|

Neoklasik iktisat bize ne söyler?

Soyutlanmış bireylerin incelenmesiyle başlayan “Neoklasik İktisat Teorisi” aynı isimle kitaplaştı. Emmanuelle Bénicourt ve Bernard Guerrien’in yazdığı çalışmada düşünme biçimleri, refah seviyeleri, firmalar, gelir gibi kavramlar da gözden geçiriliyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 4/11/2017 Cumartesi
Güncelleme: 07:30 - 4/11/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
Emmanuelle Bénicourt ve Bernard Guerrien’in yazdığı çalışmada düşünme biçimleri, refah seviyeleri, firmalar, gelir gibi kavramlar da gözden geçiriliyor.
Emmanuelle Bénicourt ve Bernard Guerrien’in yazdığı çalışmada düşünme biçimleri, refah seviyeleri, firmalar, gelir gibi kavramlar da gözden geçiriliyor.
SABRİ AKGÖNÜL

Ekonominin hem pratiğinde hem de teorik müktesebatında egemen olan metodolojik yaklaşım modeli neoklasik iktisat teorisidir. İktisadî ve toplumsal olay ve olguları o toplumdaki bireylerin seçiminden hareketle izah etmeye çalışan bu teori metodolojik bireyciliği esas alır. “Serbest piyasa”, “rekabet” ve “özel girişimcilik” üzerine kutsamaya varacak derecede iltifatlar dizilen ülkelerde (daha doğru bir ifadeyle, günümüzde, tüm dünyada) hâkim olan bu teori yoğun miktarda matematik formülle teçhizatlandırılmıştır. Peki, bu mütegallibe teorinin üzerinde yükseldiği kavramlar, metodolojik alet-edevat takımları, nesneler ve düzenleyici mantık ve hatta tıkandığı hususlar nelerdir? Emmanuelle Bénicourt ve Bernard Guerrien tarafından kaleme alınan Neoklasik İktisat Teorisi isimli kitap bu egemen teorinin dayandığı düşünme biçimini ve zırh işlevi gören matematik formüllerinin yaslandığı farklı mübadele örgütlenmelerini akıcı bir dille anlatıyor.

İKTİSAT VE MATEMATİK

Matematiksel formüller, fonksiyonlar, denklemler ve grafikler bu teorinin zırhı işlevine sahiptirler.Matematiksel modellerin yazarları, bu formüllerin anlamları ve ön-kabulleri konusunda nadiren bir açıklama yaparlar. İçinde yaşadığımız ticari ilişkiler dünyasını mübadele toplumlarını anlatmaya çabalayan bir teorinin ağır matematik modeller geliştirmesi anlaşılırdır. Ama son derece soyut ve karmaşık matematiksel sembollerle bezeli modellerin arkasındaki sözel mantığı da anlamaya çalışanlar için başarılı bir kaynak sayılır, Neoklasik İktisat Teorisi başlıklı bu çalışma.

Kitap, neoklasik iktisadın(dolayısıyla neoliberalizmin) iç mantığını zaman içerisinde geçirdiği gelişimi yansıtarak, neoklasik teorinin eksikliklerini de izhar edenbaşarılı bir sunum yapmaktadır. Yazarlar kitabın Giriş bölümünde neoklasik teorinin matematiksel güzelliği karşısında büyülenen insanların çokluğuna rağmen bu teorinin nasıl işlediğine ve hangi mübadele tarzlarına dayandığına dair bir eksikliğedikkat çekiyorlar: “Burada şaşırtıcı olan bir durum ile karşı karşıyayız: Fransızcada ve İngilizcede neoklasik teoriyi doğru bir biçimde anlatan hiçbir eser yok. Teorinin matematiksel modellerindeki başlıca hipotezlerin anlamının genel okuyucuya günlük dilde verilmesi bu duruma tipik örnektir. Ancak açıklanmış hipotezler yanında çok sayıda açıklanmamış olanlar da vardır. Anlatım, ister uzmanlara yönelik minimum bir düzeyde teknik açıklama ile esas olarak matematik planda olsun veya isterse “pedagojik” olma iddiasında bulunsun, bir dizi hatalar içerir. Anlaşılır tarzdaki ifadeler de doğrusu modelin yumuşatılmış içeriğini yansıtmamaktadır. Bu yanlış anlatımlara gerektiğinde, yeri geldiğinde işaret edeceğiz. Böylece bu tür yanlış anlatımlarla bir şekilde karşılaşan herhangi bir kimsenin, örneğin bir iktisat öğrencisinin, gerçekte anlatılmak istenenin ne olduğunu ve ne içerdiğini doğru anlayabilmesi veya en azından konu üzerinde bir değerlendirme yapabilmesi mümkün olacaktır.”

