|

İngilizler Avrupalılardan nasıl ayrıştı?

Tarihçi ve antropolog Alan Macfarlane’in yazdığı “İngiliz Bireyselciliğinin Kökenleri”, VakıfBank Kültür Yayınları imzasıyla yayımlandı. Bu akademik çalışmada, özgürlüğü temel alan haklar açısından hızla değişen İngiliz toplumunun diğer Avrupa toplumlarından neden ve nasıl farklılaştığını sorgulan Macfarlane, Marx, Maine, Tonnies ve Weber gibi önemli düşünürlerin görüşlerine de genişçe yer veriyor.

04:00 - 15/05/2021 Cumartesi
Güncelleme: 03:13 - 15/05/2021 Cumartesi
Yeni Şafak
İngiliz Bireyselciliğinin Kökenleri Alan Macfarlane Çevirmen: Onur İşci 328 sayfa VBKY
İngiliz Bireyselciliğinin Kökenleri Alan Macfarlane Çevirmen: Onur İşci 328 sayfa VBKY
ÖMER ÇEŞİT

Türkçe’ye ilk defa çevrilen “İngiliz Bireyselciliğinin Kökenleri”, feodal çağdan başlayarak, Sanayi Devrimi’ne kadar geçen dönemdeki İngiliz bireyselciliğinin gelişimini değerlendiren önemli bir çalışma olarak öne çıkıyor. Bireyselleşmiş Anglo-Amerikan kültürünün de nasıl oluştuğuna dair sorgulamaları yapan Alan Macfarlane, diğer Avrupa ülkelerindeki köylü toplumlarıyla, İngiliz köylü toplumunun arasındaki farklardan yola çıkıyor. İngiliz köylüsünün 12. yüzyıldan itibaren mülkiyet, dinsel yapılanma ve aile hukuku gibi konularda farklılık gösterdiğini ve bu farklılıkların sanayileşmeyle birlikte keskinlik kazandığını belirtiyor. Kitabı yazarken arka planda mevcut bulunan alışılmadık bir metodoloji olduğunu belirten Macfarlane, sözlerine şöyle devam ediyor: “Pek çok tarih kitabının aksine, bu kitap, bir akıl yürütme zincirini takip ederek geriye doğru; günümüzden uzak geçmişteki kökenlere doğru ilerler… Ayrıca, benim hem bir antropolog hem de bir tarihçi olmamdan mütevellit sarahaten karşılaştırmalı bir kitaptır. Kitabın merkezinde yer alan metot geleneksel, kapitalist-öncesi, grup-temelli köylü toplumlarını; Hindistan, Çin, Meksika, Akdeniz ya da Doğu Avrupa’da olmasından bağımsız, İngiltere ve devamında Amerika’dan ciddi anlamda etkilenmiş ve benim ‘Anglo-alan (Anglo-sphere)’ adını verdiğim bölgelere dair İngiliz belgelerinin gösterdikleriyle karşılaştırır.”

PEKİ, NEDEN İNGİLTERE?

Çalışmasında, birçok düşünürün ortaya koyduğu fikirleri değerlendiren Macfarlane, Weber’in, Marx’ın, Durkheim’in modern toplumu ve bireyselleşmeyi Sanayi Devrimi ile eş zamanlı gören bakış açılarının hatalı olduğunu vurguluyor ve bu paradigmaya karşı çıktığını tarihi örneklerle açıklıyor. Macfarlane, sözlerine şöyle devam ediyor: “İngiltere’nin sanayileşen ilk ülke olması ve diğer başka şekillerde de erken gelişme göstermesi, 18. ve 19. yüzyılın büyük sosyologlarını kendisine –ve tabii tarihine– çekmesinin en önemli sebeplerindendir. Karl Marx’ın teorilerini temellendirdiği malzemenin çoğunluğu İngiltere tarihinden alınmıştır; bu durum Weber’in Protestanlık ile kapitalizm arasındaki ilişkiye dair ortaya koyduğu yorumlar için de geçerlidir. İngiliz bulgularını kullanan diğer iki önemli düşünür ise Sir Henry Maine ve Ferdinand Tönnies’tir. Hem bunlar ve benzer düşünürlerin hem de bizim ilgimizin bir diğer sebebiyse İngiltere’nin, belki de dünyadaki tüm uluslararasında en iyi belgelendirmeye sahip ülke olmasıdır.”



