|

Ne münasepet

Latife Hanım alkole, Mevhibe İnönü ve Berin Menderes idama, Reşide Bayar ve Sekine Evren darbeye direndi. Rahşan Ecevit ve Nermin Erbakan'sa yasaklarla boğuşurken, Emine Erdoğan saldırıların hedefi oldu. Eşleriyle birlikte anılan bu kadınlar, gerektiğinde onlara en güçlü muhalefeti yapmayı da bildi.

Murat Seçkin
00:00 - 14/01/2007 Pazar
Güncelleme: 09:12 - 14/01/2007 Pazar
Yeni Şafak
Ne münasepet
Ne münasepet

CHP Lideri Deniz Baykal'ın "Eşim sepet değil ki, koluma takıp taşıyayım" sözleri, tartışmaları da beraberinde getirdi. Tartışmaların merkezine oturtulan kadınlarsa hiç kuşkusuz, lider eşleri oldu. Siyaset arenasında eşlerini yalnız bırakmayan bu hanımlar, birer "aksesuar" mı bilinmez. Bu konuda yaşanan tartışmanın tarafı olmadan lider eşlerinin çok da bilinmeyen yaşamlarına göz atmak en doğrusu.

Atatürk'le iki yıl evli kalan Latife Uşaklıgil, gerektiğinde başörtüsüyle Mustafa Kemal'in arkasında yer almayı bildi. Mustafa Kemal'e Sivas'ta, "Yeter artık Kemal çok içtin" deme cesaretini gösteren Latife Hanım, tarihe geçen bu sözün boşanmalarına neden olabileceğini de göze almıştı.


Deniz Gezmiş için yalvardı

Mevhibe İnönü, Deniz Gezmiş ve iki arkadaşı hakkında idam kararı çıkmaması için İsmet Bey'e Köşk'ün bahçesinde adeta yalvarmıştı. Celal Bayar'ın eşi Reşide Hanım'ın 27 Mayıs ihtilali sonrası verdiği, "Türkiye dışarı karşı utanılacak durumdadır. Neden genel seçimi beklemediler. Eski zamanlardaki gibi 'isterük' veya 'istemezük' ile devlet idaresi salaha gitmez" demeci, hakkında tutuklama kararı çıkmasına bile neden olmuştu. Birçok politikacının eşini ağlatan Kenan Evren'in eşi Sekine Hanım da, 12 Eylül darbesinin mimarı olan eşinin Çankaya köşkünde oturmasına karşı çıktı, "Halk istemeden, referandum olmadan asla gitmem" diyerek Köşk'e adım atmadı. Sekine Evren, ölene kadar lojmanda kaldı. Demirel, Zincirbozan'a sürgün gönderildiğinde göz yaşlarını tutamayacak kadar duygusal olan Nazmiye Hanım, yıllar sonra gazetecilerle sohbet eden eşine, "Yine çok atıyorsun" diyecek kadar da cesurdu.


Berin Menderes
SİYASETE GİRMESİNİ İSTEMEDİ

1960 darbesinin ardından bütün hayatı altüst olan Berin Menderes, Adnan Menderes'in yokluğunda bütün işleriyle uğraşmak zorunda kalmıştı. Eşi hakkında verilen idam kararıyla yıkılan Berin Hanım, acısını içine gömüp mektuplarıyla eşine destek vermeye çalıştı. Mahkemenin idam talebinin Yüksek Adalet Divanı'nda değişeceğine inanan Berin Hanım, eşine yazdığı tüm mektuplarda, "Büyük Allah bu çektiğimiz büyük ızdırapların mükafatını verecek, seni bize selametle kavuşturacak inşallah" diyordu. 21 Ağustos'ta 1960'ta eşini Yassıada'da son kez gören Berin Hanım, siyasete girmesine şiddetle karşı çıktığı eşinin asılmaması için elinden geleni yaptı. Bu konuda Berin Hanım'ı dinlemeyen Adnan Bey, Türkiye'de bir başbakanın ödeyebileceği en büyük bedeli ödemek zorunda kalmıştı.


Semra Özal
MUTLULUĞU İKİNCİ EŞTE YAKALADI

Çalıştığı dairedeki daktilocu kız Semra Yeyinmen'e gönlünü kaptıran Turgut Özal, onun dikkatini çekebilmek için defalarca gizli gizli daktilosunu bozmuştu. Başından iki ay süren başka bir evlilik deneyimi geçen Özal, 1953'te nikah masasına oturduğu Semra Hanım'ı siyaset arenasında da yanından ayırmadı. Daktilosunu Turgut Bey'in bozduğunu başından beri tahmin eden Semra Hanım, eşi parti başkanı, başbakan ve ardından Köşk'e de çıkmayı başarırken onun kolundaydı. Semra Hanım, bir ülkeyi yöneten şahsın eşi olarak, meydanlardan uzak kalamadı. Eşinin cumhurbaşkanlığı döneminde ANAP'ın başına Yıldırım Akbulut'un yerine önerdiği Mesut Yılmaz'la sonradan ters düşmüştü mesela. Bakanların atanması sırasında yaşananlara dair dedikodular da hafızalardan silinmedi. Hatırlarsınız, bir de Mesut Yılmaz'a karşı Çiller'e destek verdiği için eşinin kurduğu partiden büyük tepki almıştı. Siyasete kendini fazlaca kaptıran Semra Özal, yüzde 70'i devlet sırrı olan Çankaya günlerini de hiç aksatmadan günlüğüne not etti.


