|

Lokantadır bizimdir ekonomiktir temizdir

Rıza Erdeğirmenci’nin hazırladığı ve fotoğrafladığı Lokanta kitabı, ‘fast food’ kültürünün, popülizmin ve bireyselleşmenin saldırısı altında kalan lokantaları anlatıyor. Erdeğirmenci, burun kıvırdığımız lokantalar için, “Lokantadır, bizim kültürümüzün bir parçasıdır, ekonomiktir, temizdir” diyor.

Yeni Şafak ve
05:00 - 8/11/2015 Pazar
Güncelleme: 23:23 - 7/11/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Bir enerji şirketinde yöneticilik yapan Rıza Erdeğirmenci, işi gücü bırakıp kendini fotoğrafa vermiş. Bu da yetmezmiş gibi bir de bu fotoğrafları hiyaleştirdiği üç kitap çıkarmış. İlk kitabı Kaybolan Mahalle, ikinci kitabı Rastlantılar, üçüncü ve aslında haberimize konu olan kitabıysa Lokanta. Erdeğirmenci'nin sosyal hayatımızdan yitip giden veya kaybolmaya yüz tutmuş konulara hassasiyeti var. Objektifini giderek azalan esnaf lokantalarına doğrultan Erdeğirmenci'nin çocukluğu ve gençliği de bu lokantalarda geçmiş. O yüzden Yapı Kredi Yayınlarından çıkan Lokanta'sı onun için nostaljik bir anlam da taşıyor.



'FAST FOOD'LARA TESLİM OLMAYIN


Erdeğirmenci, önünden burnumuzu kıvırarak geçtiğimiz lokantalarla ilgili, “Ben lokantalara olan ilgiyi artırmak ve önyargıları kırmak istiyorum. 'Esnaf lokantasıdır, ucuzdur' deniyor. Hayır! Lokantadır, bizim kültürümüzün bir parçasıdır, güzeldir, iyi yenir, ekonomiktir, temizdir, günlüktür, zeytinyağlıdır. Lokantalarımız medeniyetin ve kültürün önemli bir parçasıdır. Bunu korumamız lazım. 'Fast food'lara teslim olmamamız lazım” diyor. Bu kültürün kaybolmasını istemiyor. Kitap için iki yıldan fazla esnaf lokantalarında vakit geçiren Erdeğirmenci, İstanbul'da esnaf lokantalarının ağırlıklı olarak Suriçi bölgesinde yoğunlaştığını kaydediyor.







BİRLEŞTİRİCİ VE BÜTÜNLEYİCİ


Aslında Erdeğirmenci esnaf lokantası demeyi tercih etmiyor, direkt lokanta diyor. Kitabın adı da bu yüzden esnaf lokantası değil. İnsanların sağlıklı yaşamayı önemsemeye başlamalarıyla beraber bu lokantaların değerinin de artacağını öngören Erdeğirmenci, en güzel sebze ve zeytinyağlıların buralarda yapıldığını söylüyor. Lokantalar belki giderek azalıyor ama bir yandan bu tarz yerlerin müşteri profili değişiyor. Erdeğirmenci buralara her kesimden insanın geldiğini ve lokantaların birleştirici, bütünleyici bir gücünün olduğunu belirtiyor.







ABİ SEVDİĞİN YEMEK VAR


Erdeğirmenci sadece İstanbul'la sınırlı kalmamış, Konya, Bursa, Bodrum, Konacık, Sinop, Kastamonu, Bolu, Mengen, Boyabat, Erfelek, Ayancık gibi yerlere de gitmiş. Onu etkileyen en önemli unsur bu lokantaların bir aile, bir yuva sıcaklığında olması olmuş. “Amca yeğen, baba oğul, karı kocanın işlettiği lokantalarda belki kilişe gibi gelebilir ama 'Abi, senin sevdiğin yemeklerden var bugün' diyor işletmeci. Bugün birçok genç yemekleri tanımıyor. Her şeye vaktimiz var ama güzel yemek yemeye vaktimiz yok. Halbuki bir lokantaya girseniz yarım saatte çıkarsınız, ağzınızın tadına göre de yemek yersiniz. Hem de tanıdıklarınız olur” diyor Erdeğirmenci.







Yalnız gitsen de kalabalıksındır


Bu arada kitapta Sunay Akın, Ahmet Ümit, Vedat Başaran gibi isimlerin yazıları da bulunuyor. Hatta Umur Talu'nun çok güzel bir tanımı var lokantalarla ilgili: “Restorana kalabalık gidersin ama yalnızsındır. Lokantaya yalnız gidersin ama kalabalıksındır.” Erdeğirmenci bugün üç çeşit lokanta olduğunu söylüyor. Bunlardan birincisi hakiki esnaf lokantası konseptini devam ettirenler. İkincisi biraz daha o cepheden çıkıp daha çok halka açılan, İstanbul lokantası haline gelmiş yerler. Üçüncüsü ise mönüsünü turistlere göre ayarlamış, Osmanlı mutfağı, Annemin Yemekleri gibi olan yerler. Erdeğirmenci kitapta hakiki olanlarla ilgileniyor.



#Erdeğirmenci
#Rıza Erdeğirmenci
#Lokantadır bizimdir
#Konya
#Bursa
#Bodrum
#Konacık
#Sinop
#Kastamonu
8 yıl önce