|

Öyle bir ülkeyi terk ediyorum ki...

00:00 - 26/12/2011 Pazartesi
Güncelleme: 22:11 - 25/12/2011 Pazar
Yeni Şafak
Öyle bir ülkeyi terk ediyorum ki...
Öyle bir ülkeyi terk ediyorum ki...

İkinci Dünya Savaşı sonrası Alman Edebiyatı'nın en önemli yazarlarından biri olan Avusturyalı Nicolaas Thomas Bernhard, yaşadığı dönemde hep postmodern dünyayı sorguladı ve öfke duydu, en çok da kendi ülkesine. Yazarın Beton isimli monolog romanından sayfamıza taşıdığımız bölüm, bunun en güzel örneklerinden birini teşkil eder. Taşra sıkıntısı, dar kafalılık, modern bireyin yalnızlığı ve yabancılaşma yazarın üzerinde durduğu diğer temalardır. 1957'den başlayarak serbest yazarlık yapan Bernhard, hayatı boyunca geçimini yazarlık sayesinde kazanır. Yazıya şiirle başlar, ilk romanı olan Don'u 1963 yılında yayınlar. Bitik Adam, Odun Kesmek, Eski Ustalar, Ses Taklitçisi, Wittgenstein'ın Yeğeni, Yok Etme isimli eserleri Türkiye'de de geniş bir okur kitlesi bulan yazar, faşizan baskılara ve özellikle Nazilere, onlara direnmeden riayet edenlere ve kiliseye karşı sert bir tavır gösterir. Yergi içinde kullandığı mizahi üslubu ile de dikkat çeken Bernhard, romanlarında söylenmelere dönüşen bir dil kullanır. Sezer Duru çevirisi ile okuyacağız Beton, bunun en tipik örneklerinden biridir. Yedi Meşaleciler Hareketi'nin kurucularından olan Ziya Osman Saba Cumhuriyet dönemi şairleri arasında öne çıkan isimlerden biridir. İlk şiiri 1927'de, lise öğrencisi iken Servet-i Fünun'da Ziya imzasıyla yayımlandı. Lisede bir yıl sınıfta kalınca bir alt sınıftaki Cahit Sıtkı ile tanışma fırsatı bulması, edebiyat dünyasında ender görülen bir dostluğu başlattı. Dostu Cahit Sıtkı Tarancı'nın kendisine yazdığı mektupları biraraya getirmesi ile ilk basımı 1957'de yapılan Ziya'ya Mektuplar adlı ünlü kitap ortaya çıktı. Şairin,Geçen Zaman ve Nefes Almak isimli şiir kitapları ve Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi isimli hikaye kitabı, Türk edebiyatında önemli bir yerde durur.

12 yıl önce