|

Söyleten derde dair

Hayrettin Karaman’ın Dert Söyletir / Aşk Ağlatır baslığıyla toplanan şiirleri Bursa Yıldırım Belediyesi Kültür Yayınları arasında okurla buluştu. Karaman’ın şiirleri aynı zamanda bu dünya hayatında bir kulun neleri dert etmesi gerektiğinin de altını çiziyor.

04:00 - 28/10/2023 Cumartesi
Güncelleme: 00:59 - 26/10/2023 Perşembe
Yeni Şafak
Hayrettin Karaman.
Hayrettin Karaman.
Bilal Kemikli


Değerli Hocamız Hayrettin Karaman’ın şairlik tarafını çoğu kimse bilmez. Onu sadece fakih tarafıyla tanıyanlar çoğunluktadır. Oysa Hocamız, geleneğe yaslanan bir şairdir aynı zamanda. Bu geleneğe yaslanmak sadece şiirdeki “tarz” itibarıyla değil, aynı zamanda ilim geleneğinden de kaynaklanan bir durumdur. Zira kadim ulemanın ekseriyeti aynı zamanda şairdir. Malum olduğu üzere İmam-ı Şâfi divan sahibi bir şairdir. Daha başka şair fakihler de var. Yakın dönemde merhum Ömer Nasuhi Bilmen, bu geleneği sürdüren fakihlerdendi. Bendeniz yıllar önce onun şiirlerini neşretmiştim. Bu neşirden yıllar sonra Hakânî Mehmed Efendi’nin Hilye-i Nebî’sini bir fakihin tanzir ettiğini görünce çok mutlu olmuştum. Evet, o mümtaz eseri tanzir eden şair Hayrettin Karaman’dı.

Hayrettin Hocamızın Hilye’den başka şiirlerinin olduğunu duymuştum. Fakat onları okuma fırsatım olmamıştı. Daha doğrusu Hoca bunları pek neşretmiyor, dostlarla paylaşıyordu. Biz henüz o “dostlar” arasında bir yere sahip değildik. Fakat zaman içerisinde Hocamız Bursa’da ikameti tercih edince “dostluk” da kendiliğinden oluştu. Zaman zaman okuyup dostlarla paylaştığım şiirleri Hocamıza da göndermeye başladığımda, her seferinde bana şiirle mukabelede bulunuyordu. Bu bizim içinden geldiğimiz Ankara orijinli ”akademia”da pek görülmeyen bir durumdur. Demek ki İstanbul’da bu türden paylaşımlar eskiden beri devam etmekteymiş. Bunu bazen İstanbul seyahatlerinde Mahmut Kaya hocamızdan aldığım şiir fotokopilerinde, bilahare merhum eczacı şairimiz Memduh Cumhur Beyefendi’nin gönderilerinden biliyordum. Lakin Hayrettin Karaman imajı bende de “şair” olarak oluşmamıştı. Bu süreçte, zengin bir şiir membaı ile karşılaşmış, pek sevinmiştim. Zaman içinde “dost hanesine” yazılmış olmalıyız ki fakire ithafen yazdığı şiirleriyle de gecelerimizi aydınlatmaya başlamış, bizler onurlandırmıştı. Derken bir gün şiirlerinin derlendiğini ve yayımlanacağını duydum. Kitabın hazırlık aşamasında, projeyi yürüten öğrencim Ömer Faruk Yiğiterol’den kitaba dair haberler alıyordum. Nihayet bu şiirler derlendi toparlandı ve Dert Söyletir Aşk Ağlatır adıyla kisve-i tab’a büründü. Böylece dostlar, şair Hayrettin Karaman’ın şair yönünü de tanımaya başladılar.

KARAMAN’IN ŞİİRLERİ

Dert Söyletir Aşk Ağlatır’ı okuduğumuzda onun geleneksel şiir formlarına aşina olduğunu görüyoruz. Hocamız, aruzu ve heceyi ustalıkla kullanıyor. Sadece formlar açısından değil, şiir dili bakımından da geleneği takip ediyor. Her şeyden önce, onun ilk dönem şiirleri –ki bu ilk dönem Bursa’ya gelmeden önceki dönemi içine alır- fakih tarafına delalet eden dini muhtevalı şiirlerden oluşuyor. Bu şiirler, bir müderris olarak pek çok insanı yetiştiren Çaykaralı Hasan Rami Efendi’nin şiirlerini andırıyor. Didaktik yönü ağır basan bir şiir dilinden söz ediyorum. Ama bendenizin “şiir şehir” olarak tanımladığım Bursa, Hocamızın “sufi” tarafını daha çok öne çıkarmış diyebiliriz. Fakih şair, derviş şaire evirilmiş… Âkif’in Mısır’da yazdığı Gölgeler’deki şiirlerini hatırlatan şiirler. Korona döneminin zorunlu tecridinin eseri olsa gerek, içe doğru seyreden bir şiir dili. Asıl şiiriyet de burada ortaya çıkıyor. Bu sebeple olsa gerek “dert” kavramı onun şiirini belirleyen bir kavram olarak kaşımıza çıkıyor.

