|

Pakdil’in hayata bütüncül bakışı üzerine (*)

“Nuri Pakdil, insanın sağlığına özen göstermesini sorumluluğunun bir gereği olduğu hususunda bizleri sürekli uyarırdı. Gazetelerin sağlık köşelerini titizlikle tarar, önemli bulduğu bilgileri gazete kupürleri olarak bizimle paylaşırdı. Sözgelimi, Osman Müftüoğlu’nun köşesi, takip ettiği sağlık köşelerinden biridir hâlâ. “

Yeni Şafak ve
04:00 - 13/04/2016 Çarşamba
Güncelleme: 20:00 - 12/04/2016 Salı
Yeni Şafak
ARİF AY


Sırmalı Kaftan


Okumayı boşlamamak kadar azametli İrâdeyi gerektirir sabah jimnastiği



Nuri Pakdil, hayata bütüncül bakan bir yazar, bir düşünce adamı ve bir eylemcidir. O, hiçbir ayrıntıyı ıskalamaz; dikkatin, ciddiyetin, ısrarın ayrıntıda saklı olduğuna inanır. İnancımızın gereği olarak da bu böyle değil mi? Önce kendimizden, çevremizden, sonra da tüm dünyadan sorumlu olduğumuzu buyurmaz mı yüce dinimiz?


Nuri Pakdil, insanın sağlığına özen göstermesini sorumluluğunun bir gereği olduğu hususunda bizleri sürekli uyarırdı. Gazetelerin sağlık köşelerini titizlikle tarar, önemli bulduğu bilgileri gazete kupürleri olarak bizimle paylaşırdı. Sözgelimi, Osman Müftüoğlu'nun köşesi, takip ettiği sağlık köşelerinden biridir hâlâ. İstanbul'da ikamet ettiği yıllarda Ankara'ya, Edebiyat'ın bürosuna, hepimize hitaben yazdığı mektuplar arasında “sağlıklı ve bilinçli beslenme” ile ilgili bilgiler içeren ve bizleri bilinçlendirmeye yönelik mektuplar da olurdu. Sırası gelmişken, o mektuplardan ikisini buraya alıyorum.


Sağlıklı bir bünyeye sahip olmak için, sağlıklı ve bilinçli beslenmenin yanında; spor ya da daha genel ifadeyle hareket gereklidir. Nuri Pakdil bu iki hususa son derece önem verir ve kendisi de birebir uygulardı. Sözgelimi uzun yürüyüşler yapardı. Çantasında birkaç diş sarımsak, bir tutam nane, kekik ve kepek ekmek bulundururdu. Lokantada çorba isterken garsona: “endazesi bol olsun” uyarısını hep yapardı. Bu endaze; nane, kekik, biber gibi baharatların genel adıdır onun lügatinde. İstanbul'da oturduğu yıllarda, Ramazan'ın yarısını Ankara'da yarısını da İstanbul'da geçirirdim. Sabah erkenden kalkılır, evin salonunda kırk beş elli dakika jimnastik yapılırdı. Nuri Pakdil, bu sabah sporunu hiç aksatmadan, büyük bir coşkuyla yapardı. “devrimci göbekli olmaz Sayın Ay” derdi sürekli. Erenköy-Çobanyıldızı sokaktaki evde, Ramazan da bu sabah sporları gibi renkli ve canlı geçerdi. O günlere ilişkin kaleme aldığım kesitlerden biri:



Kesit / 1


Yer: İstanbul, Erenköy, Çobanyıldızı sokak'taki evdeyiz. Bilâl-i Habeşi'nin evrensel sesinin yedi tepeden yükselerek İstanbul göğünde çınladığı an. Nuri Pakdil, çoktan daktilosunun başında, kurşundan sözcükler düşürmekte ak kağıda. Daktilosunun sesini Bilâl'in sesiyle kucaklaştırdıktan hemen sonra kıyama durmuştur bile. Sonra, güneşle birlikte satırlar da yükselir ak kâğıtta. Bir siper daha kazanılmıştır. Kale daha da tahkim edilmiştir. Güne böyle başlamıştır yazar, daha doğrusu gün, Nuri Pakdil'le başlamıştır.


“Sayın Ay, spora hazır mıyız?”


“Eller yukarı, bir iki üç.”


“Bacaklar gergin, dört beş altı.”


