|

'Körlük' metaforundan hareketle bir modern toplum eleştirisi

2002 tarihli “Tanrıkent” filmiyle uluslararası üne kavuşan Brezilyalı yönetmen Fernando Meirelles, Portekizli yazar José Saramago'nun 'beyazperdeye aktarılması imkansız' olarak nitelenen popüler romanından uyarladığı son filminde zoru başararak, edebiyat-sinema ilişkilerinde çok önemli bir dönüm noktasına imza atıyor

Ali Murat Güven
00:00 - 6/06/2009 Cumartesi
Güncelleme: 22:45 - 5/06/2009 Cuma
Yeni Şafak
'Körlük' metaforundan hareketle bir modern toplum
'Körlük' metaforundan hareketle bir modern toplum

Günümüzün dünyası… Modern bir kentte hayat her zamanki rutin düzeni içinde akıp gitmekteyken, önce trafikte araç kullanan bir sürücünün gözleri ansızın kör olur; ardından da kentin değişik noktalarındaki rasgele kişiler arasında bir “beyaz körlük” salgını başlar. İnsanlar, âdeta dünyanın bütün ışıkları gözlerinin içine dolmuşçasına her yeri bembeyaz görmektedirler. Bu gizemli hastalık dalgasının sonunda da gerçek bir felaket yaşanır ve kısa bir süre içinde kentte (ya da ülkede, burası çok net değil) yaşayan herkes kör olur. Her nasılsa kör olmamayı başarmış yegâne insan ise görünürde hiç bir ekstra yeteneği ya da özelliği bulunmayan tipik bir ev kadınıdır. Doktor olan eşine sadâkatle bağlı, ona gün boyunca güzel yemekler hazırlayıp akşam olduğunda da sevgiyle karşılayan ideal bir eş…

İlk şokun atlatılmasının ardından oluşturulan yeni toplumsal düzende güçsüzler büyük sorunlarla karşılaşırlar. Fiziksel açıdan daha güçlü ve suça eğilimli olanlar, hiç zaman yitirmeksizin zayıfların tepesine binerler, bu da kentte giderek bir “korku düzeni”nin oluşmasına yol açar. Dünyaya hâlâ gören gözlerle bakabilen tek insan konumundaki “doktorun karısı”, bu ayrıcalıklı konumunu bozulan toplumsal düzeni ve ahlâkî dengeleri yeniden tessi etmek için kullanması gerektiğini kavrayarak, yakınlarındaki yedi kör kişinin önderi olur. Zoraki kahramanımız bu kişileri despotik bir karantinadan kaçırmaya çalışırken, aynı zamanda uygarlığın adım adım yıkılışına da tanıklık edecektir.


'Tanrı Kent' hem kariyerinin dönüm noktası, hem de baş belası oldu!

1955-São Paulo doğumlu Brezilyalı yönetmen Fernando Meirelles, 2000'lerin başlarına kadar daha ziyade ülkesi ve en fazla da Güney Amerika kıtasında belirli bir tanınırlığı olan kendi hâlinde bir sinemacıyken, 2002 tarihli olay filmi “Tanrı Kent” (Cidade de Deus) ile hem ödüller ve övgülere boğuldu, hem de dünya çapında bir şöhrete ulaştı. Rio De Janeiro kentindeki -“devlet”in bile giremediği, daha doğru bir ifadeyle kendi kaderine terk ettiği- ünlü varoş mahallesini anlatan bu filmde yakaladığı sarsıcı gerçeklik duygusuyla sinemaseverleri allak bullak eden Meirelles, anılan yapıtı üzerinden çıtayı bir kez öylesine yükseltmiş oldu ki “Tanrı Kent”in görkemli başarısı zamanla onun hem kalite simgesi, hem de yine en büyük handikapına dönüştü. Sanatçının sonradan yönettiği her filmi “Tanrı Kent” ile kıyaslamayı alışkanlık hâline getiren hayranları, o yüzdendir ki aslında kendi içinde son derece derli toplu ve başarılı bir çalışma olan “Yerleşik Bahçsıvan”ı (The Constant Gardener, 2005) kazandığı bütün ödüllere karşılık yine de belirli bir mesafeyle karşıladılar. Filmi yere göğe sığdıramayanlar olduğu gibi, “kaynak aldığı kitabı katleden çok kötü bir uyarlama” şeklinde yorumlayanlar da çıktı.

İngiliz yazar John Le Carre'ın aynı adlı romanından beyazperdeye aktardığı bu filmiyle edebiyat uyarlamaları arenasına zorlu bir giriş yapan Meirelles, arada ülkesinin en popüler televizyon dizilerinden biri olarak bilinen “Cidade dos Homens” (Erkekler Kenti) için çektiği dört bölüm sayılmazsa, o tarihten itibaren derin bir suskunluk içindeydi. 2008 Cannes Film Festivali'nin açılış filmi olarak perdeye yansıyan “Körlük” ortaya çıktığında ise bu sessizliğin aslında fırtına öncesindeki derin bir hazırlık dönemi olduğu anlaşılacaktı. Ve nitekim, sanatçının yeni çalışması da tıpkı önceki gibi sinemaseverleri küresel ölçekte ikiye bölmekte gecikmedi. Beğenenler tarafından sıkı bir başyapıt olarak nitelendirilen film, beğenmeyenler tarafından ise gerçek bir sıkıntı kaynağı olarak tanımlanıyordu.


