|

Meraklısına bağzı taktikalar!

04:00 - 15/03/2024 Cuma
Güncelleme: 02:32 - 18/03/2024 Pazartesi
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.
Moravî Rüstem Efendi


Sahura değin uyuyamadım; ha şu makaleyi de göreyim, ha şu cümleyi de çevireyim derken sabahı bulduk. Salonda gonklayan saatin sesini bile işitmemişim, öyle bir hâl-i istiğrâk anlayacağınız! Tabii, aklımda cin fikirler cirit atıyor; orucu uykuya tutturmak gibi filan. Nitekim namazı eda edip mutat virdimi okuduktan sonra yatağa bile gidememiş, seccadeye kapaklanmışım. Hayırsız tekir, gelip bir şilte örtmeyi bile çok görmüş! Herhalde bir-iki saat kadar öylece uyumuş kalmışım. Üşüme ve ürpertiyle uyandım. İçimde tarifi nâ-mümkün bir huzursuzluk var; nahoş, nühusetli bir şeyler olacak gibi sanki. Neyse “Rüstem, dedim; iyisi mi sen kalk, destur deyip çık. Dükkânını aç, cümle hayırları fethet yiğidim!” filan diye fişekliyorum kendimi. Memişhaneye varıp soğuk suyu yüzüme çarpınca irkildim; işte aradığım şiddetli reaksiyon buymuş deyip giyindim, çıktım.

Yahu Baba Rüstem, “tiyatroda sahne tasviri yapar gibi ne anlatıyorsun, pîr aşkına!” dediğinizi duyar gibiyim. Durun, burası çok mühim; pardon, çokomelli.

Neyse uzatmayayım; Hû çekip girdim dükkâna. Önce karşımdaki ocak ve semavere yeltenir gibi oldum; fakat çaya paydos canlarım, orucum! Geçen gün gelen bir koli yazma-matbu kitabı temizlemeye, satılabilecekleri ayıklamaya, tamire muhtaçları kenara ayırmaya başladım. Benim ömrüm de bunlarla güzel işte. Hasılı, fonda sanat musikisi, elimde fırça, mest ü handân işimi yapıyorken kapıda bir karartı belirdi. Müşteridir diye heveslenmedim zaten; kitaplarımı satmak hep acı vermiştir! Ya kim? Kerem Bey! Tanımadınız mı? Tatilden fırsat buldukça bizim esnafı da dolaşır, kültür adamı pozunu sever. Meğer İstanbul Şehreminliğine bir daha aday olmuşmuş. Dedim, “Kerem; bana propaganda yapma, tab‘an sevmiyorum öyle şeyleri. Fakat dersen ki bana biraz taktika ver, az buçuk irşat et”, o zaman başka.

Baştan söyledim; orucum, ihtiyar sayılırım, erken tükeniyorum, çok söylemem. İyi dinle, güzel belle.

Madde 1: Şehrin mahalle ve sokaklarını ablukaya alan, bebelerin park sahalarını işgal eden köpekler var ya, onlara iyi bak! Mamaları, suları filan A+ kalite olsun. Geçen birinin dişlerini yakından gördüm; pek bakımsız. Adam akıllı ısıramaz bile çoluk çocuğu, yazıktır!

Madde 2: Hâlâ otobüs içinde sigara içen şoför takımı görüyorum. İmreniyorum herifçioğullarına. Zeki çocuklar; kimse görmez zannediyorlar. Birkaçının ismini 153’e verdim; onlara ulaş, benim yerime de tebrik et! Ayrıca 500 metre yol kazanacağım diye ısrarla güzergâhını değiştiren uyanık şoför tayfası var; belediyenin yakıt ve zamanından tasarruf ediyorlar, onları bâ-husus taltif et!

Madde 3: Eskiden sık kullanırdım, son zamanlarda nakl-i hâne edince ihtiyaç kalmadı, fakat hâlâ metrobüslerde sarmaş dolaş yolculuk yapmayı özlemiyor değilim! Özellikle sabah ve akşam mesai bitiş ve başlangıcında metrobüs duraklarında muazzam manzaralar görüyorum geçerken. Birkaç metrekare alana sıkışmış memleketin bu yiğit evlatları, araçlar gidip geldikçe Safa-Merve arasında tempolu koşuveren müminler gibi tefâhurla girip çıkıyorlar duraklara. Ümmeti hac ve umreye hazırlıyormuşsun gibi geliyor; bunu da sevdim. Mahut saatlerde sefer sıklığını azıcık daha düşür, şöyle yaman idman yapsın millet; omuz çalışsın, baldır güçlendirsin.

Velhasıl Ekremcim, pardon Keremcim; daha fazlasına gerek yok. Bu meseleler mühim. Dediklerim kulağına küpe olsun. 1 Nisan’da yine beklerim; kutlama için. Hee, çaylar tabii ki benden!



#Aktüel
#Hayat
#Toplum
1 ay önce