|

Kuzguncuk İskelesi’nde tasarımcılar bekleniyor

Kuzguncuk İskelesi’nin üst katında çalışmalarını sürdüren Türkiye Tasarım Vakfı’nın kapısı her meslekten her yaştan tasarım meraklılarına açık. Türkiye Tasarım Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Fehmi Bilge, yaşadığı sokağı, şehri ve dünyayı güzelleştirme konusunda fikri olan herkesi sürdürdükleri çalışmalara katılmaya davet ediyor.

04:00 - 4/04/2021 Pazar
Güncelleme: 00:14 - 4/04/2021 Pazar
Yeni Şafak
Tasarıma meraklı farklı yaş gruplarından herkese kapısı açık olan Türkiye Tasarım Vakfı, düzenledikleri atölye, seminer, sergi ve diğer alan çalışmalarında yaşadığımız sokaktan, şehire ve dünyaya doğru herkesi üretmeye, düşünmeye ve fikir alışverişine davet ediyor.
Tasarıma meraklı farklı yaş gruplarından herkese kapısı açık olan Türkiye Tasarım Vakfı, düzenledikleri atölye, seminer, sergi ve diğer alan çalışmalarında yaşadığımız sokaktan, şehire ve dünyaya doğru herkesi üretmeye, düşünmeye ve fikir alışverişine davet ediyor.

Kuzguncuk İskelesi’ndeyim. Hayır vapuru beklemiyorum. Bir yere yetişme telaşım da yok. İskelenin üst katında balkonda çayımı içiyorum ve masada bilgisayarımı açmış haberimi yazıyorum.

  • Biraz önce 2014 yılında bir grup arkadaşın bir araya gelip kurdukları bir oluşumun hikayesini dinledim. İskelenin bu katı da onların 2019 yılından bu yana mekan olarak kullandıkları adres.
    Kapısı herkese açık. İster balkonda benim gibi çalışın, isterseniz kütüphanesinde kitapları karıştırın. Ya da atölye çalışmalarına katılıp, seminerlerini takip edin. Hatta sergileri dolaşın.

Önce buranın neresi olduğunu kütüphanesinden başlayarak anlatalım: Türkiye Tasarım Vakfı olarak hizmet veren bu mekanın bağışlarla toplanmış 4 bin’e yakın tasarım konulu kitaplarından oluşan özel bir kütüphanesi var. Ayrıca sergi ve atölye olarak kullanılan büyük de bir salonu. Başta da dediğim gibi kapısı her yaştan her meslekten her görüşten insana açık.

TECRÜBE AKTARIMI VE YENİ FİKİRLER

  • Türkiye Tasarım Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Fehmi Bilge, vakıflarının iki yıldır faaliyetlerini sürdürdüğünü söylese de hikaye başta da dediğim gibi 2014 yılına kadar uzanıyor. Fehmi Bilge ve farklı tecrübeleri olan bir grup arkadaşı, bu bilgi ve tecrübeleri ortak bir alanda nasıl buluşturabiliriz diyerek yola çıkmış. Hikayenin devamını Bilge’den dinleyelim:
    “Bulunduğumuz ortamı nasıl iyileştiririz düşüncesi içindeydik. Şehrimizi, sokağımızı, mahallemizi daha nasıl iyi hale nasıl getirebilir, yeni fikirlerle ufkumuzu nasıl genişletiriz düşüncesiyle bir grup arkadaş bir araya geldik. Farklı tecrübeleri olan bu arkadaşlarla hem birbirimizle hem de genç kuşakla fikir alışverişine girerek yeni neler yapabiliriz dedik. İlk olarak tasarım konusunda üniversitelerde öğrenci kulüpleriyle birlikte çalışmaya başladık.”
    Bilge öğrencilerden sonra halka ve çocuklara uzanan daha geniş bir yelpazede bilgi paylaşımı yapmak, yeni fikirler ortaya koymak için Türkiye Tasarım Vakfı’nı kurduklarını anlatıyor.

