Artık edebiyat konusunda ne kadar net olunabilirse, o kadar. Çünkü kendisinin de söylediği gibi: “Edebiyatın gündeme getirdiği problemler hiçbir zaman ‘çözebileceğiniz’ türde problemler değildir.” Bu cümleden anlamamız gereken, edebiyat söz konusu olduğunda, öyle her çağa, her insan ve topluma uyacak, sınırları belirli, maymuncuk gibi her kapıyı açacak cevaplar bulmanın imkansızlığıdır. O yüzden Frye çok sayıda örnek vererek fikirlerini açıklar. Fikirlerini açıklamak için Frye’ın diğer bir kullandığı yöntem ise kıyastır. Bir şeyi anlatmak için onu o şeyle aynı bağlam içindeki başka bir şeyle karşılaştırmak… Böylelikle açıklanmak istenilen fikir/unsur/olgu/nesne/kavram daha anlaşılır hale getirilir. Bununla birlikte, kıyas yapılan diğer fikir/olgu/unsur/nesne/kavram da, işlenmiş, onun üzerine de düşünülmüş olur. Karşılaştırma yöntemiyle iki fikir de detaylarıyla işlenir. Hayal Gücünü Eğitmek bu yönüyle de zengin bir kitaptır.

HAYAL GÜCÜ BİLİM VE DUYGU ÜÇLÜSÜ

Frye’ın yaptığı kıyaslara örnek verecek olursak, edebiyat-bilimi söyleyebiliriz. Frye önce, bilimin bütünüyle akılla, edebiyatın ise, duyguyla yapıldığı gibi bir kabulün yanlışlığından söz eder. Daha doğrusu böyle bir kabulün kullanışlı olmadığını söyler. Burada yine Frye’ın klişe kırıcılığını görürüz. Frye’a göre böyle bir kabul, meseleyi daha karmaşık ve içinden çıkılmaz hale sokacaktır. O yüzden zaten “hayal gücü” kavramına başvurur. Ona göre bilim, hazır dünyadan yola çıkar. Onu gösterir. Oysa edebiyat, tahayyülden yola çıkar ve dış dünyaya yaklaşır. İkisi arasında, sanılandan fazla bağ vardır. Bu bağın sebebiyse, hayal gücüdür. Hayal gücü, tekrarlayacak olursak, Frye’a göre duygu ve zekanın birlikteliğidir. Bilim adamı da, işini bütünüyle duygularından arınarak yapmaz. Daha doğrusu onun da, yaptığı işte hayal gücüne ihtiyacı vardır. Hipotez kurarken, tahminlerde bulunurken, hayal gücüne müracaat eder. Edebiyatçının ise, kalkış noktası tahayyüldür, fakat gerçek dünyaya yaklaştıkça, bilimle benzer noktalardan geçer: “Biri gerçekte var olan dünyadan, diğeri sahip olmak istediğimiz dünyadan yola çıkar.” Edebiyatla uğraşarak hayal gücünü eğiten insanların reklam, siyaset, ticaret gibi farklı alanlardaki farkı da, bu yüzdendir.

Edebiyat kuramına ilgisi olanlar için Hayal Gücünü Eğitmek, adeta Northrop Frye’in diğer eserlerine giriş mahiyetindedir. Edebiyatın hayatla sıkı bağını merak edenler için de, adeta başvuru kitabıdır.

#Northrop Frye
#Ketebe
#Kitap
3 лет назад