Evvela şunu söyleyeyim: Hepimizin bir derdi var. Bu “insan” olmanın tabii neticesi olsa gerek. Dünya gaileleri, dert üstüne dert eker. İnsan o dertlerle cebelleşe cebelleşe hayat sahnesindeki rolünü oynayacak, hadiseleri o derdin sunduğu pencereden görüp anlamlandıracak, karşılaştığı meseleleri oradan yola çıkarak tahlil edip anlamaya ve çözmeye çalışacaktır. Dert bittiğinde, bir bakıma hayatta bitmiş olacaktır.

DERT NEDİR

Bütün bunlar doğru; lakin şiir dilinde dert, daha geniş bir anlamı ihtiva eder. Şaire göre dert, öyle sözlüklerde tanımlandığı gibi “acı” ve “keder” kelimelerinden ibaret değildir. Bunların ötesinde derin bir mana taşır. Bu anlamda Mevlânâ, derdi “yol gösteren bir rehber” olarak tanımlar. Fihi Mâ-Fîh’de şöyle diyor: “İnsana yolu gösteren derttir, hem de her işte. İnsan, hangi işe koyulursa koyulsun, o işin derdi, o işin hevesi, aşkı, gönlünde doğmazsa adam, o işe girişemez; o iş, dertsiz kolay gelmez ona. İster dünya olsun ister ahiret...”

Dert, yol gösterici rehber… Şiir dilinde büyük oranda bu rehberlik dikkatimizi çeker. Dert, en başta aşktır. Onun rehberliği de buradan kaynaklanır. Çünkü aşk, yönelişi belirler. Bu yöneliş, varlığı mana ve mahiyetiyle anlamayı temin eden bir iksirdir. Dolayısıyla aşk derdinin sebep olduğu ıstırap, âşığı değiştirip dönüştürecek, onun tamamlanmasına vesile olacaktır. Bu sebeple âşık, dertten şikâyet etmez. Aksine o, dertsizlikten müştekidir. Derdi olanın bir davası vardır; o davanın peşinde koşarak kendi hakikatine erecektir.

“Hayrettin Karaman’ın derdi nedir?” sorusu etrafında Dert Söyletir Aşk Ağlatır’ ı okuduğumuzda, onun derdinin genel olarak toplum hayatında görülen dinî değerlerdeki kayıplar ve bunları yeniden ihya gayreti olduğunu görüyorsunuz. Bu anlamda onda saklı bir Âkif kimliğini de tespit etmeniz mümkündür. Âkif, yaşadığı dönemdeki çözülmeyi dert edinmiştir. Hocamız da yaşadığı dönemin bir tercümanı olarak şiir diliyle derdini dile döküyor. Bunu yaparken zaman zaman dostlarına, muhitinde olan insanlara şiirler ithaf ediyor. Böylece hem derdini dile getiriyor, hem de dert ortaklarını nazara veriyor. Bilhassa naat, münacaat, ihya geceleri, kutsal mekânlar, ibadetler, öncü isimler, vatan, şehirler ve dostlar onun şiirinin çerçevesini çizen temel kavramlar olarak karşımıza çıkıyor. Ziyaret ettiği “gönül coğrafyamız”ın hemen her şehri onun şiirinde bazen niyaz, bazen özlem ve bazen yeniden inşa “derdi” ile dile geliyor. Orada “dert” çoğalıyor ve “aşk ağlatıyor”.

Nihayet, “şu dünya hayatı dostlarla güzel” diyen Hocamız, şiirleriyle dostluk halkasını okuyucuya açıyor. Dert Söyletir Aşk Ağlatır’da nice “dostluklar” demleniyor. Bize de, “ömrünüze bereket Hocam, iyi ki şiir diliyle konuşuyorsunuz…” demek düşüyor.



#Edebiyat
#Aktüel
#Hayrettin Karaman
8 ay önce