|

Max Weber okumalarına giriş

Ketebe Yayınları arasında çıkan ve tahliller üzerinden ilerleyen keşifler dizisi devam ediyor. Şair kimliğiyle tanıdığımız Muhammed Fazıl Baş tarafından bu seri içinde okurla buluşan Max Weber’in Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu-Bir Tahlil adlı çalışma herkesin anlayacağı sade bir dille Weber’in düşünce dünyasını masaya yatırıyor.

Ömer Yalçınova
04:00 - 15/06/2023 Perşembe
Güncelleme: 00:02 - 15/06/2023 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Ketebe Yayınları’nın ilgi çekici, takip edilmeye değer, merak uyandırıcı dizilerinden biri de “Keşif”tir. Keşif dizisinden çıkan kitaplar, “Bir Tahlil” alt başlığını taşıyor. Tahlil kelimesi ilk önce, edebiyat içi bir araştırma ve değerlendirme yöntemini akla getiriyor. Tahlilin sözlük anlamı zaten çözümlemedir. Bir hikaye, roman veya şiirin tahlili hiç yabancısı olmadığımız bir olgu. Zaten “Keşif” dizisinden önceki aylarda İsmet Özel’in “Amentü” şiirinin, Oğuz Atay’ın Tehlikeli Oyunlar romanının, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanının tahlilleri çıkmış. Fakat dizide Walter Benjamin, John Berger veya Roland Barthes gibi filozofların farklı alanlardaki kitaplarının tahliline de yer verilmiş. Dizinin ilgi çekiciliği biraz da bu yüzden. Uygulanan yöntem: tahlil. Amaç ise, keşif. Neyin keşfi? Bir fikrin, olgunun, kavramın, kuramın, yöntemin… O yüzden dizide bir edebiyat eseri de tahlile konu olabiliyor, bir felsefi veya sosyolojik eser de.Mart 2023 tarihinde “Keşif” dizisinden Max Weber’in Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu -Bir Tahlil- kitabı çıktı. Kitabın yazarı, Yıldız Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri bölümünde öğretim üyesi olan Muhammed Fazıl Baş’tır. Fazıl Baş sosyolog olmakla birlikte -belki ondan da önce- şairdir. Onu Her Günün Siyaseti (2015, Avangard Kitap) ismiyle bir araya getirdiği şiirlerinden tanıyoruz.

