|

Kısırlığın çaresi 1600 yılında bulunmuş muydu?

Oxford Üniversitesi Tarih bölümü öğretim üyesi Michelle Godfrey, gerçekleştirilen kök hücreden sperm elde etme çalışmalarının ilk olarak 1600'lü yıllarda Ümmü Hanife tarafından yapıldığını iddia ediyor.

Murat Kiremitçi
00:00 - 26/07/2009 Sunday
Güncelleme: 22:45 - 25/07/2009 Saturday
Yeni Şafak
Kısırlığın çaresi 1600 yılında bulunmuş muydu?
Kısırlığın çaresi 1600 yılında bulunmuş muydu?

Son günlerde kök hücreden sperm üretilmesiyle kısırlık ortadan kalkıyor haberleri yoğun olarak tartışılıyor. Geçtiğimiz günlerde Newcastle Üniversitesi ve Kuzeydoğu İngiltere Kök Hücre Enstitüsü araştırmacılarından kurulan ekip yeni bir teknik kullanarak erkek XY kromozomu taşıyan embriyodan alınan kök hücreyle insan spermi ürettiklerini ve insan genindeki hastalıkların da bu yöntemle tedavi edebileceklerini ifade ediyor. Oxford Üniversitesi Tarih bölümü öğretim üyesi Michelle Godfrey ise günümüzde devrim olarak nitelenen bu çalışmanın ilk kez en ilkel yöntemlerle 1601 yılında Ümmü Hanife tarafından gerçekleştirildiğini iddia ediyor. Ümmü Hanife'nin kök hücreyi bulup bulmadığını bilmiyoruz ancak ilik ve kan üzerine çalışmalar yaptığını, insanda kısırlığın sebepleri üzerine makaleler yazdığı belgelerde geçiyor. Gelin Ümmü Hanife'yi tanıyalım.


KADAVRA ÜZERİNDE ÇALIŞTI

Asıl mesleği ebelik olan Ümmü Hanife'nin ilk deneği nezleden ölen bir yeniçeriydi. Bu kadavra üzerinden aldığı kan ve ilik örnekleriyle günlerce çalıştıktan sonra kısırlığın sebepleri üzerine “Makatat” isimli bir kitap yazdı. Kitabında kısırlığın doğumdan gelen bir sorun olmadığını; çevreden gelen etkenlerin ve geçirilen rahatsızlıkların kısırlığın oluşumunda büyük rol oynadığını belirtiyor. Ümmü Hanife kısırlıkta rol oynayan en büyük faktörün geçirilen üzüntüler olduğunun altını çiziyor. Araştırmalarını bu dönemden sonra kadınlardaki kısırlık üzerine yoğunlaştıran Ümmü Hanife kadınlardaki ideal doğum yaşı üzerine de bir çalışma yapmış. Kadınlarda ideal doğum yaşının 40'a kadar olduğunu ve bu yaştan sonraki gebeliklerin düşük riski taşıdığını belirtiyor. Osmanlı'da oldukça yaygın olan tütün ve afyon kullanımının erkekliği bozduğunu ve tütün kullanımının yasaklanması gerektiğini padişah I. Ahmet'e ısrarla anlatan Ümmü Hanife bu iddiasını kabul ettiremedi. Valide Sultanları kendisine kışkırttığını gerekçesiyle Trabzon'a sürgüne gönderildi. Buraya gelir gelmez insan hücresi üzerine çalışmalarına başladı ve günümüz bilim çevrelerinin ısrarla üzerinde durduğu Y kromozomunun azaldığı tezini ortaya attı. 1614 yılında tamamladığı ve bu tezini anlattığı kitabı “Acz-i Aceze” günümüzde sadece Viyana Kütüphanesi'nde bulunuyor.


SIHHAT EL ŞİFA

Trabzon'da 1617 yılında kendi adıyla bir tıp merkezi açan Ümmü Hanife, bu merkezde maddi durumu elverişli olmayan kadınlara ücretsiz doğum hizmetinin yanı sıra 20 -30 yaş grubu kadınlara hamilelik ilgili eğitim verdi. Hamile kandınların nelere dikkat etmeleri gerektiği, ne yiyip ne yememeleri konusunda uyarılar içeren bir el ilanı hazırladı ve yardımcıları aracıyla bu el ilanını Doğu Karadeniz'in tamamına dağıttı. Trabzon'da günümüz Türkiyesi'nin ilk hemşire okulu olan Sıhhat-el Şifa' yı kurdu. Vefatına kadar bu kurumun başında bulunan Ümmü Hanife hemşirelik üzerine bir kitap yazmayı planlıyordu. Kitapta hastalara nasıl yaklaşılmalı, bulaşıcı hastalıklarda hekim nasıl bir yöntem izlemeli, hamile kadınlara nasıl müdahale edilmeli ve gebelikteki tehlikeli hastalıklar gibi pek çok kapsamlı konuyu ele almayı düşünen Ümmü Hanife bu planını gerçekleştiremedi. Çünkü Padişah I. Ahmet bu eserin halkta fitneye sebep olacağını gerekçesiyle gereken izni vermedi. Ümmü Hanife hemşirelik ve tıp tarihinde belki de çığır açacak eserini yayınlayamadan 1628 yılında vefat etti.



15 years ago