İSTANBUL’DAN ÇIKTIK YOLA

Yani daha güzel bir evde, sokakta, semtte, şehirde, ülkede ve hatta dünyada yaşamak için birlikte neler yapabiliriz, nasıl bilgi alışverişinde bulunabilir nasıl herkesi bu konuda düşünmeye yeni fikirler üretmeye teşvik ederiz soruları vakfın çıkış noktasını oluşturmuş. Bunun için de kendileri gibi dertleri olan yurt içi ve dışındaki STK’larla bağlantılara geçmişler. Seminerler, atölyeler düzenlemişler. Özel şirketlerle, üniversitelerle, belediyelerle ve devlet kurumlarıyla ortak projeler geliştirmeye başlamışlar. Bir anda Kuzguncuktan çıkıp Gaziantep’e, oradan Kilis’e, Trabzon’a sonra tekrar İstanbul’a geri dönmüşler. Vakfın Genel Sekreteri Rumeysa Boz yapılan çalışmalar hakkında şunları anlatıyor:
“Kabataş’ta Martı projesi durdurulsun diye çok çalıştık. Belki projenin önüne geçemedik ama en azından o dev martının yapılmasının önüne geçebildik. Yine Çengelköy’teki İspark için beş öğrenciyle birlikte güzel bir proje geliştirip İBB’ye sunduk. Vakfımız kurulduğu dönemde en çok konuşulan konulardan birisi 15 Temmuz Darbesi’nden sonra boşaltılan askeri alanların ne olacağı yönündeydi. Bunun için 120 kişilik bir ekiple bir araya geldik. Birbirinden farklı meslekteki bu isimlerde askeri alanları nasıl değerlendiririz diye bir çalışma yaptık. Sonrasında da bu çalışmamızı Cumhurbaşkanlığı’yla ve belediyelerle paylaştık. Yine Anadolu’da Kilis, Antep ve Trabzon’da çalışmalar yaptık. Özellikle Antep’te mülteciler için kurulan kampların daha sonra nasıl değerlendirilmesi gerekir yönünde projeler geliştirdik. Bir yandan da yurt dışındaki bizden daha tecrübeli STK’lardan da destek alıyoruz.”

Akademi özel sektör ve halk birlikte

  • Vakfın sac ayağını akademi, özel sektör ve halk oluşturuyor. Fehmi Bilge, Türkiye Tasarım Vakfı olarak sadece yeni fikirler üretmek, yeni çözümler ortaya koymak derdiyle yola çıkmadıklarının altını önemle çiziyor ve ekliyor:
    “Çocukluktan itibaren toplumda tasarımla ilgili genel bir görgü ve bilgi aktarımı oluşturmayı önemsiyoruz. Bu yüzden de çocuklar için atölyeler çalışmaları yapıyoruz.”
    Rumeysa Boz ise vakıfta ayrıca atölyelerden, söyleşilere, seminerlerden, sergilere kadar geniş bir çalışma ve etkinlik alanları olduğunu ve herkese açık olduğunu belirtiyor.


Tasarım bir düşünme biçimidir

Vakfın Yönetim Kurulu Üyesi Gülname Turan ise tasarımda demokratikleşmenin altını önemle çiziyor ve dokunduğumuz masadan, nefes aldığımız alanlara kadar her yerde herkesin fikirleriyle katkı sunmasını önemsediklerini belirtiyor.
Tasarımın hem yapma hem düşünme biçimi olduğunu ve hayatımızın her alanında geçerliliğini koruduğunu dile getiren Turan, özellikle bugün dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşlı nüfusun hızla arttığını, yoğun olarak da kırsal alandaki genç nüfusun göçüyle birlikte yaşlıların bu bölgelerde yalnız kaldığını hatırlatıyor.
Turan, bu değişen yaşam biçimiyle birlikte özellikle yaşlı nüfusun göz önüne alınarak yeni tasarımlara ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

#​Kuzguncuk
#İskele
#Tasarımcı
3 yıl önce