SADE BİR ÜSLUP

Şairlerin düzyazıları da, bence şiirleri kadar akıcı ve ilgi çekicidir. Çünkü dil ve üslup, şairlerin elinde şekillenir. Alman sosyolog ve filozof Max Weber’in Türkçeye çevrilen Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu’nu okurken zorlanacağımız kesin. Fakat bu eserle ilgili bir şair tahlil yazdığında aslında onu çok da zorlanmadan okuyoruz. Bunun sebebi; kullandığı Türkçedir, diğer ifadeyle dil ile kurduğu ilişkidir. Bu yüzden sosyolojiye ne kadar yabancı olursak olalım ya da sosyolojik metinlerin ne kadar kuru, sıkıcı, kendine özel kavramlarla dolu olduğunu düşünürsek düşünelim, Fazıl Baş’ın yazdığı Max Weber’in Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu -Bir Tahlil- öyle değildir. Kitap gayet rahat okunuyor. Fazıl Baş, Max Weber’in adı geçen eserde yoğunlaştığı kavramları açık bir dille anlatıyor. Bu açıklamalar sırasında konuyu terminolojiyle boğmuyor. Herkesin kolaylıkla anlayabileceği sadelikte Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu hangi şartlarda yazıldı, Max Weber’in tüm kitapları içinde nasıl bir konuma sahip, kimleri ne şekilde etkiledi, yayımlandığı tarihte nasıl algılandı gibi sorulara kısa cevaplar veriyor. Az buz kitap okumuş, sosyolojiye çok da vakıf olmayan kişiler bile Max Weber’in daha çok Karl Marks’ın karşısında konumlandırıldığını bilir. Kitabın ismi de zaten bunu ele vermektedir. Peki Max Weber “din sosyolojisi” veya “kültür tarihi” diye tanımlanan çalışmalarını yaparken, Karl Marks’a karşı bir tez geliştirme derdinde miydi? Sanmıyorum. Fazıl Baş’ın kitabın farklı yerlerinde vurguladığı gibi o, yaşadığı dönemi analiz etmekteydi. İçinde bulunulan şartlar, bu şartların nasıl oluştuğu, ilerleyen dönemlerde nasıl şekil alacağı hakkında Max Weber’in dinmek bilmez bir gayreti, anlamlandırma çabası, tanımlama uğraşı vardı. Karl Marks’ı da aynı güdü harekete geçirmiştir. Fakat iki farklı filozof, normaldir ki farklı sonuçlara ulaşmıştır. Karl Marks, kapitalizm gerçeğini toplumsal sınıflar arasındaki farklara, üretim biçimine, değerler silsilesinin temelinde gördüğü ekonomiye bağlıyordu. Max Weber ise “Protestan Ahlakı” diye tespit ettiği zihni değişimle açıklamıştır kapitalizmi. Dolayısıyla iki filozofun da kavramları birbirinden değişiktir. Fazıl Baş, Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu tahlilinde bu kavramlara yoğunlaşmış. Çünkü kavramlar kitabın bel kemiğini oluşturmaktadır. Eğer kavramlar gerektiği kadar açıklanamazsa, Max Weber’in kitap boyunca izlediği yöntem ve ulaştığı sonuçlar da anlaşılamaz. Bu açıdan Fazıl Baş’ın tahlili her şeyden önce aslında bir nevi bir Max Weber okumalarına giriş mahiyetindedir. Kavram açıklamalarıyla birlikte, Fazıl Baş’ın tahlil sırasında yaptığı diğer bir önemli şey; Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu’nun Max Weber külliyatı içindeki yeridir. Baş’ın tespitine göre eser, Weber külliyatının merkezinde durmaktadır. Onun öncesi ve sonrası vardır. Weber’in sonrasında yazdığı bütün kitaplarda hiç olmazsa yöntem ve kavram bağlamında Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu’nun belirleyici bir etkisi olmuştur. Öncesindeyse, Weber’in arayışı söz konusudur. O, bu kitapta sanki aradığını bulmuş, sonrasındaysa, bulduğu istikamette ilerlemiştir. Bu ilerleyiş takip edildiğinde aslında sosyolojinin tarihine de yaklaşırız. Fazıl Baş’ın tahlil çalışması esnasında dikkat ettiği diğer bir husus da, eserin sosyoloji tarihinde edindiği konumdur. Sosyoloji bilimi bu kitaptan sonra artık eskisi gibi ilerlememiştir. Onunla birlikte konulara yeni bir açıdan bakılmış, bu kitapta izlenen yöntem, farklı konulara hatta farklı toplumlardaki insanlar arası ilişkilere uygulanmak istenmiştir.

KAPİTALİZM AVRUPA’DAN YÜKSELDİ

Fazıl Baş’a göre Max Weber’in eserinde cevabını aradığı temel sorulardan biri, kapitalizmin neden diğer kıtalarda değil de Avrupa’da çıktığıdır. Bu soru bence halen geçerliliğini sürdürüyor. Weber, Avrupa merkezli düşünerek soruyu cevaplamış. İstediği kadar bilimsel çalışmalarda tarafsızlığı, soğukkanlılığı, objektifliği savunmuş olsun. Almanya’da doğup büyümüş, eğitim görmüş ve hayatının bütününde Alman kültürü içinde hareket etmiş, okumuş, araştırmış olduğu için, onun mesela Asya merkezli düşünmesi beklenemez. O yüzden sosyoloji için hayati önemde olan bu soruya, bir de Doğu merkezli düşünen sosyologların cevap vermesi gerekmektedir. Weber’in cevabına dönelim. O, Batı’da yaşanan zihni dönüşüme Katolik ve Protestan mezhepleri arasındaki farkı ortaya koyarak işaret etmektedir. Weber’in “Protestan ahlakı” diye isimlendirdiği olguyu Batı’nın kapitalizm öncesi dönemle sonrası dönem arasında ön plana çıkan ve belirleyici olan rasyonalite oluşturmuştur. Dolayısıyla Weber, bu ahlakla kapitalizm arasında doğrudan bir bağlantı kurmamaktadır. İkisini de oluşturan şartlar arasındaki ilişkileri ortaya çıkarmaya çalışmıştır.

Fazıl Baş’ın tahlil çalışmasında Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu bağlamında bu şekilde birçok sosyolojik yön ve unsur irdelenmekte ve açıklanmaktadır. Dolayısıyla onun bu çalışması için Max Weber okumalarına giriş demekle birlikte rahatlıkla Max Weber üzerinden sosyoloji okumalarına giriş de diyebiliriz.

#Max Weber
#Protestan Ahlakı ve Kapitalizm Ruhu
#Fazıl Baş
#Ketebe
1 yıl önce