Nermin Erbakan
GÖZYAŞLARIYLA BEKLENEN KARAR

Nermin Saatçioğlu, iktisat eğitimini tamamlamasının ardından Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde (TOBB) uzman olarak işe girdi. İşte bu yıllarda tanıştığı ve danışmanlık yaptığı TOBB Sanayi Dairesi Başkanı Necmettin Erbakan'la 10 Ocak 1967'de evlendi. Nermin Hanım da, eşini inandığı dava için siyaset yapma yolunda yalnız bırakmadı. Eşinin önce başbakan yardımcısı, ardından başbakan olduğu Refahyol hükümetinin oluştuğu 1995 seçimlerinde, Refah Partili kadınlarla birlikte önemli rol oynadı. İslami kuralları hayatına uygulama konusunda hassas davranan Nermin Hanım'ın 23 Ekim 2005'te hayata gözlerini yummasının ardından 38 yıllık eşi Necmettin Bey de artık siyaset sahnesine çok fazla konuk olmayacaktı. Kurdukları partilerin kapanmasıyla karşı karşıya kaldılar ve yasaklarla. 12 Eylül darbesinde cezaevine giren eşinin özgür kalmasını büyük bir dirayetle bekleyen Nermin Hanım, 28 Şubat'ın ardından eşine verilen 1 yıl hapis ve ömür boyu siyaset yasağı kararını gözyaşlarıyla karşılamıştı.


Rahşan Ecevit
KİLOMETRELERCE YÜRÜDÜ

İzmir'de doğup büyüyen Rahşan Ecevit, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'ni bitirdi. 1970'li yıllarda köylüler ile uzmanların işbirliğini öngören Köylü Derneği'ni kurdu. 12 Eylül döneminde derneği kapatmak zorunda kaldı. 1986'da, Bülent Ecevit'in yasaklı olduğu dönemde, Demokratik Sol Parti'yi kurdu ve partinin genel başkanı oldu. Bülent Ecevit, o dönemlerde yazdığı bir mektupta ona, "O yorgunluğa, o uykusuzluğa, o gıdasızlığa, o gerilime kimse dayanamaz Rahşanım. Ben cezaevine girmeden önce bana 'Artık koşuşturma' diye çıkıştığını unutma. Kendine de hatırlat. Haydi benim Rahşanım. Toparla kendini. Seni dün gördüğüm hale geleceksen, dünyayı kurtarmak benim işime gelmez. Beceremem de zaten" diyordu. Örgütçülüğüyle tanınan Rahşan Hanım'sa, "Sevgili Bülendim. Çok güzel şeyler yazmışsın. Beraber olmadığımız için günüm sıkıntılar içinde kalıyor" diye cevap yazacaktı. Rahşan Hanım, eşinin ihtiyacı olduğu her an görevi devralmayı bildi. İşte o Rahşan Hanım, Karaoğlan aramızdan ayrıldığında, bir kadının eşinin koluna girip 8 kilometre nasıl yürümesi gerektiğini hepimize gösterdi.


Berna Yılmaz
'TANTAN ONU KAÇIRACAKTI'

Lider eşlerinin yaptıkları ve başlarına gelenler bunlarla da sınırlı değil. Onlar ülkeyi yönetenlerin eşi olarak birçok riski de göze alıyordu. Berna Yılmaz'a dair farklı bir örnek de Nail Keçili'ye ait bir mektupla ortaya çıkmıştı. Bir liderin eşi olmanın getirdiği yükümlülükler açısından söz konusu mektubun Semra hanımla ilgili bölümünü aktarıyorum: "Bir gün Mesut Bey ile kapıları kapatıp 5 saat taşları ortaya döktük ve anladım ki, Mesut Bey kendisinin ayağına çok bastığımı zannederek, hakkımdaki operasyonlara bizzat onay vermiş. Bana, Tantan'la arası bozulunca bir gece Tantan'ın Berna Hanım'ı kaçırtmaya kalkışmasına kadar anlattı."


Emine Erdoğan
HEDEFTEKİ KADIN OLDU

Kendisine siyaseten ablalık yapan büyüklerini örnek alan Emine Hanım da, demir parmaklıklardan başbakanlığa ilerleyen yolda eşinin yanından ayrılmadı ve ona destek oldu. Memleket meseleleriyle de ilgilendi. Kadına yönelik şiddeti tasvip etmeyen açıklamalarıyla dikkat çeken Emine Hanım, birçok sivil toplum kuruluşunun etkinliğine de öncülük yaptı. Ne Rahşan, ne Semra, ne de Nermin hanım kadar doğrudan siyasetin içine girmedi; ama başörtüsü taktığı için siyasi bir grubun hedefi haline getirildi. 'Babam ve Oğlum' gibi duygusal Türk filmlerinde göz yaşlarına hakim olamayan Emine Hanım, kendisine yönelik saldırılar karşısında ise olabildiğince güçlü durdu.


Olcay Baykal
İYİ EDERSİN DENİZ

Lider eşlerinin neredeyse tamamı, gerektiği zaman eşleriyle ters düşmek pahasına kendi düşünceleri doğrultusunda hareket etti. Sözkonusu tartışmayı başlatan Sayın Baykal'a da belki de en güzel cevabı, göz önünde olmaktansa torunuyla vakit geçirmeyi tercih eden, kameralardan uzak duran eşi Olcay Hanım vermişti. Deniz Baykal'ın ifadesi ile, siyasetteki ilişkileri, "yapmacık, içtenlikten yoksun ve bugün var yarın yok yumağı" olarak gören Olcay Hanım, CHP seçimlerde barajın altında kaldığında Deniz Bey'in istifa kararı karşısında sadece şu iki kelimeyi söyledi: "İyi edersin."


17 yıl önce