|

Kedili edebiyat başkadır

Hayatın zarif yanlarını hatırlatan kediler üzerine araştırma yapan yazar Mehmet Nuri Yardım’ın, ‘Kediname’ adlı eseri kedilerle insan ilişkilerine odaklanıyor. Yardım, “Kedileri uzaktan sevmek yetmez, gıdalarını, sağlıklarını da düşünmeliyiz. Bunu gelecek nesiller adına yapmalıyız. İçinde hayvan sevgisi taşıyan bir çocuk topluma daha faydalı olur” diyor.

İlker Nuri Öztürk
04:00 - 16/08/2020 Pazar
Güncelleme: 14:48 - 15/08/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
Lokum
Lokum

Mahallemizin sevgi sembolü, evlerin neşesi, huzur veren dost kediler tarih boyunca farklı medeniyetler tarafından kıymetli görüldü. Günümüzde ise sosyal medya paylaşımları, belgeseller, dernekler sayesinde farkındalık oluşturuldu. Artık kedievi, mama ve su yardımları sayesinde ev kedileri kadar sokak kedileri de rahat ettiriliyor. Geçtiğimiz günlerde de dünya kedi günü kutlandı. Farklı alanlarda yazı dünyasına katkıda bulunan yazar Mehmet Nuri Yardım, Kediname ile kedilerin dünyasına bir yolculuk vaat ediyor. Akıl Fikir Yayınları arasından çıkan kitapta yazarın kedisi Lokum Yardım'ın 8 yıllık günlüğüne şahit oluyoruz. Yazar kedisinin küçüklükten beri fotoğraflarını çekmiş, kışın hırkasını giydirmiş, onunla bir bebek gibi ilgilenmiş. Mehmet Nuri Yardım ile kediler üzerine hoş bir konuşma gerçekleştirdik.


HEM DOST HEM CEMAAT

Kediname'den öğrendiğimize göre kedi sevginiz çocukluğunuza dayanıyor. O günlerden bahseder misiniz, bu sevgi nasıl başladı?

Biz kedilerle, kuşlarla büyüyen talihli bir nesildik. Paylaşmayı, bölüşmeyi, arkadaşlığı, sevgiyi biraz da bu evcil ve insana yakın hayvancağızlardan öğrendik. Siirt’teki eski kerpiç evimizde kediler sınırsız bir özgürlüğe sahipti. Onları, Hazreti Peygamber'in sırtlarını sıvadığı kutlu hayvanlar olarak görürdük. Dolayısıyla kimse onlara ilişmezdi. Diledikleri zaman evden çıkar, gezer dolaşır, akşam da aile büyüklerimiz gibi eve dönerlerdi. Gören de dışarıda çalışıyorlar, mesai yapıyorlar sanacak.

Korona günleri evde geçiyor. Kedinizle karantina maceralarınızdan bahseder misiniz?

Bu korona günlerini en iyi geçirenler, kanaatimce evde kedi besleyenler oldu. Zira canları hiç sıkılmadı. Biliyorsunuz kediler stres için de birebir. En gamlı anınızda gelir size yanaşır, kendini sevdirir ve derdinizi âdeta giderirler. Kedilerin çok uyuduğu söylenir. Bu bildiğimiz normal bir uyku değil. Aslında onlar, ‘yakaza âlemi’ dediğimiz uyku ile uyanıklık demi arasında bulunur. Gözleri kapalı olsa bile mutlaka etrafı kolaçan ederler. Her an tetikte her zaman teyakkuz hâlindeler.

Keşfettiğiniz yenilikler oldu mu?

Üçüncü evladımız Lokum’un birçok meziyetini yeni yeni keşfediyoruz tabii. Çıt çıksa duyar, başını oraya çevirir. Apartman merdivenlerinde biri yürüse önce Lokum’un haberi olur, kapıya dönük dikkat kesilir. Evde namaz kılındığında, gelir seccadenin yanında âdeta eşlik eder, cemaat olur. Televizyonda bir programı seyrediyorsak o da kanepeye uzanır bizimle gelişmeleri takip eder. Velhâsıl-ı kelâm Lokum bizim canciğer dostumuz, evladımızdır. Allah herkese ve her eve bizim Lokum gibi tatlı kediler nasip etsin. Benim naçizane kanaatim şudur ki kedileri seven, bütün hayvanları da, insanları da, kâinatı da sever. Sevgi bir bütündür. Biz ailece bunu yaşadık, yaşıyoruz.