'Kabuğa aşabilenler' için güçlü bir sinema örneği

Altını çizerek belirtelim ki “Körlük”, sinemayı daha ziyade kitlesel bir eğlence boyutuyla seven ve kavrayan izleyiciler için tahammülü oldukça zor bir film… Ağır ilerleyen temposu, genç izleyiciler için kavranması gerçekten de zor olabilecek kimi metaforik göndermeleri, yakın planda gösterilen “insan dışkıları”ndan “sert bir tecavüz”e uzanan kimi bunaltıcı bölümleri nedeniyle, kesinlikle bir gişe filmi değil bu. Şimdiye kadar kazanmış olduğu 13 ödül ve bir o kadar ödül adaylığı da bu gerçeği değiştirmiyor. O nedenle, hafta sonunda niyeti biraz eğlenmek, biraz heyecanlanmak, biraz da hüzünlenmek olanlar için heybemizde her zevke uygun daha başka örnekler bulunuyor. Sözgelimi, perdede teknolojik gösteriler ve bolca heyecan görmek isteyenlere “Yok Edici-4”ü; biraz serüven ve ağırlıklı olarak da hüzün arayanlara “Aşk Uğruna”yı; bol kanlı korku-gerilim öykülerinden hoşlananlara ise (en azından bazı çekincelerimizi önceden titizlikle belirterek) “Peşinde Ölüm Var”ı önermemiz olası…

Pekiyi, bu dördüncü filmin müşterisi kim olabilir?

Cevap basit… Sinemaseverliği uzun ve meşakkatli bir yolculuk olarak kabul eden, bu yolculuğun ilk aşamalarında karşısına çıkan muhtelif zorluk ve engelleri de böyle bir maratonun büyük ödülü konumundaki anlamlı bir “öz”e ulaşmak için sabırla aşmayı bilen rafine bir izleyici kitlesi, hiç kuşkusuz ki böylesine“zahmetli” bir filmden de hak ettiği damak tadını alacaktır.

Bu arada, filmlerin internet sitelerindeki tasarımları önemseyenlere de bir diğer not… “Körlük”ün sitesi, filmin konseptine son derece uyan görsel tasarımıyla, bu alanda son yıllarda gördüğüm en başarılı çalışmalardan biri. bakmadan geçmemek iyi olur.


KÖRLÜK / (İng.) Blindness / (Özgün) Ensaio Sobre a Cegueira

Yapım Yılı ve Ülkesi: 2008, Brezilya-Japonya-Kanada ortak yapımı

Türü ve Süresi: Fantastik / Gizem / Drama / 121 Dakika

Gösterim Dili: Orijinal seslendirmesi İngilizce ve kısmen de Japonca olan bu film, ülkemizde Türkçe altyazılı kopyalarla gösterime sunulmuştur.

Yönetmen: Fernando Meirelles

Senarist: (Portekizli yazar José Saramago'nun, Türkiye'de “Körlük” adıyla yayımlanan "Ensaio Sobre a Cegueira" adlı romanından uyarlamayla) Don McKellar

Görüntü Yönetmeni: César Charlone

Özgün Müzik Bestecisi: Marco “Uakti” Antônio Guimarães

Kurgu Yönetmeni: Daniel Rezende

Oyuncular: Mark Ruffalo (Doktor), Julianne Moore (Doktor'un karısı), Danny Glover (Korsan maskeli adam), Yusuke Iseya (İlk körleşen adam), Yoshina Kimura (İlk körleşen adamın karısı), Alice Braga (Koyu gözlüklü kadın), Don McGellar (Hırsız), Joe Pinue (Taksi Şoförü), Gael Garcia Bernal (Barmen), Susan Coyne (Resepsiyoncu)

İthalatçı Şirket: Tiglon Film

Dağıtıcı Şirket: Tiglon Film

İçerik Uyarıları: Cinsellik-çıplaklık, tecavüz sahnesi ve şiddet içerdiğinden dolayı, 18 yaşından küçükler ve bu tür temalardan hoşlanmayanlar için uygun değildir.

Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı: www.cegueralapelicula.com

Yıldız Puanı: * * *



BU HAFTA SONU GÖSTERİME GİREN DİĞER FİLMLER


Robotlar ve insanlar, 'teknolojik kıyamet'in son raundunda karşı karşıya

YOKEDİCİ-4: KURTULUŞ Terminator-4: Salvation

,

Yapım Yılı ve Ülkesi: 2009, ABD-Almanya-İngiltere ortak yapımı

Türü ve Süresi: Fantastik / Bilim-kurgu / 115 Dakika

Gösterim Dili: Orijinali İngilizce olan bu film, ülkemizde Türkçe altyazılı kopyalarla gösterime sunulmaktadır.

