|

Latin Amerika’yı yöneten: El-Turco’lar

Brezilya’nın Cumhurbaşkanı Michel Temer, Paraguay’ın Devlet Başkanı Mario Abdo Benitez ve son olarak El Salvador’un Devlet Başkanı Nayib Bukele. Hepsinin ortak noktası lakaplarının El Turco olması. Araplar, Ortadoğu’dan sonra en çok nüfusa sahip oldukları Latin Amerika’da söz sahibi olmayı başardı. Sadece siyasette değil, ticaret, kültür ve sanatta ülkelerinin en etkili figürlerini çıkardılar.

Hatice Saka
04:00 - 10/02/2019 Pazar
Güncelleme: 14:39 - 9/02/2019 Cumartesi
Yeni Şafak
Mario Abdo Benitez
Mario Abdo Benitez

El Salvador’da devlet başkanlığı seçimini Filistin kökenli Nayib Bukele’nin kazanması gündeme Latin Amerika’daki Arap varlığını getirdi. Şu ana kadar Latin Amerika’da Arap dünyasından göç eden ve ülkelerinde iktidara ulaşan 10’dan fazla devlet başkanı var. Peki Araplar bu topraklara nasıl ulaştı? Bu liderlerin göçmen topluluğundan iktidarın zirvesine gelişinin öyküsü nedir? Onların başarısı Arapların Batı toplumlarına entegrasyon yeteneğinin bir kanıtı mı? Elbette tüm bu soruların cevaplarını bir sayfada anlatmak zor.


AMERİKA’YA GİTMEK İÇİN YOLA ÇIKTILAR

Arap dünyasından sonra Araplar en çok Latin Amerika bölgesinde yaşıyor. Onların bu topraklara göçü ise çok eskiye dayanıyor. Bu göçlerde tesadüfi gerçekleşen bir yolculuğun da etkisi vardı. 1866’da iki Osmanlı gemisi Ümit Burnu’ndan geçerek Basra’ya ulaşmak istemişti. İstanbul’dan ayrılarak okyanusa açılan bu iki gemi, yolunu kaybetmiş, çok geçmeden kendilerini Brezilya’nın Rio sahilinde bulmuşlardı. Birçoğu Meksika, Brezilya ve Amerika arasındaki farktan habersizdi. Tek amaçları Amerika’da para kazanıp ülkelerine geri dönmekti. Bu gemilerde Abdurrahman Efendi gibi Müslüman âlimlerin varlığı, Müslümanlarının kıtaya yerleşip varlıklarını sürdürmesinde önemli bir motivasyon kaynağı olmuştu. Latin Amerika’a göç eden Arap topluluklarına El Turco deniyordu. Çünkü Birinci Dünya Savaşına kadar Osmanlı devletinin pasaportunu taşıyan insanlar hangi din veya milliyete mensup olurlarsa olsunlar Los Turcos (Türkler) olarak anılırdı. Yanlızca Müslümanlar göç etmemişti. Osmanlı’dan gerçekleşen gayrim Müslimlerin göçlerinde, Avrupalı Hristiyan din adamlarının da rolü büyüktü. Emlakçılık ve ticaret gibi pek çok faaliyette bu din adamları öncü durumdaydı. Onların göç ettikleri yıllarda Brezilya, Arjantin, Şili gibi ülkelerde iş gücü talebi olması zorluk çekmemelerini sağladı. Göç eden insanlara kısa bir sürede vatandaşlık hakkı tanımaları da entegre olmalarını kolaylaştıran en önemli faktördü.

