|

Savaş bitecek ama acı anıları kalacak

Ukrayna - Rusya sınırında 8 yıldır devam eden saldırıların yalnızca ufak bir bölümünün kurgu olarak beyaz perdeye aktaran Klondike filminin ortak yapımcısı Mehmet Bahadır Er filminin çekimlerini “Bu film gösterilirken bu savaş bitecek ve çekilenler sadece bir anı olarak kalacak” düşüncesiyle yaptıklarını belirtiyor. Film Ukrayna’da saldırı sırasında mahsur kalan bir hamile kadının hikayesine odaklanıyor.

Latife Beyza Turgut
01:00 - 6/03/2022 Pazar
Güncelleme: 21:16 - 4/03/2022 Cuma
Yeni Şafak
Klondike
Klondike

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, “Ukrayna’nın askerden ve Nazizm’den arındırılması” amacıyla resmen başlattığını söylediği Ukrayna işgali tüm dünyada tepkiyle karşılandı. Bütün dünya soluğunu tutmuş işgal güçlerinden kaçan ailelerin zarar görmemesi için dua ediyor.Her savaşta olduğu gibi bu savaşın da mağdurları kadınlar ve çocuklar...

Gündemi savaşın meşgul ettiği şu günlerde Türk-Ukrayna ortak yapımı Klondike filminin ortak yapımcısı Mehmet Bahadır Er ile hem filmin çekildiği Ukrayna’yı hem de savaşın soğuk yüzünü konuştuk.

Yönetmenliğini Maryna Er Gorbach’ın, ortak yapımcılığını Mehmet Bahadır Er’in ve başrolünü Oksana Cherkashyna’nın üstlendiği film, Ukrayna - Rusya sınırında yaşayan, köyü ayrılıkçı gruplar tarafından kuşatılmış olmasına rağmen evini terk etmeyi reddeden hamile bir kadının hikâyesine odaklanıyor. Maryna Er Gorbach tarafından kaleme alınan filmin senaryosu, 17 Temmuz 2014 yılında Ukrayna-Rusya sınırındaki bir köyde düşürülen sivil yolcu uçağının hikayesinden esinlenilerek kurgulanmış.

Ukrayna Devlet Film Ajansı, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve TRT 12 Punto ortak yapımı Klondike, Dünya prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yaptı. Burada “En İyi Yönetmen” ödülünü aldı. Ardından da 72.Berlin Uluslararası Film Festivali’nde Ekümenik Jüri tarafından “En iyi Film” ödülünün sahibi oldu. Berlin’den “En İyi Film” ödülüyle dönmesinin hemen ardından ise Rusya’nın Ukrayna saldırıları alevlendi.

SALDIRI SIRASINDA ODESSA’DAYDIK

Mehmet Bahadır Er, filmin hikayesini anlatırken bizi 17 Temmuz 2014 tarihine götürüyor. Bir çoğunuzun hatırlayacağı gibi o tarihte Amsterdam Schiphol Havalimanı’ndan Kuala Lumpur Uluslararası Havalimanı’na giden Malezya Havayollarına ait uçak, Rus Ayrılıkçılar tarafından Rusya sınırından 60 kilometre uzakta bulunan Ukrayna’nın Hrabove köyüne düşürülmüştü. Er, filme ilham veren olayın geçtiği tarihleri anlatırken şunları söylüyor: “Bu olayların yaşandığı tarihte ben ve eşim Maryna Er Gorbach, Ukrayna’ya Odessa Film Festivali’ne gitmiştik. Herkes gibi biz de Rusya’nın bu saldırısı karşısında şoke olmuştuk. Türk yetkilileri bizi telefonla arayarak orayı terk etmemizi, tahliye için uçak göndereceklerini söylemişti.”

Ancak eşinin Türk vatandaşı olmayan ailesini yalnız bırakmak istemediği için Türkiye’ye gelmek istemediğini ve o dönemde yeni doğum yapmış eşiyle birlikte kendisinin de geri dönmeyerek Ukrayna’da kaldığını dile getiren Er, “Eşim Maryna ailesini yalnız bırakmak istemeyince biz de yeni doğan bebeğimizle birlikte orada kaldık. Birkaç günümüz çok yoğun bir stresle geçti. Filmin hikayesi de aslında öyle başladı” diyerek filmin yazılma sürecini anlatıyor.

İŞGAL YÜZÜNDEN GERÇEK MEKANDA ÇEKEMEDİK

Filmin senaryosunun 2016 yılında tamamlandığını belirten Er, bir takım resmi sorunlar ve fon bulma konusunda yaşanan sıkıntıları aştıktan sonra 2019 yılında nihayet filmi Ukrayna’da çekmeye başladıklarını ifade ediyor. Ön hazırlık ve çekimlerle birlikte Ukrayna’da 4 aylık bir süre geçiren Mehmet Bahadır Er ve eşi Maryna Er Gorbach, Ukrayn, Türk, Boşnak, Polonya ve Gürcü ekipler ile sette birlikte çalışmışlar. Filmin çekimleri şu an Rusya işgali altında olan Mariupol’e yakın bir bölgede gerçekleştirilmiş. Olayın gerçekte yaşandığı yerin Donbass Bölgesi’nde olduğunu söyleyen Er, bölgenin 6 Nisan 2014’ten beri Rus işgali altında olduğunu ve bu nedenle filmi gerçek mekanında çekemediklerini ifade ediyor. Maryna Er Gorbach, çekim öncesinde haritacılık bölümü uzmanları ile çalışarak olayın gerçekleştiği bölgeye topografik olarak çok benzeyen üç farklı alanda filmi tamamlamış.