Yönetmen: McG (Joseph McGinty Nichol)

Oyuncular: Christian Bale (John Connor), Sam Worthington (Marcus Wright), Moon Bloodgood (Blair Williams), Helena Bonham Carter

İçerik Uyarıları: 13 yaşından küçükler için uygun değildir.

Yıldız Puanı: * * 1/2

Yıl 2018… Yapay zekâ araştırmalarının denetimden çıkmış birer ürünü olan yok edici robotlar yeryüzüne “Mahşer Günü”nü getirmiş ve fabrikalarda sürekli yenileri üretilen klon askerleriyle insan uygarlığını büyük ölçüde çökertmişlerdir. Bir robot ordusu kıyamet sonrası dünyada kol gezmekte, terk edilmiş şehirler ve çöllerde saklanan düşmanlarını ya öldürmekte ya da esir almaktadır. Hayatta kalan son insanların kurduğu Direniş Hareketi'nin üyeleri ise çoğunlukla yeraltı sığınaklarında saklanırken, fırsat bulduklarında da kendilerinden sayıca çok üstün olan düşman kuvvetlerine gerilla saldırıları düzenlemektedirler. Yok edici robotları kontrol eden ana merkez konumundaki “Skynet” bilgisayarı, bu büyük kıyımdan 14 yıl önce ansızın insanî bir bilinç kazanmış ve üreticilerine baş kaldırıp dünyaya nükleer felaketi getirmiş olan yapay bir zekâdır. (Bu filmin ayrıntılı tanıtımını yarınki sinema sayfamızda bulabilirsiniz.)


Güney Kore sineması kana ve vahşete doymuyor

PEŞİNDE ÖLÜM VAR Du-saram yida / Voices / Someone Behind You

Yapım Yılı ve Ülkesi: 2007, Güney Kore

Türü ve Süresi: Korku-gerilim / 84 Dakika

Gösterim Dili: Orijinali Korece olan bu film, ülkemizde Türkçe altyazılı kopyalarla gösterime sunulmaktadır.

Yönetmen: Ki-hwan Oh

Oyuncular: Jin-seo Yun (Ka-in), Gi-woong Park (Seok-min), So-eun Kim (Ka-in'in kızkardeşi),

İçerik Uyarıları: Sert şiddet gösterileri içerdiğinden dolayı, 18 yaşından küçükler ve bu tür temalardan hoşlanmayanlar için uygun değildir.

Yıldız Puanı: * *1/2

Lise öğrencisi Ka-in, akrabası olan bir kadının, görünürde hiç bir neden yokken, nikâh töreni sırasında müstakbel eşi tarafından balkondan itilerek öldürülmesine tanık olur. Kahramanımız, aile çevresini dehşet içinde bırakan bu olayın hemen ardından da teyzesinin yine nedensiz biçimde çıldırıp vahşi bir katile dönüşmesiyle iyice şaşkına döner. Bu ve bunun gibi bir dizi kanlı olayın ardından, genç kız, gerek akrabaları, gerekse de arkadaşlarını en acımasız yöntemlerle öldüren bir “lanet” tarafından izlendiğini fark edecektir. Dahası, bir sonraki seferde ölüm sırasının ona geldiği anlaşılmaktadır.


AŞK UĞRUNA / Pour elle

Yapım Yılı ve Ülkesi: 2008, Fransa yapımı

Türü ve Süresi: Polisiye-gerilim / 96 Dakika

Gösterim Dili: Orijinali Fransızca olan bu film, ülkemizde Türkçe altyazılı kopyalarla gösterime sunulmaktadır.

Yönetmen: Fred Cavayé

Oyuncular: Vincent Lindon (Julien), Liliane Rovère (Julien'in annesi), Olivier Perrier (Julien'in babası), Diana Kruger (Lisa), Lancelot Roch (Oscar

İçerik Uyarıları: Duygusal yoğunluğu yüksek öyküsü, yanısıra da bir kaç bölümünde şiddet ve başlangıç bölümünde kısa süreli cinsellik içerdiğinden dolayı, 18 yaşından küçükler ve bu tür temalardan hoşlanmayanlar için uygun değildir.

Yıldız Puanı: * * *

Fransız çift Lisa ve Julien, küçük oğulları Oscar ile birlikte, kentin banliyösündeki evlerinde mutlu ve huzurlu bir hayat sürmektedirler. Fakat, bir sabah bu dingin hayatları alışılmadık bir ziyaretle darmadağın olur. Eve baskın düzenleyen polis ekipleri, Lisa'yı “patronunu öldürme” suçlamasıyla gözaltına alırlar. Cinayette kullanılan yangın söndürme tüpündeki parmak izlerinden olay günü giydiği elbisedeki kan kalıntılarına kadar bütün deliller garip bir biçimde Lisa'nın suçluluğuna işaret etmektedir. Sonuçta, genç kadın cinayetle hiç bir ilişkisi olmamasına rağmen, eldeki delillerin ışığında 20 yıla mahkûm edilir. Kararın açıklanmasının ardından kalbindeki son ümit ışıkları da sönen kahramanımız, hapis cezasını çekmek üzere konulduğu cezaevinde ağır bir depresyona girer.



15 yıl önce