BİR MODEL VE EMSAL

İngiltere’nin hem ekonomik hem de sosyo-kültürel sebeplerden dolayı yüzyıllar önce modernleşmeyi getirecek koşulları oluşturmaya başladığını savunan Macfarlane, İngiltere’nin aile yapısının ve özgürlüğe dayalı temel haklar arzusunun diğer Avrupa ülkelerindeki gelişmelere kıyasla göre çok daha farklı şekilde geliştiğini söylüyor. Ayrıca bu nedenle hukuk sisteminin de erken dönemlerde daha özgürlükçü biçimde ortaya çıktığına dikkat çekiyor. Kişilerin bu gelişmelerin dışında değil, tarihin direk olarak içinde yer aldıklarını gözden kaçırmayan Macfarlane, toplumsal yapıların nasıl oluştuğunun analizini yaparak, dünyanın en erken sanayileşen toplumunu anlamamızı sağlıyor. Macfarlane, bunun gerekçesini de şöyle açıklıyor: “… Eğer Sanayi Devrimi’nin neden ilk İngiltere’de ortaya çıktığını ve buna neyin sebep olduğunu anlayabilirsek, sürecin fazlasıyla kötü aşırılıklarından uzak durarak, dünyanın herhangi bir yerindeki ekonomik büyümeyi teşvik edebiliriz. İngiltere bir model, bir emsaldir; belki de bir tarım toplumunun kentsel ve sınai bir ulusa dönüşme yolunun belgelendiği elimizdeki en iyi vak‘adır.” Kitabının temelinde birbiriyle ilişkili dört temel soru üzerinde duran Macfarlane, bunları şöyle açıklıyor: Sanayi Devrimi neden İngiltere’de ortaya çıktı? İngiltere, Avrupa’nın diğer bölgelerinden ne zaman farklılaşmaya başladı? Bu farkı ortaya çıkaran öncelikli şey neydi? İngiliz dönüşümünün tarihi, modern üçüncü dünya ülkeleri için ne kadar faydalı bir kıyas unsurudur? Macfarlane, bireyselleşen insanın kültürel yapısının ekonomiden siyasete, hukuktan aile yapısına şekillendirici etkilerinin peşine düşüyor. Bunu yaparken yanılsama payı olduğunun da farkında olarak görüşlerini aktarıyor.

ALAN MACFARLANE KİMDİR?

Antropolog ve tarihçi Alan Macfarlane, Cambridge’te King’s College’ta öğretim üyesi olarak ders veriyor. 20 Aralık 1941’de, o yıllarda Britanya İmparatorluğu’nun parçası Hindistan’da dünyaya gelen Macfarlane, bugüne dek Nepal, Japonya, Çin ve İngiltere’ye dair sayısı 20’den fazla kitap ve 150 civarında akademik makale kaleme aldı. Sahip olduğu birçok onursal ödülün yanı sıra Britanya Bilimler Akademisi ve Kraliyet Tarih Topluluğu üyesi olan Macfarlane’in VBKY’den “İngiliz Bireyselciliğinin Kökenleri” adındaki kitabı yayımlanıyor. Macfarlane’in ayrıca Büyük Düşünürler Serisi için kaleme aldığı Yukichi Fukuzawa, Malthus, Montesquieu ve Adam Smith gibi isimlere yönelik biyografi çalışmaları bulunuyor.

#Alan Macfarlane
#Yukichi Fukuzawa
#Montesquieu
3 yıl önce