|

Her kademeden okuru yakalamaya çalışıyorum

Yazar Melih Tuğtağ’a çocuk edebiyatı ile ilgili sorularımızı yönelttik. Tuğtağ, “Karmaşık bir anlam dünyasını sade bir dille ve herkesi kucaklayacak şekilde yazmak, bir de üstüne mesajları fark edilmeyecek kadar gizlemek tatlı bir çaba” diyor.

04:00 - 15/11/2021 Pazartesi
Güncelleme: 01:03 - 15/11/2021 Pazartesi
Yeni Şafak
Melih Tuğtağ
Melih Tuğtağ
ZEYNEP TUBA KESİMLİ
Çocuk edebiyatı eserlerinin sade, anlaşılır bir dile sahip olması gerektiği yönünde genel bir kanı var. Sizin eserlerinizde de bir okunuşta anlaşılamayabilecek, üzerine düşünülmesi gereken, çocukları tetikleyen cümleler var. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

Dil olarak esasen ben de sade ve anlaşılır bir dille yazabilmek için çok fazla çaba harcıyorum. Galiba zaman zaman başardığım da oluyor. Bu noktada efsane futbolcu ve teknik direktör Johan Cruyff’un “Futbol basit bir oyundur. Zor olan onu basit oynamaktır.” sözünü aklımın hep bir köşesinde tutuyorum. Fakat anlaşılırlık konusunun dilin sadeliği ile alakalı olduğunu düşünmüyorum. Çok katmanlı bir anlatıyı sade bir dille aktarmaya çabalıyorum ben. Her kademeden, her seviyede çocuk okurunu ve yetişkin okurunu ayrı ayrı katmanlarla yakalamaya çalışıyorum. Tahmin ediyorum ki “bir okunuşta anlaşılmayabilecek” diye tabir edilen kısımlar alt katmanlara gizlediğim şeylerin fark edilmesinden dolayıdır. Evet, hepsinin anlaşılmama ihtimali var. Bu bir sorun mu? Hayır. Hayatta da böyledir, detayları görmek nasip işidir. Peki zor mu? O da evet. Burada beni zorlayan şey, gizli katmanlar hiç anlaşılmasa bile en sığ katmanın okunabilir ve sevilebilir olması gerekiyor. Karmaşık bir anlam dünyasını sade bir dille ve herkesi kucaklayacak şekilde yazmak, bir de üstüne mesajları fark edilmeyecek kadar gizlemek tatlı bir çaba.

Cezve Çocuk’ta çeviri kitap basmıyor, yerli yazar ve çizerlerle yayıncılık yapıyorsunuz. Bu tercihinizin sebebi nedir? Bu yayıncı için büyük bir risk değil mi?

İkinci sorudan başlarsak; evet, riskli. Güzel şeyler hep böyle değil mi zaten? Risk olacak ki herkes teşebbüs etmesin. Tenhalıkta bulunur hazineler. Öyle bir hazine ki yedi başlı devle de savaşmak gerekebiliyor, uçurumlardan atlamak, aşılmaz çölleri geçmek de. Fakat hazine, hazinedir. Güzeldir. Çeviri kitap riski daha az, denenmiş, başarısını en azından dünyanın bir yerinde ispatlamış olan, süreçleri kolay bir alan. İyi seçim yapmak, dilinin iyi tat alması önemli. Orası ayrı bir konu. Çok saygı duyuyorum. Ama benim yayıncılığın yöneticilik tarafına geçmemin bir sebebi vardı. İşte bu noktada ilk sorunuzun cevabına geliyoruz. Biz Cezve’yi kurarken, yayınevinin sahibi Mustafa Özbalak ile bir karar vermiştik. Sadece yerli üretim yapacaktık. Ben yazar olarak girdiğim çocuk edebiyatı sahasının daha olgun, daha nitelikli bir alan olması için sağda solda konuşurdum. Bir gün birisi “doğrusunu bu kadar biliyorsan, sen yap” dedi. Çok mantıklıydı. Çocuk edebiyatı kanonunun oluşmasını istiyorsam, bazı yanlışlıkları romantik olmadan, ama realist olarak çözmek istiyorsam benim bir şeyler yapmam gerekiyordu. Yazar mı eksikti, yetiştirecektik. Çizer mi eksikti, tasarımcı mı bulamıyorduk, yetiştirecektik. Bu toprakların yetiştirdiği çok yetenekli bir sürü insan kendini gösterecek yer mi bulamıyordu, onlara platform olacaktık. Popüler anlatı çerçevesinde temiz bir ana akıma, sanat derelerine su taşıyan debili akan bir nehre ihtiyacımız mı vardı, o nehir biz olalım istedik. Allah da bize bunları yapmayı nasip etti. Cezve Yayın Grubu’nu herkes için “Bizim Cezve” yapan şey de bu galiba.

Sizin severek okuduğunuz çocuk kitapları neler?

Kitap adı söyleyip, adını anmadıklarımı gücendirmeyeyim. Ya da bu cümle ile kitap önermekten kaçmış da olabilirim. Çünkü kitap önermektense kişilerin kendi yolculukları ile kitaplara ulaşmasını daha kıymetli buluyorum. Fakat tür söyleyebilirim. Çocuk edebiyatı hariç (çünkü tamamına kucak açıyorum) kurgu eser bağlamında genel olarak bilimkurgu ve distopya ile ilgileniyorum.

#Melih Tuğtağ
#Johan Cruyff
#Mustafa Özbalak
2 yıl önce