|

İstanbul benim evim gibi

Üst üste 3 kez kazandığı BBC Ödülleri (“Avrupa’nın En İyi Sanatçısı”) ve 3 Grammy adaylığı ile müzik kariyerine 20 albüm kazandıran Fado müziğinin yaşayan en büyük isimlerinden Mariza uzun bir aranın ardından tekrar Türkiye’ye geliyor. 1 milyondan fazla albüm satışıyla Fado’nun 1 numaralı temsilcisi olmayı sürdüren Mariza, Türk dinleyecisini çok tutkulu buluyor ve ekliyor “İstanbul, kozmopolit yapısı ve sıcak insanları bana kendimi evimde hissettiriyor.”

Hakan Varol
04:00 - 5/12/2021 Pazar
Güncelleme: 01:02 - 5/12/2021 Pazar
Yeni Şafak
Mariza
Mariza
Grammy Ödüllerine aday gösterilen ilk Portekizli sanatçı olan Mariza, Portekiz Devleti tarafından Portekiz kültürünü yurt dışında en iyi temsil eden sanatçı ünvanını aldı.
Unesco’nun “Kültürel Miras” listesine aldığı Fado geleneğine çağdaş bir yorum katan Mariza, 19 Aralık’ta ilk kez Zorlu PSM’de müzikseverlerle buluşuyor.
Konser öncesi Fado müziğinin altın ismi Mariza ile Fado müziğinin anlamsal ifadesinden kendi kaderine derin bir yolculuk yaptık.
Önce karantina günlerinden başlamak istiyorum. Bu yorucu 2 yıl sizin için nasıl geçti? Neler yaptınız?
  • Bu süreçte albümle ilgili çalışmalarıma devam ettim. Kariyerimin 20. yılında gerçekten derinden hissettiğim şarkıları seslendirdiğim ve Fado’nun kraliçesi Amalia’ya ithaf ettiğim “Mariza Sings Amalia” albümünü yayınladım.
Siz bu hastalığı (Covid 19) geçirdiniz mi ya da yakınınızı bu hastalıktan kaybettiniz mi? Tüm dünyanın yaşadığı bu travma sizi nasıl etkidi?

Büyük kayıplar yaşamadım ama tabii ki hayatımda her şey değişti, olumlu anlamda her konuda farklı bir bakış açısına sahip olduğumu söyleyebilirim. Pandemi bana hayatımızda gerçekten önemli olan şeylere odaklanmamız gerektiğini öğretti. Şu anda aileme ve kendime daha çok zaman ayırıyorum ve bu durumun şarkı söyleme şeklimi bile zenginleştirdiğini düşünüyorum.

“Fado müziğini seçmedim kaderimdi” demiştiniz bir röportajınız da. Fado müziği mi kendi solistini seçer?
  • Fado’yu çocukluğumdan itibaren oturduğum mahallede, ailemin tavernalarında birbirinden güzel şarkılar söyleyen Fado şarkıcılarını dinleyerek öğrendim. Benim bir çocuk olarak ezberlediğim ilk şarkılar hep Fado şarkıları oldu. Fado ile 5 yaşında ailemin tavernasında, oturduğumuz evin sokaklarında tanıştım. Babam hafta sonları Fado geceleri yapmaya karar vermişti. Planlayarak bir şey yapmadım küçük yaşlardan beri şarkı söylüyorum. Fadoların sözlerini ezberlemeye çalışırdım. Fado hep hayatımdaydı, ben onu değil o beni buldu. Eski fado şarkılarını araştırıp bulmak beni mutlu ediyor. Fado beni anlatıyor.

FADO PORTEKİZ RUHUNU YANSITIYOR

Ülkeniz tarafından Fado kültürünü en iyi temsil eden sanatçı seçildiniz. Bu misyonda dünya da yapmak istediğiniz projeler neler?

Çok güzel şarkılar, müzikal iş birlikleri ve dinleyiciler biriktirmeye devam etmek istiyorum. Şarkı söylediğim ya da sahneye adım attığım her an elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Fado şarkıcısı olarak “Amalia” adını taşıyan ödülü aldığımda da bu müziği tüm dünyada en iyi şekilde temsil etmek üzere kendime bir söz verdim. Kariyerimin 20.yılını geride bırakırken onun mirasına bir kez daha sahip çıkmak için “Mariza Sings Amalia” albümünü hazırladım. Yapmak istediğim Fado şarkılarını dünyanın her yerindeki dinleyicilerle buluşturmaya devam etmek.

Fado müziğin en usta isminden en yalın tanımıyla sizin ağzınızdan "Fado” ne demek öğrenmek isteriz.
  • Fado, dünya müziği içerisinde özellikle Amalia Rodrigues’ten sonra sınırları aşan ve geniş kitlelerce tanınan bir müzik türü halini aldı. Bence Fado Portekiz’in ruhunu taşıyor ama aşk acıları gidip de dönmeyenler ve hüzünlü aşklar ardından söylenen şarkılar her yerde aynı bu yüzden de geniş kitlelere hitap ediyor.

Müziğin dili ortak

Yıllarca dünya turnelerinde bulundunuz. Fado müziğine yaklaşımı doğrultusunda sizi en şaşırtan ülke hangisiydi?

Aslında şaşırtan değil ama mutlu eden bağlar kurduğum ülkeler oldu. Müziğin dili ortak. Türk dinleyicisi de Akdeniz coğrafyasındaki diğer insanlar gibi tutkulu. Duygularını coşkuyla ifade ediyor. Sahnede şarkılarımı söylerken sözlerini anlamasalar bile hüzünlerini kendi şarkılarında olduğu gibi derin yaşadıklarını hissedebiliyorum. Bu yüzden Türkiye’deki dinleyicilerimle aramda çok özel bir bağ var.

Gözlemlediğim kadarıyla yaptığınız müzikten imajınıza kadar geleneklerinize bağlısınız. Değişime karşı yaklaşımınız nasıl?
  • Aslında geleneklere bağlıyım ama hem kişisel olarak hem de müziğimde yeni şeyler denemekten de korkmuyorum. Albümlerde sınırlar biraz daha esneyebiliyor. Mesela “Terra” ya da “Mundo” albümünde de farklı soundlar vardı. Bir sanatçı olarak yaşadığımız çağ içerisindeki müziklerle etkileşim içinde olmamak mümkün değil.

Yemek yemek ve alışveriş yapmak istiyorum

Daha öncede İstanbul’a geldiniz ve gezdiniz. Bu gelişiniz de yapmak istediğiniz neler var?

Kozmopolit yapısı ve sıcak insanları bana kendimi evimde hissettiriyor. İstanbul’da Kapalıçarşıda alışveriş yapmayı çok seviyorum. Lezzetli Türk yemekleri yemek, bol bol alışveriş yapmak ve Boğazın havasını içime çekmek istiyorum.

Sizi seven ve tanıyan hepimiz konser de olacağız. Müziğinizi ve sizi tanımayan müzik severlere seslenmek gerekirse İstanbul’daki konserinize gelenler nasıl bir performans ile karşılaşacak?
  • Zorlu PSM’de ilk kez sahne alacağım için çok heyecanlıyım. İstanbul’daki konserimde “Mariza Sings Amalia” ve tüm albümlerimden sevilen şarkılarımı seslendireceğim. Bence en önemli şey birlikte olmak, müziği paylaşmak.
#Fado
#Mariza
#Türk
#İstanbul
2 yıl önce