|

Sanayi yapıları sanatın kalbi

Geçmişi 1800’lü yıllara uzanan eski fabrikalar, atölyeler ve tersaneler 1950’lerde üretimlerine ara verseler de bugün yepyeni buluşma adresleri olarak hizmet veriyorlar. Farklı semtlerde restore edilerek kültür sanat mekanına dönüşen bu yapılarda kısa bir gezi yaptık.

Haber Merkezi
00:00 - 29/08/2021 Pazar
Güncelleme: 06:11 - 28/08/2021 Cumartesi
Yeni Şafak
Bomontiada
Bomontiada
LATİFE BEYZA KAHVECİOĞLU

1800’lü yıllarda yaşanan endüstri devrimi sonrası İstanbul ve civarında hızla kurulan endüstri tesisleri, 1950’li yıllara kadar üretim faaliyetlerine devam ettilerse de günümüzde geçerliliklerini kaybederek atıl duruma düştüler.

Şehrin genişlemesi ile yaşam alanlarının içerisinde kalan bu tesisler, sundukları geniş alan ve özgün mimarileri ile bulundukları lokasyonlar için önemli birer potansiyel.

KENT KİMLİĞİNİN BİR PARÇASI

Artan kent nüfusu, şehrin içinde yer alan tüm mekanları işlevlendirme zorunluluğunu da beraberinde getiriyor. Bu durum, sürdürülebilirlik bilinci ile birleştiğinde atıl durumdaki alanların yeniden dönüştürülme projelerini karşımıza çıkarıyor. Projelerle endüstriyel mirasın korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanması, kent için bir sosyal-kültürel cazibe merkezi haline gelmesi ile canlılığının sağlanması hedefleniyor. Günümüzde kentsel dönüşüm ile birlikte pek çok yapının yıkılarak yeniden inşa edilmesi söz konusu iken uygun koşulları bulunduran bu yapıların restore edilerek halka açılması kent belleğini de güçlendiriyor. Geçirdikleri restorasyon sayesinde özgün dokusu korunan yapılar; tarihin yaşatılması, görülebilir ve algılanabilir olması açısından oldukça önemli. İstanbul’da 170’in üzerinde endüstriyel miras bulunuyor. Bu yapılar, tanıklık ettikleri sosyo-kültürel değişim anlamında başlı başına bir müze değerinde.


KAPSAMLI ENDÜSTRİYEL DÖNÜŞÜM

Osmanlı Devleti’nin kent ölçekli ilk elektrik santrali olan Silahtarağa Elektrik Santrali, işlevsiz kalıp yok olma sürecine girdiğinde İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile yapılan işbirliği sonucunda Türkiye’de kültür-sanat alanında bugüne kadar gerçekleştirilmiş en kapsamlı endüstriyel dönüşüm projelerinden biri meydana çıktı. Dönüşüm projesi kapsamında eski makine dairelerinin korunarak Türkiye’nin ilk endüstriyel arkeoloji müzesine dönüştürüldü. Çağdaş sanat sergiler ve kültürel etkinliklerin gerçekleştirildiği ana galeri binası, eski santralin tamirhane ve depo binalarından dönüştürülen tasarım ödüllü yeme-içme mekanları ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin eğitim binaları ile Santralİstanbul Haliç’in gözde mekanlarından biri.

BOMONTİADA DA BİRLİK

İstanbul'un ilk endüstri bölgelerinden biri olan Bomonti, ismini 1890 yılında Feriköy’de Bomonti kardeşlerin kurduğu bira fabrikasından alır. Fabrika bölgenin en eski endüstri tesisi olarak bilinir ve 1991 yılına kadar faaliyeti devam eder. Senelerce atıl durumda kaldıktan sonra Bomonti Kültür A.Ş. tarafından kiralanarak Anıtlar Kurulunun onayıyla orijinal yapısı korunarak dönüştürülür. Konumu, tarihi ve mimarisiyle önemli bir değer olan yapı, semtin yeniden canlanmasını sağlamıştır. Bomonti kardeşlerin yarattığı “bir araya gelme” kültüründen yola çıkılarak dizayn edilen kompleks, yalnızca bir yaşam alanı, kafe ve yeme-içme noktası olarak değil; semtin şu anki yaşayanları ve çalışanlarının katılımıyla şehrin kültür ve yaşam döngüsünü değiştirecek bir program olarak tasarlanmıştır.