“Sağdan sola yay çiziyoruz, efendim.”


“Hop, yedi sekiz dokuz.”


“Doğruluyoruz Sayın Ay.”


“Haydi, on on bir on iki.”


“Derin nefes al.”


“Haydi kahvaltıya! Çay tavşankanı.”


Pencereden dışarı bakıyor: “Hava kadın gözü Sayın Ay.”


Evet, hafif bir yağmur çiseliyor.



BİR EYLEMİ SÜRDÜRMEK


Metnin başına aldığım beyitteki “irade” kavramı, Nuri Pakdil'in hayatına dair anahtar kavramlardan biridir. O geçici yönelimlerden, sürdürülemeyen davranış ve ilişkilerden hiç hazzetmez. Onun için önemli olan süreklilik ve ciddiyettir. Süreklilik için de ısrarlı ve kararlı olmak gerekir. Bunun yolu da iradeli olmaktan geçer. Sözgelimi kitap okumak, öyle insanlar var ki hayatının bir döneminde iyi bir okurdur; eski yeni ne bulurlarsa okur. Sonra, bırakıverirler. Hatta evdeki kitapları da ikinci el kitapçılara satarlar. Sürdüremezler hayatlarının sonuna kadar bu eylemi. Tıpkı okuma konusunda olduğu gibi, sağlıklı yaşam konusunda da yapılması gerekenleri bir süre yapar, sonra yine bırakıveririz. Bir hevesle başlanılan sabah yürüyüşleri, yeme içme titizlikleri bırakılır, yerini eski alışkanlıklar alır. Yani “irade”, yerini iradesizliğe bırakır. “Sırmalı kaftan” soyut bir kavram olan iradenin, tarihi bir giysi türüyle somutlaşmasıdır. Bilindiği gibi kaftan, bir Osmanlı giysi çeşididir. 1828'deki giyim düzenlemesine değin, özellikle erkek üstlüğü olarak en yaygın kullanımı olan giysilerden biridir kaftan. Saray ve konak çevrelerinde en değerli kumaşlardan yapılır, üzerine çeşitli süslemeler işlenir. Uzun ve bol kesimli olan kaftanların bazıları tamamen kolsuz olur, bazılarında da kol oyuğu açılmaz, kollar omuz üzerine düşer. Önü, göğsü ve kollarının kenarları şeritler, değerli taşlardan yapılmış düğmeler, kürkler ve işlemelerle bezenir, giysiye zenginlik vermek için kimi zaman kol altından aşağıya doğru genişleyen bir parça eklenir.







TARİHE İŞARET EDER


Önemli hizmet görenlere ya da bir imtiyaz verilen kumandanlara kaftan ve kılıç armağan etme, Osmanlı saray geleneklerinden biridir. Armağan edilecek kaftanın rengi, biçimi, şeritleri ve düğmeleri, verilen kişinin rütbesine ve gördüğü hizmete göre değişir, bunlar bayramlarda Sadrazamın huzurunda kaftancıbaşı tarafından dağıtılır. Kısacası, en çelimsiz bir insanı bile kaftan iri yarı, güçlü kuvvetli gösterir. O kişinin iradeli bir insan olduğu izlenimini verir. Kaftanın işlemeli oluşu da estetiği işaret eder. Daha önce de belirttiğimiz gibi Nuri Pakdil, uzun uzun tarih anlatmaz. Tarihe ilişkin öyle göstergeler kullanır ki biz okur olarak o göstergeler doğrultusunda geçmişe yolculuk yapmak durumunda kalırız. Çözümlemeye çalıştığımız beyitte “sırmalı kaftan” “azamet” ve “irade” birbirini anlam yönünden tamamlarken, gündelik bir edimin bile (okuma, jimnastik) Nuri Pakdil'ce nasıl bir öneme sahip olduğu gerçeğini de ortaya koyar. Zihnî donanım dâvâ adamı için ne kadar önemliyse, o dâvâ adamının sağlığına özen göstermesi de o kadar önemlidir. Söz konusu iki dize, Nuri Pakdil'in insanın ülküsel duruşuna yönelik devrimci algısının nasıl işlediğine dair bir ipucudur diyebiliriz.



(*) Osmanlı Simitçiler Kesidesi Şerhi


#Nuri Pakdil
#Osman Müftüoğlu
#Sırmalı Kaftan
8 yıl önce