Salih Zeki Meriç, uzun zamandan bu yana kaleme aldığı ve farklı mecralarda yayınlanan yazılarını “Hüznün En Güzeli” adlı kitapta topladı. Edebiyat, sanat ve eğitimin yanı sıra sosyal ve toplumsal meseleleri de ele alan yazar, düşünce dünyasını sade bir üslupla yansıtmayı başarıyor. Öte yandan Meriç, gözlemlerine dayanarak kaleme aldığı bu yazılarında kesin doğru olma iddiasından uzak, sadece bir bakış açısı ortaya koyma derdi taşıyor. Yazar, kitabın önsözünde şu ifadelere yer veriyor: “Hüzün, insani vasıflarımızı hatırlatan ve asla kaybetmememiz gereken önemli özelliktir. Duygusunu ve duygusallığını kaybeden fertlerin meydana getirdiği toplumlarda potansiyel bir merhametsizlik var demektir. Kalbin titremesi, gözün yaşarması, duyguların çoşması gibi özellikler aslında bizim biraz insanlık kıvamımızla ilgilidir. İnsan maddi boyutta belki birçok şeyden yoksun olabilir ancak onu insan eden mücerret vasıfları her zaman muhafaza etmek zorundadır. İnsanlığımız, iyilik duygumuz, merhametimiz, sevgimiz ve umutlarımız biraz da bizim ne kadar insan olduğumuzu ortaya koyan özelliklerimizdir.”
HERKESTEN VE HER ŞEYDEN ÇOK ONA MUHTACIZ
Erkam Yayınları’ndan çıkan kitap üç bölümden oluşuyor. Birinci bölümü, kitaba da adını veren yazı ile başlıyor. Meriç, bu yazısında Azerbeycan’ın milli şairi Mehmet Aslan’ın hem Peygamber Efendimiz için yazdığı naat hem de Musa Topbaş için yazdığı şiire yer veriyor. Kalpteki Hüzün, Yetimin Duyguları, Güzel Yüzler, Toprağa Canlı Düşebilmek, Kalbine Sahip Çık!, Duygu Emaneti, Gönül Toprağını Kurutma!, Şikayet Etme Gençlik Senin Eserin ve Ben Aşkın İlk Sözüyüm ilk bölümde yer alan yazılar. Gönlüm Düştü Bu Sevda’ya ismini taşıyan ikinci bölümde ise Kur’an ve İslam izinden giden yazılara yer veriyor. “Kur’an Biz Ne Anlatıyor” başlıklı yazısında bugün herkesten ve her şeyden çok Kur’an’a muhtacız diyor ve şöyle devam ediyor: “Onun bizim hastalıkve yaralarımıza derman olacak merhametine muhtacız. Yolunu kaybeden aklımız, hassasiyetini yitiren vicdanımızı, gözleri kör olmuş gönlümüzü onun şifalı ellerine teslim etme vakti gelmiştir de geçmektedir.”
KUDÜS’E SELAM OLSUN
“Kalbim Kudüs’te Kaldı” adlı üçüncü bölümde ise yazar, Kudüs’e olan sevgisini ve özlemini aktarıyor. “Ruhu Taşlara Yazılan İslam Şehri: Kudüs” başlıklı yazısında şunları dile getiriyor: “ Evet, Kudüs Müslümanlarındır. Ve Müslümanlar bu davalarında haklıdır. Kudüs, Hz. Ömer (r.a)’in sevdası, Selahattin Eyyubi’nin rüyası, Kanuni Sultan Süleyman’ın mirası ve Abdulhamid Han’ın davasıdır. Bu insanların ümmete bıraktıkları kutlu mirasa sahip çıkmak ise bütün Müslümanların boynun borcudur. Bu zaviyeden baktığımız zaman Kudüs, onurdur. Müslümanların kalelerinden, Efendimizin mübarek dilinden dökülen üç kutlu mekândan biridir. Bütün bu ifade ve duygular kendi dünyamızda bizim Kudüs’e ve onun içinde olan Mescid-i Aksa’ya bakışımızı ortaya koysa da yaşadığımız 21. Yüzyılın siyasi, ekonomik ve politik gerçekleri hadisenin böyle olmadığı gerçeğini ifade ediyor.”