YAŞANANLARI İNSANLAR GÖRSÜN

Mehmet Bahadır Er’e göre sinema sadece eğlence sanatı değil. Aynı zamanda savaş gibi zor koşullarda neler yaşandığını da bütün dünyaya en net olarak anlatan bir sanat. Buna örnek olarak da Bosna Savaşı’nı en iyi anlatan filmlerden biri olan ve daha önceki yıllarda Berlin Film Festvali’nde gösterilen Esma’nın Sırrı filmini hatırlatıyor. Er, “Bu film Avrupa’nın duygusal olarak Bosna-Hersek’te ne olduğunu, Srebrenitsa’da ne olduğunu anlamasına sebep oldu” diyor ve ekliyor: “Filmden sonra Avrupalıların Bosna’ya bakışı değişti. Bu çok değerli bir şey.”

İşte kendi çektiği Klondike filmine de Er aynı bakış açısıyla yaklaşıyor ve şunları söylüyor: “Ukrayna’da yaşanan olayları haberlerde sıkça görüyoruz. Ama bu olayları anlamak ve ilgi uyandırmak için haberleri izlemek yeterli değil. Mesela bu savaş aslında sekiz yıldır sürüyor. Ama kimse bunun farkında bile değil.”

Filmi çekerken yaşanan olaylara jeopolitik ve askeri cepheden değil insani boyutuyla dikkat çekmeye çalıştıklarını belirten Er, amaçlarının bu işgale karşı insanların duygularıyla bakmasını sağlamak olduğunu dile getiriyor. “Avrupa’daki birçok insan filmi izlediğinde derinden etkilendi, bunu gördük. Destek olmak isteyen, bloğunda, sosyal medyasında destek mesajları yayınlayan pek çok kişi oldu. Yaşananlar haber olmaktan çıkıp insanları fikir ve duygu anlamında etkilemeye ve onları bir şeyler yapmaya itti” diyen Er, filmle ilgili olarak yurtdışından şuan pek çok festivalle de görüşmeye devam ettiklerini dile getiriyor. “Aslında bu savaş tam sekiz yıldır zaman zaman şiddeti değişse de devam ediyor. Her gün Rusya tarafından roket atılıyor, ateş açılıyordu… Filmin bu savaşın alevlendiği bir döneme denk gelmesi hakikaten üzücü” diyen Er, film çekimleri sırasında aralarında geçen bir konuşmayı şu cümlelerle aktarıyor: “İnşallah bu film gösterilirken bu savaş bitecek ve çekilenler sadece bir anı olarak kalacak”

Bu bir barış filmi

  • “Bir kadının neden savaşta doğum yapmak istediği değil de, çocuk yetiştirilecek muhteşem bir doğal güzellik içerisinde neden savaş yapıldığı sorgulanmalı” sorusuyla seyirciyi baş başa bırakan Maryna Er Gorbach’ın bir barış filmi yazdığını söyleyen Er, “Maryna’nın senaryosunda beni en çok etkileyen şey; savaşı ve şiddeti asla övmüyor, yüceltmiyor hatta onu görmemeye çalışarak yalnızca etkisi üzerine bir şeyler anlatmaya çalışıyor” diyor. Bu bakışın çok değerli olduğunun ve bu filmin bir savaş filmi değil, bir barış filmi olduğunun da altını çiziyor. “Bir kadın perspektifinden anlatılan, savaş karşıtı bu filmin yaşananlara çok doğru bir mesafede durduğunu düşünüyorum” diyen Er, Klondike’ın Ukrayna’ya sadece sanatsal yeterlilik anlamında değil ayrıca düşünsel yapı ve Ukrayna’daki mevcut durumun dünyaya anlatması için çok önemli bir film olduğunu ifade ediyor.

Donbass denilen bölgede geçmişte 2-2,5 milyon insanın yaşadığını bu insanların yarısı Ukrayn, yarısının Rus olduğunu söyleyen Er, bombardımanların ardından Ukraynalı halkın kaçmak zorunda kaldığını söylüyor ve ekliyor: “Anormal olan zaten savaşmak. Baş karakter Irka film boyunca hiçbir zaman birincil çıkarına bakmıyor, bazen idealist bazen hayalperestçe olsa da topraklarında yaşaktan vazgeçmiyor. Bir mülteci akımına kapılıp gitmektense evinde kalmayı tercih eden Irka şu soruyu soruyor: “Ben nerede doğum yapacağım, bir okulun spor salonunda mı?” Filmde gördüğümüz olay gibi binlercesinin yaşandığını söyleyen Er, “Henüz üç gün önce sığınakta bir bebek dünyaya geldi ve Kiev’de bir umudun sembolu oldu. Maryna sadece bu tip yaşanan olaylar üzerinden bir senaryo yazdı” diyor.

#Klondike
#Ukrayna
#Rusya
#Mehmet Bahadır Er
#Oksana Cherkashyna
#Maryna Er Gorbach
#Vladimir Putin
2 yıl önce