Bizi bir kez daha Ramazan’a eriştiren Allah’a hamdolsun. Oruç, artık bütün dünyanın bildiği, bilim insanlarının ispat ettiği gibi, bir eziyet değil, şifa kaynağıdır. Vücudu birkaç saat besinlerden uzak tutmak, hücrelerin yenilenme hızını ve kapasitesini artırır. Metabolizma yaşını düşürür ve sağlıklı bir hayatı kolaylaştırır. Daha önce uzun yaşamın sırları hakkında yazdığımızda, araştırmaların uzun yaşayan tüm halkların oruç tuttuğundan, aile bağları ve arkadaşlıklara, sevgi ve saygıya kıymet verdiklerini ve hareketli, huzurlu bir hayatı tercih ettiklerinden bahsetmiştik. Bizim için hem ruhsal, hem de bedensel şifa olan Ramazan ayının ilk günlerinde şifaya şifa eklemek için Efendimiz (s.a.v.)’in sünnetine uymalıyız.
PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETLERİNE UYALIM
Her ramazan ayında bahsettiğimiz gibi, yeme içmeye dair bu sünnetlerin ilki doymadan sofradan kalkmaktır. Oturarak yemek içmek, sofrada iyi su bulundurmak, Rasulullah (s.a.v.)’ın emrettiği gibi sofrada yeşillikler bulundurmakta sağlıklı ve güzel beslenmemizi sağlayacaktır. Orucu bir hurma ile açmak kan şekerimizi dengeleyecek ve iştahımızı azaltacaktır. Yılda bir kez gelen bu güzel günlerde yine Rasulullah(s.a.v.)’ın hanımlara tavsiye ettiği gibi yemeği bir hediye olarak vermek, bütün peygamberlerin yaptığı gibi sofraya yalnız oturmamak, birlikte yemek, bölüşmek hem ruhumuzu doyuracak, hem de rızkımızı bereketlendirecektir. Efendimiz (s.a.v.) sahura çok önem verir ve ona “mübarek ğadâ” derdi. Bu yüzden lütfen sahuru atlamayalım. Çünkü bizim orucumuzu başkalarının orucundan farklı kılan fiziki niteliklerden biri sahur, bir diğeri iftarı geciktirmemektir. Efendimiz (s.a.v.) bu iki konuda da müminleri uyarmıştır. Bugün, ramazana uygun olarak Efendimiz (s.a.v.)’in sofrasından birkaç yemek paylaşalım istiyorum. Bu ramazan ayına yetişen herkesin oruçları mübarek olsun, yetişemeyenlere rahmet olsun. Sağlıklı, mutlu bir hafta sonu dilerim.
Fâlüzec (Bal Helvası)
İbni Abbas (r.a.) anlatıyor:
- “Fâlüzeci ilk işitmem şöyle oldu: Cebrail aleyhisselâm Resûlullah’a (s.a.v.) gelip: ‘Ümmetine yeryüzü açılacak. O zaman onlara dünyalık bol bol akacak. Öylesine akacak ki fâlüzec bile yiyecekler’ dedi. Bunun üzerine Aleyhissalâtuvesselâm: ‘Fâlüzec nedir?’ diye sormuş, Cebrail aleyhisselâm: ‘Yağ ve balı karıştırıp yapılan helva’ diye açıklamıştır. Resûlullah (s.a.v.) bu haber karşısında hıçkıra hıçkıra ağlamıştır.”
-5 yemek kaşığı tereyağı
-6 yemek kaşığı tam buğday unu
-1,5 çay bardağı bal
Yağ eritelim. Unu ekleyip kokusu çıkana kadar kavuralım. Ocaktan aldığımız sıcak tereyağlı una bal ilave edip macun kıvamına gelene kadar karıştıralım. Afiyet olsun.
Sevik
- Süveyd b. Nu’man şöyle dedi: “Biz Resûlullah’ın (s.a.v.) beraberinde Hayber’e doğru sefere çıktık. Sahba’ya ulaştığımızda Allah Resûlü (a.s.m.)erzakı istedi. Kendisine sevik (kavrulmuş buğday, arpa unu) getirildi. Onu su ile karıştırıp bulamaç yaptık ve ondan yedik...” Ebû İbrahim Abdullah ibn Ebû Evfa şöyle haber vermiştir: “Biz Resûlullah (s.a.v.) ile beraber bir seferde bulunduk. O oruçlu idi. Güneş battığı zaman oradakilerden birine ‘Ey filan! Haydi (bineğinden) in de bize sevik karıştır’ buyurdu. O zat, ‘ey Allah’ın Resûlü! Keşke geceyi bekleseydin’ dedi. Resûlullah (s.a.v.) tekrar: ‘Haydi in de bizim için sevik karıştır’ buyurdu. O kimse (devesinden) indi ve sevik bulayıp Peygambere (s.a.v.) getirdi. Hz. Peygamber (s.a.v.) de ondan içti ve sonra eliyle işaret ederek: ‘Güneş şuradan (batı tarafından) battığı ve gece de şuradan (doğu cihetinden) geldiğinde oruçlunun iftar vakti girmiştir’ buyurdu.” Riyazu’s-Salihin’de “sevik” yemeği kavrulmuş unun, su veya sütle pişirilmesinden elde edilen çorba olarak tarif edilmektedir.
-1 çay bardağı kavrulup soğutulmuş un
-4 su bardağı süt
-1 su bardağı su
-1 tatlı kaşığı tuz
Soğuk su ve soğuk sütü karıştıralım. Bir tencereye kavrulmuş unu ve tuzu koyup üzerine yavaş yavaş sulu sütü ekleyelim. İyice karıştırdıktan sonra ocağa koyalım. Kaynayana kadar karıştırmaya devam edelim.Afiyet olsun.
