“Faran Dağlarında Açan Sevgili”yle başlayan yolculuğunuzu “Son Şiir” ile noktaladınız. Efendimiz’in (sav) her yaşına bir şiir yazma hikâyenizden bahsedebilir misiniz?
2000 yılında “Faran Dağlarında Açan Sevgili” isimli şiirimizi, Marmara Müzik bir albüme dönüştürdü. Albümün ismi “En Sevgili’ye” oldu. İkinci yılda “En Sevgili’ye 2” adıyla yeni bir şiir albümü yaptık. Bu albümde de “Sen Yoktun Sultanım” şiiri çok ilgi gördü. Üçüncü yılda hazırladığımız albümde “Kırk Yaşındasın” ve Bedir” şiirleri çokça teveccüh gördü ve bu serinin devam etmesi gerektiği fikri oluştu. Peygamber Efendimiz’in (sav) her yaşına bir albüm yapmak isterdim ancak buna ömrüm yetmeyebilirdi. Ben de her yaşına bir şiirim olsun istedim. Bu düşünceyle yirmi yılda on şiir albümünde bana ait elli üç şiir yazıp okudum. Bu yıl da on şiirlik bir albüm hazırladım, “Son Şiir” adıyla dinleyicilerimizin beğenisine sunarak hamdolsun yirmi dördüncü yılda 63 şiirlik hedefime ulaştım.
BENİ ETKİLİYORSA DİNLEYENLERİ DE ETKİLER
Bazen şiirin konusu şairi bulur, bazen de şair, şiire konu bulur. Mesela “Ben Kudüs’üm” ve “Otuz Kuş” şiirlerini yazarken adeta şiir gönlümde yazılmış gibiydi. Ben sadece düzeltmelerini yapıp bir kurguya oturttum. Ama her zaman böyle olmuyor. Peygamber Efendimiz’in (sav) hayatı olduğu için aklınıza gelen her düşünceyi yazamıyorsunuz. Önce konuyu belirleyip konu ile ilgili kitaplardan bilgileri bir araya topluyorum ama okurken beni etkileyen hadiseleri özellikle tercih ediyorum. Çünkü beni etkiliyorsa bu genel olarak dinleyen herkesi, en azından çoğunu etkileyecektir.
BEYNİMİN ELİ ŞİİRİN ÜSTÜNDE DOLAŞIYOR
İşte en sancılı safha burası. Çünkü şiiri öyle bir kurgulamalıyım ki, dinleyen, o hadiselerin o an cereyan ettiği duygusuna girmeli. Bir filmi bir âmânın dinleyip zihninde görür gibi olmasını sağlamalıyım. Onun için şiirin anlam ve sunum kurgusu sancılı ve uzun bir süreç. Bazı şiirlerim neredeyse bir yılda son halini almıştır. Günler geçer tekrar okurum. Fazlalıklar olur çıkarırım. Eksikler olur tamamlarım. Öyle bir hal ki sanki beynimin bir eli var ve şiirin üzerinde dolaşıyor. Tahtadan masa yapan usta, tahtanın üstündeki pürüzleri anlamak için ona dokunur ya benim de zihnim şiirin üzerinde gezer ve en son artık bu şiire bir şey yapamam dediğimde o şiir bana göre bitmiş olur.
GENÇLİK DÖNEMİNE KADAR HÜZÜN VE ŞEFKAT
Peygamber Efendimiz’in (sav) bir yaşından altmış üç yaşına kadar her yaşı farklı bir his veriyor insana. Gençlik dönemine kadar hüzün ve şefkat hissi kaplıyor. Gençlikten Peygamberlik dönemine kadar etrafına yaydığı güven duygusu iftihara sebebiyet veriyor. Nübüvvet döneminden dâr-ı bekâya irtihaline kadar, yaşadığı tüm olumsuzluklara karşı muhteşem kulluğu idrak seviyemizi zorluyor. Beni en çok etkileyen husus Kur'ân-ı Kerîm’de O’nu (sav) muhatap alan seslenişler.
Mesela Zuhruf suresi 88. Âyet-i Kerîme: “O’nun (Muhammed’in) ‘Ya Rabbi’ demesine yemin olsun ki, şüphesiz bunlar iman etmeyen bir kavimdir.” Allah Teâlâ Peygamber Efendimiz’in (sav) kudretine seslenmesine yemin ediyor. Bu ihtişamı idrak edip anlatmak çok zor.
SON SESLENİŞİMDİR SANA
Ve susuyorum.
Arşın sahibine,
Âlemlerin Rabbi’ne hamd olsun.
Salât ve selâm senin, peygamber kardeşlerinin,
Ehl-i Beytinin, Ashâbının ve ümmetinin üzerine olsun.
Susuyorum Yâ Rasûlallah,
Bu, son sözüm, nidam, yalvarışım, seni hasretle anışım,
Bu, temiz huzurunda okuduğum son şiir,
Bu, âciz ve garip son seslenişimdir.
63 ŞİİRİN TAMAMINA BİR KİTAP
Bu uzun süreçte Peygamber Efendimiz’in (sav) şerefli hayatında adeta yirmi dört yıl geçirdim. Gerek şiir çalışmaları esnasında, gerek radyo programlarımda, gerekse de özel sohbetlerimde konu hep peygamberimiz oldu. Bu durum benim için büyük bir nimetti. Şiirlerimi tamamladım ama içimde Efendimiz’in (sav) keremli hayatını baştan alıp kendi üslubumla konusu büyük, kendisi küçük bir deneme siyer çalışması yapma niyetim var. Şiir kitabı olarak önceden yazdığım kırk şiirimi “Sen Yoktun Efendim” ismiyle kitaplaştırmıştık. Şimdi nasip olursa 63 şiirin tamamından bir kitap hazırlayacağız.
