|

Hitler ve Churchill’in Avrupa satrancı

Ketebe Yayınları tarihçi John Lukacs’ın bir eserini daha Türkçe’ye kazandırdı. Hitler ve Churchill Düellosu isimli kitap, okurunu İkinci Dünya Savaşı’nın önemli günlerine geri götürüyor. Aykırı tarihçi Lukacs, bu kez de iki Avrupalı liderin 80 günlük satranç oyununu andıran savaşına kafa yoruyor ve zihnimizi önyargılardan arındıyor.

04:00 - 2/11/2019 Cumartesi
Güncelleme: 10:07 - 1/11/2019 Cuma
Yeni Şafak
Churchill ve Hitler selamı
Churchill ve Hitler selamı
MAVİ ÇINAR

John Lukacs dünyaya kuşbakışı bakan bir tarihçi. Roman tadında anlatı ve bilimsel ispatları, ortak dinamiklerde buluşturmuş, kendi evreni olan bir usta. Dünya artık “insan” ve “evrensel etik” eksenine oturmalı çünkü bu kez topluca yok oluyoruz, diyenlerin hâlâ “şımarık aktivistler” ilan edildiği günlerdeyiz. Yazar, geçmişin savaşlarının bile bugünün barışından daha kaliteli olduğuna can-ı gönülden ikna olduğumuz bir kalem. Ketebe Yayınları arasından kütüphanemize ulaşan “Modern Çağın Sonu” adlı eserde Lukacs geçmişe bir göz atmış ve Marx, Einstein, Freud gibi köşe taşlarını yerinden edip okuru şu soruyla baş başa bırakmıştı: “Bu isimleri biraz abarttık mı dersiniz?” Oldukça temelli olan modernite, determinizm, hümanizm gibi kalıpları yerle yeksan edebilen yüksek kaliteli uslubuna hayran olmamak elde değildi. Bu hayranlığa bir katkı daha yapan Ketebe, “Hitler ve Churchill Düellosu”nu okurla buluşturuyor. Kimden yana olacağınıza karar veremeden bitireceğiniz 80 günlük bir düelleo bu. “Tarihçi, öznesine daima determinist olmayan bir bakış geliştirmelidir” ön alıntısı ile başladığı kitapta 1940, 10 koyu yeşil vagon, 10 Mayıs tarihleri ile tıpkı Birinci Dünya Savaşı’nın bizi 1914 öncesi dünyadan ayırması gibi; 1940 öncesi dünyadan da Hitler ile ayrıldığımızı anlatır.

TESADÜFLER, MANEVİ KELİME OYUNLARI

Hitler ile Churchill arasında 80 gün süren bu satranç turnuvasının etkileri bugün bindiğimiz otobüs, oturduğumuz koltuk, yürüdüğümüz yola kadar ılık bir rüzgar şeklinde esmiştir. Bu düşünce ürperticidir. Bir o kadar da hayranlık verici.

Hitler M.S 2. yüzyıla kadar süren “doğayı merkeze alan” felsefeye son verip, bu güne kadar, “insanı merkeze alan” felsefeler ile yola devam ettiğimiz zaman içinde, doğanın sonuna dayanmışken, minnetle anacağımız isimlerden olmasa da gerçeklerine değinmekten keyif veren adamlardan biridir. Bugün yaşasa bu dehasını yine dünyanın lehine bir inşaya çevirir miydi? Bugün bu ihtiyacı kim görebilir? Bu sorulardan bağımsız bir tarih okuması yapmak ne kadar işe yarar? Tarih roman olarak okunmanın ötesinde politikacılara felsefe ve matematikle beraber ders olarak verilse acaba, çemberin dışına da çıkmalarını sağlar mı? Basiret sağlar mı? Vs…

1940... Hitler, Batı Avrupa’yı işgale başladığında, yazarın entelektüel olmadığını iddia ettiği İngiliz halkının başbakanlığına Churchill geçmiştir. Adolf Hitler ile Churchill arasında 10 Mayıs’tan 1 Ağustos’a kadar sürecek olan 80 günlük düellonun da hikayesi böylece başlayacaktır. İngiltere, Amerika ve Sovyet Rusya’nın tuhaf birliktelikleri karşısında Hitlerin gücünü “bir delinin geçici bir süre için yükselişi” olarak görmek ne kadar doğrudur? Hitler’in temsil ettiği fikri, bu fikri inanç ile temsil ediyor olmasını, amaçladığı dünya inşasını sonunda sağlamasını atlamak, sadece tarihsel bir hata değil bir düşünce darlığını da ifade eder. Lukacs bize satır arasından Hitler’in amacına ulaştığını anlatmıştır. Artık yeni bir Alman milleti ve yeni bir dünya vardır.

Yazar bu düellonun gerçekleşmesinde tarafların tanışmamış olmalarının da payını atlamaz. Ayrıca, her ikisinin de çocuklukları zorlu geçmiştir, merhametten uzak ve nefretlerini gizledikleri baba figürleri ortaktır. Annelerinin farkları onları davranışsal yönde şekillendiren yanlarıdır. Bu farkın en belirgin yanı; Hitler’in dışa karşı olan görsel kompleksleri Churchill’in ise düşmanını da övmekten çekinmeyen özgüvenidir. Hitler fanatik yandaş istiyordu, Churchill makul...

KAZANÇ VE KAYIP YETERSİZ TANIMLAR

Tarih Hitler için ‘kaybetti’ yazıyor, oysa İngiltere sadece işgalini bertaraf edebilmişti. Hitler en azından kendisi için idealini tamamladığını söyleyerek gidecekti. Dünyaya sahip olamayacağının farkındaydı ama dünyanın bir devrime ihtiyacı vardı. Hitler kendi doğrusu adına bu devrimi sağladığını düşünüyordu. Bu savaşın sonucunu “kazanç” ve “kayıp” olarak değerlendirmek yetersiz ifadeler olarak tarihte yerini almalıydı. Çünkü Churchill’e hangi yılı tekrar yaşamak istediği sorulduğunda 1940 diyecekti: “Daima, daima...” Buradan anlaşılan o ki, bu düello sonucundan çok oyundan haz vermişti. Hülasa, 10 Mayıs’ın Amerika kod adlı treninin, SS askerleri tarafından 5 yıl sonra havaya uçurulduğu notu ile sona eren kitap ilk ve son notu ile yeni bir kehanete gönderme mi yapmıştı bilemiyoruz ama yazarın dehasının ve farkının önünde ceket iliklememek imkansız görünüyor.


#Churchill
#Ketebe Yayınları
#John Lukacs
4 yıl önce