TEORİNİN NESNELERİ, MANTIĞI VE AMACI

Klasik iktisadî yaklaşımın (klasik ekonomi politik) odak noktası 1870’lerde başlayan ve sonrasında katlanarak devam eden bir dizi çarpıcı değişikliğe uğradı. Bir bütün olarak kapitalist ekonomi ve onun büyümesi ile ilgilenen makroiktisadi meseleler birkaç adım geri plana itildi ve mikroiktisadi meselelere yani kendi çıkarını gözeten bireylerin ve firmaların karar mekanizmalarının tafsilatlı analizine dayanan konular öne çıktı. Böylece klasik iktisatta esamesi okunmayan “bireysel tercihler”, “marjinal fayda”, “üretim fonksiyonları”, “marjinal maliyet” ve “genel denge” gibi kavramlar sahneyi devraldı. Bu değişim klasik iktisada yeni bir isim verilmesini gerektirecek kadar geniş idi: Verilen bu isim neoklasik iktisattır. İsim babası bu teorinin gözükara karşıtlarından biri olan iktisatçı-sosyolog ThorsteinVeblen’dir (1857-1929). 1870’ten 1930’a kadar geçen sürede, neoklasik iktisadın temel önermeleri tesis edildi. Bu önermeler matematiksel olarak teoriye katıldı ve etkileyici bir bilimsellik statüsü kazandı. 1930’larda Keynesçi iktisat modelinin meydan okuması karşısında sarsılan neoklasik teori 1970’lerde ve 1980’lerin başlarında yeniden hâkim model olmayı başardı. Neoklasik İktisat Teorisi kitabı bu ara dönemi ve meydan okumayı anlatan bölümler içeriyor. Kitap, ayrıca, neoklasik teori ile birçok ortak özelliğe sahip olan oyun teorisine de değiniyor.


Neoklasik iktisat; matematiksel analiz, rasyonalizm, piyasa ekonomisi, mikro inceleme, kısmî denge analizi, tümdengelim ve marjinal analiz tekniğini kullanmak gibi ilkelere yaslanan teorik modeller inşa eder. Neoklasik teorinin kendine özgü nesneleri ise şunlardır: Bireysel istekler/tercihler, piyasa arz-talebi, fiyatlar, alınıp satılan miktarlar, kaynaklar ve teknoloji. Neoklasik mikroiktisadın iki amacı vardır: (i) azamî etkililik ölçütlerini, yani karşılandığında genel ekonomik refah düzeyini en üst noktaya taşıyacak normatif ölçütleri belirlemek (ii) belirlenen bu ölçütler temelinde değerlendirmeyi mümkün kılan bir pozitif piyasa mekanizması modeli inşa etmek.

MODELLERİ VE SINIRLILIKLARI

Neoklasik İktisat Teorisi isimli çalışma, bu teorinin temel dayanağı olan “soyutlanmış” bireylerin incelenmesi ile başlar. Bu incelemede karar birimi kavramını, hanehalkları ve firmalar gibi temel birimleri tanımlar. Sonra bireylerin refahını azamîleştirmek için yapabildikleri mübadeleleri analize tâbi tutar. Neoklasik teorininpiyasanın sağlıklı ve verimli işleyişi meselesinde öne çıkardıkları çözüm “tam rekabet modeli” denilen çözümdür. “Tam rekabet” olarak tanımlanan bu çözüm kitabın birçok bölümünde tartışılmaktadır.

Tam rekabetmodeli çözümü, piyasada hanehalkı davranışlarına, firmanın seçimine vurgu yaparak piyasadaki dengenin matematik incelemesine olanak sağlar. Tam rekabet koşullarında denge analizinin nasıl yapılacağı bu teorinin bel kemiğini oluşturduğu için kitaptaki birçok problem bu analizin periferisinde ele alınır: Eksik rekabet, toplulaştırma problemi, şok kavramı, reel iş çevrimleri modelleri ve büyüme modelleri gibi.

Yazarların haklı olarak vurguladıkları bir şey var: Rekabete dayanan tüm bu modeller, ileri derecede soyuttur; hatta gerçek dışı bile sayılabilirler. Neoklasik teorisyenler de bu modellerin ampirik olarak test edilemeyeceğinin ve öngörü sunabilme yetkinliğinin arzulanan düzeyde olmadığının farkındalar. Soyut matematik formüller ve karmaşık grafikler bu öngörü iktidarsızlığını örtme işlevi görmekte zaten.

Peki, ne yapmalı? Mensubu olduğumuz mübadele toplumlarının gerçekliğini araştırmak için bu modelleri bir kenara mı itmeli?Bu gerçekliği incelemek için,somut durumlarıngözlemine yer veren farklı modeller inşa etmek mi gerekir? Kitap bu sorunları detaylıca tartıştıktan sonra “Neoklasik Modelin Sınırlarında” başlıklı bölümde,neoklasik teoriye yöneltilen eleştirileri ve alternatif teorilerianaliz etmektedir. Kitabın son bölümlerinde ise bu alternatif modellerin neoklasik perspektifle arasındaki ortaklıkları ve aykırılıkları net bir şekilde çizerek okuyucuya hem analitik bir mukayese imkânı sunmakta hem deyeni bakış açıları kazandırmaktadır.

#Neoklasik İktisat Teorisi
#Emmanuelle Bénicourt
#Bernard Guerrien
6 yıl önce