
Avusturya’nın başkenti Viyana’daki Yunus Emre Enstitüsünde (YEE) düzenlenen "İnsan Geleceğini Nasıl Kurar?" başlıklı konferansta Prof. Dr. Ortaylı, gençlere tavsiyelerde bulundu.
Ortaylı, ABD’ye oranla Avrupa’da özellikle Almanca konuşulan coğrafyada Türklerin daha farklı bir ilerleme kaydettiklerini, buralarda yaşamını sürdüren Türk diasporasının hem düşük suç oranı hem de çalışkanlığı ile dikkat çektiğini söyledi.
Türk toplumunun Avrupa’da katettiği olumlu ilerlemeye rağmen burada yetişen yeni neslin Türkçeyi öğrenmekte sorun yaşadığına işaret eden Ortaylı, özellikle Türk edebiyatı ve sanatının buralara taşınamadığını, o dönemlerde Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumların olmayışının bu hususta yetersiz kalınmasına neden olduğunu dile getirdi.

Ortaylı, Türklerin Avrupa’da dayanışma içinde ve organize hareket ettiklerini belirterek, bu dayanışmacı ruhun yalnız kendilerine yönelik olmadığını, diğer Müslüman toplulukların yanı sıra farklı din ve etnik kökenden yardıma ihtiyaç duyan azınlıkları da kuşattığını, bu durumun "Avrupa’da Türkler diye örgütlü bir grubun" varlığının hissedilmesini sağladığını aktardı.
- Burada eğitim alan Türk gençlerinin birkaç yabancı dil öğrenmeleri gerektiğini ifade eden Ortaylı, gençlerin bulundukları bölge ya da ülkede sıkışmamaları, uluslararası mecralara yönelmeleri tavsiyesinde bulundu.
Türkiye'nin tanıtılmasında diasporanın rolü
- Ortaylı, Türkiye’nin dünyada tanıtılması ve uluslararası toplumda ilişkilerinin düzenlenmesinde burada yetişmiş ve İngilizce başta olmak üzere farklı yabancı dilleri bilen, çeşitli sektörlerde çalışan gençlerin önemli rol oynayacağını anlattı.
Uluslararası alanda çok iyi seviyede bir İngilizcenin belirleyici olduğunun altını çizen Ortaylı, "Bunu yapmadığınız takdirde Almancanın sınırları içinde kalırsınız. Hayatınız iyi olabilir fakat memleketin, Türk camiasının sizden beklediği bir seviye değildir. Siz beynelmilel entelektüel olmak zorundasınız." görüşünü paylaştı.
"Diasporanın avantajlarını kullanın"
- Ortaylı, diasporada yaşamanın avantajlarını Türklerin kullanması gerektiğini vurgulayarak, "Diasporada yaşayan insanın avantajı vardır. İki veya üç dili çocukluktan doğru dürüst öğrenme avantajıdır bu. Çok büyük bir kazanımdır. İki dil, üç dil insana ayrı bir şahsiyet verir, dünyaya başka türlü bakarsınız. Burada öğrendiğiniz Almanca veya iyi öğrenemediğiniz Türkçeyle fazla yol almanız mümkün değildir." şeklinde konuştu.
Gençlere farklı kültür ve coğrafyaları tanıma amacıyla gezmeleri önerisinde bulunan Ortaylı, Türkiye’deki en önemli eksiklerden birinin de hem Doğu'yu hem de Batı'yı iyi bilen, kendini geliştirmiş aydın sayısındaki azlığa dikkat çekerek, bu nedenle Batılı dillerin yanı sıra bir de Doğu'ya ait bir dilin öğrenilmesinin kaçınılmaz olduğunu sözlerine ekledi.


İlber Ortayılı, Nevşin Mengü'ye 'Sizin Almanya'daki organ böyle şeyleri yapıyor ama hiçbir kavim yahudileri, çingeneleri, slavları fırına yollayan Almanlar kadar zıvanadan çıkmadı. Gidin önce kendi probleminizi çözün. Almanya'nın kötülüklerini basit mukayeselerle, suçu yaymalarla örtemezsiniz. Almanya'da bu iş artık ticarete dönüştü. Toplumsal vicdanı 'yapma tarih' ile rahatlatamazsınız.' dedi.

Kanal İstanbul projesi tekrar gündemdeki yerini korurken Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın sözleri sosyal medyada tekrar paylaşılmaya başlandı.
2017'nin Haziran ayında o dönem Ekrem İmamoğlu'nun da ilçenin belediye başkanı olarak katıldığı Beylikdüzü'ndeki etkinlikte, 'Kanal İstanbul' projesinin gerekli olduğunu söylemişti.
Ortaylı, 2018 Nisan ayında da aynı şekilde Kanal İstanbul'un gerekliliğinin altını çizmiş, 'Boğazda facia yaşanmasını bekleyecek değiliz, ikinci kanal lazım' ifadelerini kullanmıştı.