Cazın ritim ustası Okay Temiz, uzun zamandır ne yapıyor diye merak ederken onu ciddi bir projenin başında bulduk. Temiz'in Kuledibi'nde bir Ritim Atölyesi var biliyorsunuz. Her yıl doğumgününde düzenlediği Ritmin Günü Konseri'ni Temiz, bu yıl şiddet mağduru kadınlara adadı. Temiz, sahnede yalnız değildi. Davul ustası Yamar Thiam, Mohammed Reza Mortazavi, caz sanatçıları Yıldız İbrahimova ve Şenay Lambaoğlu, neyzen Burcu Karadağ ve kendilerine özgü dans koreografileri ile Ninel Çam ve Sara Mbaye'nin de yer aldığı 12 kişilik müzisyen bir ekip ona eşlik etti. Konser öncesi Kuledibi'ndeki Ritim Atölyesi'nde bir araya geldik. İsveç'te bulunduğu uzun yıllar Türk ve İsveç kültürleri arasında kültür taşıyıcılığı yaptığını söyleyen Temiz, öğrencilerinin azaldığından şikayetçi.
Müzikteki disiplin askeri disiplin gibidir. Ama biz disiplinlerarası serbestliği koyan sanatçılarız. Herkes bunu yapmıyor. Klasik müzikte böyle bir şey yok. Konservatuardaki eğitim beni çok sıktı. Oradan aldığım bir yıllık eğitimle caz müziğine yöneldim.
Okuldayken yapmıyordum. Çıkar çıkmaz yapmaya başladım. O zaman kaliteli dans müziği vardı. 1955- 56'dan bahsediyorum. Onları çalıyorduk biz de ama onlar da yasaktı. Çünkü disiplin var. Beyin yıkamakla beraber bu müziği çalacaksın diye baskı yapılıyordu. İlle Mozart, ille Beethoven, ille Schubert...
Çok kısa, bir sene okudum ama bir yılda çok şey öğrendim. Bir kere klasik müziğin içine girdiğiniz zaman klasik müzikteki hassasiyeti görüyorsunuz. Çalgı aletine hakim olmayı öğreniyorsun. Klasik müzik çok temel bir eğitim. Onu öğrenmeyip de birdenbire caza gelirseniz olmaz.
Yok yok yok... Hiç pişman değilim. Benim pişmanlığım 19 sene dans müziği çalmam.
Bir yere kadar. 19 sene ne demek! Yıllarca aynı şeyi çalıyorsunuz, repertuar fazla değişmiyor ki. 19 sene çok uzun bir zaman. Benim idealim olan bir müzik tarzı da değildi üstelik. Ben caz öğrenmek istiyordum. Boşa harcanmış zaman olarak görüyorum. Üç beş sene çalabilirsin bu müzikleri.
Bırakamadım. Anne babayla olmak istedim. Gitmek için de fırsat kolluyordum iyi bir zamanda gideyim diye. Gittiğimde de çok üst düzey bir tekniğim vardı davulda. O teknik dışarıda beni çok iyi duruma getirdi. Çok çalışıyordum, günde sekiz on saat davul çalıyordum. Senelerce öyle çalıştım, üç beş ay değil.
1967. Danimarka'ya gittim. Danimarka'dan İsveç'e. Cazın iki merkezi vardır. Birisi Paris diğeri Stockholm. 23 sene orada kaldım. Beş sene de Finlandiya'da. Ama Türkiye'ye gittim geldim çok. Senede üç dört defa geliyordum. Burada konserler yapıyordum. Zarar ediyordum. Ettiğim zararı da İsveç Kültür dairesi karşılıyordu. Bunu insanın anne babası yapmaz.
Zararına da olsa o bir lezzettti. Benim buraya gelmenin nedeni buradaki müzisyenleri kullanıyordum. Burada neyzenler var, zurnacılar var, kemancılar, darbukacılar... Onları hep sahneye çıkardım. Sonra İsveç'e aldım götürdüm. Burada yapılan Türk zillerini aldım götürdüm. Yüzlerce darbuka götürdüm. Ben kültür taşıdım iki ülke arasında.
Magic Pramit var. Deve çanları var. Elde dövdüğüm bakır davul var. Su telefonu var, su altında balinanın sesini taklit eden. Daha bir sürü küçük küçük aletler yaptım. Patentini almadım hiçbirinin. Bu aletler zaten hep bana özel.
Talebelerim gittikçe azaldı. Burası pahalı bir yer değil ama dokunuyor yine de insanlara. Buraya gelenler zengin de değil ha. Zenginler gelmiyor ama onlar hobi olarak ne yapar bilmiyorum. Çocuk talebelerimiz de azaldı. Kiramız çıksın yeter. Konserlerden kazandığım yetiyor bana.
Okay Temiz, İsveç cazının en önemli isimlerinden Lennart Aberg ile kuzey cazı örnekleriniTürk folklörüyle birleştirdiği 'Kuzeyden Güneye' projesiyle 21 Nisan'da İKSV Salon'da. Ajandanıza bumuhteşem konseri şimdiden not edin!