İSTANBUL ENDÜSTRİ MİRASI HARİTALAMA PROJESİ

Endüstriyel miras korunması ve dönüştürülmesi adına çeşitli girişimlerde bulunmaya başlanılmış ve 2015 yılında endüstri mirasının en fazla sayıda örneğini barındıran İstanbul ve çevresinin bir “Endüstri Mirası Haritası” çıkarılmış. Belirlenen yapılar haritalanarak bir veritabanı oluşturulmuş. Mekanın üretim tipi, ismi, kuruluş tarihi, konumu, yapı hakkındaki bilgiler, mimari özellik, bugünkü durumu ve işlevi, mimari dönüşüm ve çeşitli fotoğraflara yer verilen proje veri tabanının uzun vadede herkesin kullanımına ve atkısına açık olması planlanmış.


FİŞEKHANE'DE BULUŞUYORUZ

İki yüz yıla dayanan geçmişi ile İstanbul Boğazı’nın tam girişinde, Marmara Denizi’nin hemen kıyısında yer alan Fabrika-i Hümayun Fişekhane, yeni yüzü ile ziyaretçilerini ağırlamaya hazır. İnşasından 1910’lara kadar eklemeler yapılarak mühimmat, fişek ve ordunun ihtiyacı olan metal aksamların üretiminin yapıldığı Fişekhane, dünya standartlarında yapılan restorasyon ile İstanbul’un kültür-sanat, lezzet ve yaşam haritasındaki yerini alıyor. İstanbul’un dinamik ve yaratıcı enerjisinin yeni merkezlerinden olan Fişekhane’de tiyatro, konser ve performans sanatlarına ev sahipliği yapan alternatif sahnelerin yanında; 6 sinema salonu, çocuk eğlence ve eğitim merkezi, gurme restoranlar ve kafeler, spor merkezi, SPA ve haftanın her günü taze ürünlerin bulunabileceği bir pazar yeri de mevcut. Fişekhane’da yaz boyu düzenlenen ücretsiz etkinlikler, katılımcılar tarafından #FişekhanedeBuluşuyoruz etiketi ile sosyal medyada paylaşılıyor.


KÜLTÜR HİZMETİNE AÇILAN GAZHANE

Bir asır boyunca Kadıköy’de İstanbullulara hizmet eden Hasanpaşa Gazhanesi, yeni bir konsept ile kentin kültür-sanat yaşamına kazandırılan yapılardan biri. 1891 yılında Anadolu Yakası’nın havagazı ihtiyacını karşılamak amacıyla hizmete açılan gazhane, 1993 yılında İstanbul’da doğalgazın kullanılmaya başlamasıyla işlevini kaybetti. Osmanlı endüstriyel mirasının önemli örneklerinden biri olan Hasanpaşa Gazhanesi, o tarihten sonra, İETT garajı, kömürlük ve depo olarak kullanıldı. Aslına uygun olarak restore edilen tarihi yapılar, Müze Gazhane ismiyle İstanbulluların hizmetine sunuluyor. Toplam 31 bin 500 metrekarelik bir alanı kapsayan 130 yıllık endüstri mirası, bugün içerisinde iklim ve karikatür müzesi, bilim merkezi, sergi alanları, sahne ve kütüphanesi ile ziyarete açık.


#İstanbul
#Endüstri Mirası Haritalama Projesi
#Kültür Sanat
#Fişekhane
#Gazhane
3 yıl önce