|

İyi ol, cesur ol, affet!

Bayramda severek izleyeceğiniz bir film var: Kesişen Yollar (Circles). Filmde savaş ve şiddetin insan yaşamında nasıl bir yara açtığı anlatılıyor. Golubovic, filmde sağduyuyu sonuna kadar canlı tutmayı biliyor.

Suat Köçer
00:00 - 13/10/2013 Pazar
Güncelleme: 17:43 - 12/10/2013 Cumartesi
Yeni Şafak
İyi ol, cesur ol, affet!
İyi ol, cesur ol, affet!

Birbirine zıt fakat varlıkları birbirine borçlu kılınmış, iki ayrı kutup. Tıpkı savaş ve barış gibi. Barışın kıymetinin ancak savaşla anlaşılması, kötülüğün içinden büyük iyiliklerin yeşermesi, belki de bu hikmet hattının fark edilmesiyle anlam kazanabilir.

Yönetmenliğini Srdan Golubovic'in üstlendiği, bu hafta vizyona giren Circles / Kesişen Hayatlar, savaş ve barış kavramına, tam da bu açıdan bakan bir vefa ve bağışlama filmi. Bosna Savaşı'nın kol gezdiği yılları anlatan film, Sırp askeri Marko'nun, Müslüman birine yapılan şiddete engel olması üzerine yaşadıklarını, vefa ve vicdan etrafında derinlikli bir hesaplaşmaya dönüştürüyor.

Gerçek bir hayat hikâyesi

Marko, silah arkadaşlarının büfe işletmecisi olan Haris adlı bir Müslüman'a şiddet uyguladığını görür. Arkadaşlarıyla tartışmaya giren Marko, bu hareketinin karşılığını pahalıya öder. Zira olay, aradan 12 yıl geçmesine rağmen babası, nişanlısı, en yakın arkadaşı ve yardım ettiği adamda derin duygusal yaralar açar. Herkes yaşanan bu trajedinin ardından, kendisiyle bir hesaplaşmaya girer.

Savaşa değil insana odaklanmak

Film, anlattığı hikâyede, savaş ve şiddet yerine, bunların insan hayatında açtığı derin yıkımlara odaklanıyor. Savaşın deforme ettiği hayatların birbirleriyle kesiştiği noktalara vurgu yapan yönetmen, nefretin yol açtığı acıların insan yaşamını nasıl etkilediği ve bu etkilerin yıllar boyu nasıl devam edebileceği gerçeğini anlatıyor. Son derece yalın biçimde ilerleyen hikâye, seyirciyi meraklandıran ancak kendini ele vermeyen gizemli bir olay örgüsüne dönüşüyor. Yönetmen, seyircinin dikkatini dağıtmadan, hangi aşamada neyi öğrenmesini istiyorsa seyirciyi ona hazırlıyor. Müziği son derece etkileyici olan filmin oyunculukları da gayet başarılı. Yaşanan acıları güçlü biçimde yansıtan oyuncular, bakışlarında adeta bu acıların izlerini taşıyor. Merkezine vefa ve vicdan kavramlarını alan Kesişen Hayatlar, küçük bir olaydan yola çıkarak, savaşın etkilerini görkemli bir drama dönüştürmeyi başarıyor. Seyirciye vefa ve vicdanın, en derin yaraları dahi nasıl kolaylıkla tedavi ettiği anlatılırken, bunun zorlukları da çarpıcı ayrıntılarla gözler önüne seriliyor. Filmin kahramanlarından Haris, Marko'nun kendisi için yaptığı fedakârlığı, Marko'nun eşi ve çocuğu için hayatını tehlikeye atarak öderken, bir başka kahramanın karıştığı cinayeti öğrenen oğlu, bu suçu adeta sahiplenerek, bir affın izini sürüyor.

Hiç pişman olmadın mı?

Filmin yönetmeni Srdan Golubovic, bir soruya cevap verirken, filminde tüm bu trajedilerin yaşandığı dönemde, Belgrad'da savaş karşıtı gösteriler yaptığını hatırlatıyor. Golubovic, bunun dışında bir şey yapmayan veya 'yapamayan' kendisi gibi insanların hikâyesini de bu filmde anlatmaya çalıştığını vurguluyor. Yönetmenin sözünü ettiği hesaplaşmayı, Marko'nun yakın arkadaşı ile kendisini öldürmeye çalışan Sırp askeri Todor'un karşılaştığı sahnede görüyoruz. Dostunun 'canavarlar hep canavar kalır' sözüne, Todor, 'ödlekler de hep ödlek olarak kalır' sözüyle karşılık verir. 'Onun için bir şey yapmadın. Engel olabilirdin ama kılını bile kıpırdatmadın' diyen Todor, bu çıkışıyla savaş, işkence ve baskılara tepkisiz kalanların yüzüne adeta bir ayna tutuyor. Bununla birlikte, her şeye rağmen gözlerinden yaşlar süzülen 'kötü adam', her insanın içinde onu insan yapan bazı duyguların yok olmayacağı gerçeğini hatırlatıyor.

Acıları sahiplenmek..

Bu türden yapımların sıklıkla başvurduğu politik ve ideolojik hiçbir argümanın kullanılmadığı film, savaşı ele almasına rağmen ajitasyona da asla başvurmuyor. Konusunu oldukça itidalli bir dille ele alan Kesişen Hayatlar, sağduyu ve iyi niyetini filmin sonuna kadar diri tutuyor. Yönetmen, filmin sonunda kahramanlarını birbirlerini affetme noktasına getirirken, son sahnede Marko'nun babası, oğlunu öldüren askerin yaralı çocuğuna sahip çıkar ve kim olduğunu soran şoföre, 'oğlum' cevabını verir.

Kesişen Hayatlar, gerek hikâyesi ve gerekse biçimsel özellikleriyle, seyredilmeye değer bir film. Sundance Film Festivali Dünya Sineması 'Jüri Özel Ödülü' ve Berlin Film Festivali 'Ekümenik Jüri Ödülü' alan filmin Sırbistan'ın Oscar adayı olduğunu da belirteyim.

11 yıl önce