Bilinç topluma yayılmalı

Sosyal medya sayesinde iletişim kolaylaştı. Hayvan hakları konusunda da sağlam bir teşkilatlanma söz konusu. Bu bilinçlenmeyi nasıl yorumlarsınız?

Atalarımız kedilere de köpeklere de, kurtlara kuşlara da sahip çıkmış, aç-susuz bırakmamış. Çünkü onlar bize emanet. Oğuzlar’da, Selçuklular’da ve Osmanlılar’da hayvanların korunması adına vakıflar kurulmuş. Sadece uzaktan sevmek yetmez, onların gıdalarını da, sağlıklarını da düşünmeliyiz. Bunu gelecek nesiller adına yapmalıyız. İçinde hayvan sevgisi taşıyan bir çocuk topluma daha faydalı olur. Bu anlamda sivil toplum kuruluşları var ama yeterli değil. Belediyeler de sahip çıkmaya başladı. Bu bilinç bütün topluma yayılmalı.

Tarihte sizin dikkat çekmek istediğiniz kediler ve sahipleri hangileri acaba?

Kediname için çalışmalarım ilerledikçe gördüm ki kediler insanlık tarihinde ne kadar da önemli yer işgal ediyormuş. Padişahlar, krallar, şairler, yazarlar, âlimler kedi beslemiş. Meselâ İkinci Abdülhamid Han’ın Ağa Efendi’si, Bediüzzaman’ın Abdurrahim’i, Tevfik Fikret’in Zerrişte’si, Tarık Buğra’nın Acar’ı, Sâmiha Ayverdi ve Ekrem Hakkı Ayverdi’nin Civelek ile Kedibey’i varmış. Bilge Karasu Ferenç, Mehmed Şevket Eygi Lâedrisi’yle de hatırlanacak. Tanburî Cemil ve oğlu Mesut Cemil’i kedici olarak anmazsam vebal altına girerim. Safiye Erol’un romancı meslektaşı Tarık Buğra’ya karşı bir kedi savunması var ki aman Allah’ım. Ne yaman, ne cesur bir müdafaaname…


Günümüzden kimler var?

Kedi besleme mirası bugün Üstün İnanç, İhsan Süreyya Sırma, Mustafa Kutlu, Beşir Ayvazoğlu, Haydar Ergülen, Adem Turan, Necdet Subaşı, İnci Enginün gibi pek çok edebiyatçımız tarafından sıkıca korunuyor. Merhum Mustafa Cambaz’ın kedi severliği ise göz yaşartıcı. Yeni Şafak Gazetesi’nin bulunduğu binanın çevresindeki kedilere ihtimamla bakıyormuş. Şimdi onu çok seven meslektaşları ve mesai arkadaşları inanıyorum ki o kedileri ihmal etmiyorlar, elleriyle besliyorlardır.

Dengeyi bozduk

Kitapta Lokum Yardım’ın 8 yıllık günlüğünü okuyoruz. Bir kediyle yaşamak hayatınızda neyi değiştirdi, Lokum size ne kattı?

Lokum bize daha merhametli, hoşgörülü ve sabırlı olmayı öğretti. Hatta dünyanın faniliğini anlattı. Kısır çekişmelerden uzak durulması gerektiğini ondan öğrendik. En başta da sevgiyi yoğun biçimde tattık. Yunus’un ‘Yaradılanı hoş gör Yaradan’dan ötürü’ mısraındaki hikmeti yaşamaya başladık. Allah’ın yarattığı bütün mahlukâtı daha çok sevmeye başladık. Bugün toplumdaki hırçınlaşmanın temelinde galiba bu sevgisizlik yatıyor. İnsanlar tabiattan koptu, ağaçtan çiçekten uzaklaştı; hayvanları hayatımızdan çıkardık. Velhasıl, yeryüzünün dengesini bozduk. Denizleri de kirlettik ormanları da… Kanaatimce bütün sıkıntıların, hastalıkların, salgınların temelinde bu gerçek yatıyor. Ama şükür bir çevre bilinci başladı, hayvanlar karşısında da daha duyarlı olmaya başladık. Bu sevindirici.

#Kediname
#Kedi
#Hayat
4 yıl önce