HEP AKTİF OLDULAR

Araplar, bulundukları ülkelerdeki dil zorluğunu aşmak için Arapça birçok gazete, dergi ve kitap yayınladılar. Söz konusu, yayınlar vasıtasıyla Osmanlı’nın en uzak bölgeleriyle Latin Amerika’daki Araplar arasında iletişim kurulabildi.Brezilya, Arjantin ve son olarak Şili’ye yerleşen Osmanlı Arapları bu ülkelere kendilerinden sonra gelen göçmen Osmanlılara da maddi ve manevi her konuda destek oldu. Bu durum, Osmanlı Devletinin sona ermesinden sonra da İsrail’in Filistin’i işgali, Lübnan’ın iç savaşı gibi trajik olaylarda sürdü ve Müslümanlarla, Hristiyan Arapların göçleri aynı devam etti. Brezilya’dan Arjantin’e, Şili’den Kolombiya’ya, adım attıkları ülkelerde yaşadıkları sayısız macera ve sıra dışı olayla, oldukça dikkat çekici bir mülteci topluluk olmayı başardılar. Onlar, bu coğrafyadaki sosyal yapılarda önemli roller üstlenirken, ekonomik, siyasi ve kültürel hayatta aktif bir biçimde yer aldılar. Dünyanın en büyük göç olaylarının yaşandığı günümüzde uzmanlar, Latin Amerika’daki Arap kökenli toplumların uyumunun bir örnek olduğunu söylüyorlar.


Sayıları 40 milyonu aşıyor

Günümüzde sayıları 40 milyonu geçen Araplar, siyasi arenada en üst düzeye kadar çıkmayı başardılar. Brezilya’nın Başkanı Michel Temer, Paraguay’ın Devlet Başkanı Mario Abdo Benitez, Arjantin eski Cumhurbaşkanı Carlos Menem, Kolombiya eski Devlet Başkanı Julio Cesar Turbay, Ekvator eski Cumhurbaşkanı Abdullah Jaim Bucaram ve Jamil Mahoud. Brezilya’nın parlamenterlerinin yaklaşık yüzde 10’u Arap kökenli. Latin Amerika’da sadece siyaset değil ticaret, sanat ve kültür alanında öne çıkan binlerce Arap var. Lübnan asıllı şarkıcı Shakira ve Lübnan kökenli ünlü Meksikalı yıldız Salma Hayek. Dünyanın en zenginlerinden olan Meksikalı Carlos Slim da Lübnanlı bir aileden geliyor. Filistin kökenli Yarur ailesi ise bir dönem Şili’deki tekstil sektörünün yüzde 60’ına hükmetti. Brezilya’nın en büyük fast food zincirlerinden birisi olan Habib’s ülkedeki 475 mağazasında Ortadoğu mutfağından tatları sunuyor. Latin Amerika’da, Suriye, Lübnan ve Filistinli ailelerin isimleri, politik, ekonomik veya sanatsal olsun, her zaman önde olmayı başardı.


Çoğu Lübnanlı

Arap kökenli başkanlar Filistin davası ve Ortadoğu meselelerine her zaman daha duyarlı oldular. Paraguay’ın başkanı Mario Abdu Benitez, ABD’nin Kudüs’ü başkent ilan ettiğinde aldığı kararla büyük sempati toplamıştı. Paraguay’ın İsrail’deki büyükelçiliğini Kudüs’ten Tel Aviv’e taşıma kararı almıştı. Devlet Başkanı Mario Abdo Benitez, “Paraguay, ilkeli bir devlettir. Her zaman, uluslararası hukuka saygılı olacağız” açıklamasını yapmıştı. Benitez’in ismini taşıdığı babası Mario Abdo, uzun yıllar önce Paraguay’a göç edip buradaki yerli halkla kaynaşmış yarı-Lübnanlı bir ailenin çocuğuydu.


Venezuela’da sesleri yükseldi

Venezuela’da olaylar sıcaklığını korurken ülkedeki en üst düzey makamlarda Arap kökenli yetkililer dünyanın gündemine oturdu. Venezuela Başsavcısı Tarek William Saab, kendisini geçici devlet başkanı ilan eden Juan Guaido’nun banka hesaplarının dondurulması ve ülkeden çıkış yasağı getirilmesi için yaptığı başvuru ile dikkatleri üzerine çekti. Venezuela Başkan Yardımcısı Tarık El Aissami de uzun yıllardır siyesetteki aktif görevleriyle adından söz ettiren bir isim.

#Latin Amerika
#El-Turco
#El Salvador
5 yıl önce