Bir süredir özellikle sosyal medyada tartışma konusu olan cami oturakları, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kaldırılıyor. Biz de Yeni Şafak Pazar eki olarak günün büyük kısmını cami çevresinde geçiren, çay ocaklarında sohbet edip namazı oturarak kılan kişilerle konuştuk. Fatih Camii’nin ayakkabılıklarını peş peşe dizerek oturak düzeni yapan kesimden cemaat rahatsız. Mihrimâh Sultan Camii’nde ise uzun oturaklar yerine kenarlarda sandalye tipi oturaklar bulunuyor. Taburede kılanlar ön saflara geçerken çoğu kişi camilerin arkasında bulunan oturaklarda saf tutuyor. Cemaattakilerin kimi tavizden taviz doğar diyor kimisi oturakların mecburen kullanıldığını ve hatta sayılarının arttırılması gerektiğini söylüyor.
EVDEN CAMİYE CAMİDEN EVE
- 83 yaşındaki Abdulbaki Alan aslen Aksaray’da yaşıyor. Çocukları ise İstanbul Fatih’te oturuyor. Sık sık İstanbul’a çocuklarının yanına geliyor. İstanbul’da evden çıkıp gittiği tek sosyalleşme alanı ise camiler. Genelde Alan genelde Edirnekapı’daki Mihrimâh Sultan Camii’ne geliyor. “Aksaray’dayken kıraathanelerde oturup çay içerdik. Sohbetimizi edip camiye giderdik “diye memleketindeki günlük hayatından başlıyor anlatmaya. İstanbul’da birlikte vakit geçireceği kahve arkadaşları yok ama bu yalnızlığını camide cemaatle namaz kılarak gideriyor. Fakat camiye gelmek, abdest almak, namaza durmak onun için epey bir mesele. Alan şunları anlatıyor : “Gönül camide cemaatle namaz kılmak istiyor, uzak yakın, merdiven demeden yürüyüp geliyorum. Abdesti evde alıyoruz ama burada almak gerekirse de uzun sürüyor alması ama alıyoruz fakat oturaklarda.” Hem abdest alırken hem de namaz kılarken oturaklar onun için çok kıymetli. Bu yüzden oturakların camiden kaldırılması yönünde çıkan haberlerden rahatsız olduğunu söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Televizyonda dinledik oturak meselesini, keşke o hocalarla profesörlerle karşı karşıya gelip konuşsak. Ben de isterim secdeye varıp da Allah’a yalvarmasını. İki dizimden ameliyatlıyım, yere oturup kalkamam. Ya camiyi terk edeceğim, evde kılacağım ya da oturakta kılacağım. Zaten evde de sandalyede kılıyorum. Bazen müezzinlikte ayaklarımı uzatıp kılıyorum. Burada açılır kapanır tabureler var. Uzun oturaklar kalkmalı tabi. Cemaatın çoğu yaşlı, gelen gençler de oluyor, iftihar ediyoruz. Gençlikte ibadet etmek mermere yazı yazmaktır, silinmez.”
CAMİLER SİNEMA GİBİ OLDU
Günün büyük kısmını sabahtan geldiği çay ocaklarında geçiren Necati Alkan, cami çay ocaklarını adres belleyen amcalardan. Ev gidip gelmenin zor geldiğine değinen Alkan, “Çay ocağında sohbet ortamı olur. Ezan vakti çevre camilere gideriz. Evde durmak yerine günü burada geçirmek daha iyi. Eve git gel zorlanıyoruz artık. Aslında cami bahçelerine emeklilere özel çay ocakları yapılabilir. Daha kolay toplanırız, toplamak lazım, dağıtmaktan fayda gelmez” şeklinde konuşuyor. Camilerdeki oturakların cemaatı rahata alıştırdığını belirten Alkan şöyle devam ediyor: “Oturaklar normal namaz kılacak kişinin bile aklını çeliyor. Ayakta kılamayan ayaklarını uzatıp kılsın, uzun sedirler koyup sinema gibi yapıyorlar camiyi. Kılamayan bir iki kişi var zaten, onlar da taburede kılıyor.”
OTURAK SAYISI ARTMALI
- Hem bel hem bacaklarından ameliyatlı olan Abdullah Öztürk’ün namaz kılarken iki taraftan yaslanması gerekiyor. Evde oturup kılmak yerine camide olmanın daha huzur verdiğini belirten Öztürk, camiye geldiğinde de mecburen oturak kullandığını ifade ediyor. 70 yaşındaki Musa Keskin ise “Ben kendimi biliyorum. İstemez miyim ayakta kılmayı... Zaruri meselelerden dolayı oturup kılıyoruz. Ayağımdaki ameliyatla secdeye gidemiyorum” diyor. Bir diğer engelli 75 yaşındaki Hüseyin Er de oturak olmasa namaz kılamayacağını ifade ediyor. Sayısı az da olsa bazılarının yanında oturak taşıdığına dikkat çeken Er, Gaziosmanpaşa’dan geldiğini her zaman yanında oturak taşıyamacağını ve camilerdeki oturak sayısının artması gerektiğini söylüyor.
TAVİZDEN TAVİZ DOĞAR
Uzun yıllardır Fatih cemaatına devam eden Ahmet Karabacak, camilerdeki çay ocaklarının azalmasından dertli. Cemaatla az vakit geçirebildiklerini belirten Karabacak, camilerin sosyalleşmeye yaptığı katkının azaldığına dikkat çekiyor. Birkaç ameliyat geçirmesine rağmen sandalyede değil, yerde oturarak namaz kıldığına değinen 75 yaşındaki amcamız, oturakların her türlüsüne sert şekilde karşı: “Namaza gelenlerin yüzde sekseni keyfinden oturuyor. Burada bir sürü oturak vardı, yirmiye yakın. Oturaktan geçilmiyordu. Böyle şey olmaz. Bir keresinde Kartal Merkez Camii’nde caminin ortasına kadar oturak dizmişlerdi. On sene öncesinde beri karşıyım buna. Oturak birken beş olur, sonra böyle sıra sıra dizerler. Tavizden taviz doğar. Hacıefendi camide kılmak istiyormuş da, oturamıyormuş deyip koltuk getiren vardı. Sosyete camilerinde ise puflu, lüks koltuklar var. Bir dönmesi eksik. Suiniyet var, bu işin üzerinde durulması lazım.”
Kimse bilerek böyle kılmaz
- Kırk yıllık Fatihli Mustafa Taylan, geçirdiği kaza sonrası hayatına dizinden rahatsız şekilde devam ediyor. “Mecburiyetten dolayı oturakları kullanıyoruz” diyen Taylan, şöyle devam ediyor: “Kaldırılmasını istemiyorum. Sağlıklı biri bilerek, isteyerek oturup kılmaz. Allah’ın evinde böyle bir şey günahtır zaten. Benim gibi rahatsız olanlar var, yaşlı amcalar var. Kaldıracaklarsa da bir çözüm getirmeleri gerekiyor. Bu uygulama, belli bir yaşın üstü camiye gelmesin demek oluyor.” İşyerinde geçirdiği kaza sonrası koltuk değneklerine mahkum kalan 24 yaşındaki Suriyeli Adnan Hayrab da oturakların faydalı olduğunu söylüyor.
