|

Tek silahımız mizah

Dünyada Müslümanları hedef alan İslamafobik eylemler gün geçtikçe sayısını arttırıyor. Müslüman komedyenler ise tüm bu nefret suçlarına mizahlarıyla cevap veriyor. Komedyenler sahip olduğu yeteneği 'bizim silahımız mizah' diye tanımlıyor.

Yeni Şafak
04:00 - 29/01/2017 Pazar
Güncelleme: 05:45 - 29/01/2017 Pazar
Yeni Şafak

Orta Doğu'da Müslüman ülkeler savaşın pençesinden kurtulamazken Batı'daki Müslümanlar İslamofobi girdabından çıkmak için mücadele ediyor. Dünya medyası da bu nefret eylemlerini destekleyerek Müslüman figürünü zedelemeyi sürdürüyor. Tüm bunlar, 9/11 faciasının üzerinden geçen onca yıla rağmen “Müslüman eşittir terörist” olgusunun değişmesini neredeyse imkansız hale getiriyor. ABD'ye şeriat yasası geleceğine dair anlamsız korkular ise hızla yayılıyor. Dünyanın diğer ülkelerinin de ABD'den pek bir farkı yok. Avrupa burka, haşema yasaklarıyla mücadele ederken diğer yandan camilere saldırılar düzenleniyor. İslamofobi günümüzde eskisinden daha hızlı büyüyor. Bu nefret suçlarıyla mücadele eden sosyal kurumların yanında bir de komedyenler var. Tüm dünyayı dolaşarak stand-up turları düzenleyen Müslüman komedyenler mizahı silah gibi kullanıyor. Toplumun kendilerine yönelttiği suçlamaları da sivri bir zekayla eleştiriyorlar. Farklı Müslüman ülkelerden gelen bu komedyenlerin ortak noktası sahnede Müslümanların öldüren değil yüzleri güldüren insanlar olduğunu dünyaya göstermek.



Özünde hepimiz aynıyız




24 yaşındaki Bilal Zafar, 2013'ten bu yana Londra'da performanslar gerçekleştiriyor. Bilal, komedi dünyasında yeni bir yüz olmasına rağmen İngiltere'de stand-up dalında verilen 'Yılın Çıkış Yapanı' ödülünü kazanan ilk Müslüman. Zafar'in sahnede anlattığı konulardan birisi de Twitter'daki İslam düşmanı trolller. "İslamofobi yükseldikçe daha çok insana ulaşıp Müslümanları anlatmam gerekiyor" diyen Zafar İslamı tanıtmak için sahneleri seçmiş. Kendisi yaşadıklarını ilk başta üzücü bulsa da zamanla bunu eğlenceli hale dönüştürmenin daha etkili olduğunu fark etmiş. Sürekli nefret dolu mailler aldığını belirten Zafar, “Orta Doğulu olmadığım halde Orta Doğu'ya dönmemi söyleyen mailler geliyor. Bunlara rağmen kendim olmayı seviyorum. Olduğum halimle önyargıları kırabildiğimi hissediyorum. Komedi sayesinde hiçbir ortak yönümüz olmayan insanları kendi dünyama çekip tecrübelerimi anlatabiliyorum. Onların aklındaki olumsuz Müslüman imajına karşılık veriyorum ve hepimizin özünde aynı olduğunu ispatlıyorum” diyor.



Terapiden ucuz tedavi




29 yaşındaki Sadia Azmat da 6 yıldır sahne alıyor. Sayıca çok az olan başörtülü komedyenlerden birisi olan Sadia komedi dünyasına girmeden önce bir çağrı merkezinde çalışıyormuş. Çalıştığı işyerinde profesyonel bir komedyenle tanışmasının ardından kendisini sahneye atmak için cesaretini toplamış. Kimliğini şovlarına yansıtan Azmat, seyircinin önyargılarıyla oynamanın ve kafaları karıştırmanın hoşuna gittiğini belirtiyor: “Stand-up benim için yarı zamanlı yaptığım bir şey. Komedi her zaman eğitim, evlilik ve faturalar yüzünden arka plana atılmış ama şimdilerde Müslümanlara karşı işlenen suçlara bakarsak komedi bizim için terapiden daha ucuz bir tedavi.”



99 sorunumdan yalnızca birisi Palsi




Maysoon Zayid ABD'de yaşayan bir Filistinli. Komedyenliğin yanında oyunculukla da ilgileniyor. Zayid, ABD'nin ilk Müslüman kadın komedyeni ve İsrail ile Ürdün'de stand-up yapan ilk kişi olarak tanımlanıyor. Serebral palsi hastası olan Zayid, hastalığı neticesinde yaşadığı sıkıntıları zekice bir dille esprilerine konu ediyor. Yaptığı bir konuşmasında 99 sorunu olduğunu, palsinin bunlardan sadece birisi olduğunu belirten Zayid, “Filistinli'yim, Müslümanım, kadınım, engelliyim ve New Jersey'de yaşıyorum. Amerika'nın her yerindeki kulüplerde sahne aldım, Orta Doğu'da sahne aldım, Arapça ve sansürsüz. Bazıları Arap dünyasının ilk stand-up komedyeni olduğumu söylüyorlar. İlk olduğumu söylemeyi sevmem ama bildiğim şu ki kadınların komik olamayacağı dedikodusunu duymamışlar ve bizi çok komik buluyorlar. 2003'te komedyen Deam Obeidallah ile New York Arap-Amerikan Komedi Festivali'ni düzenlemeye başladık. Amacımız Arap Amerikanlar'ın medyadaki olumsuz imajını değiştirmek” ifadelerini kullanıyor.



Tıp eğitimi espriye dönüştü




New York'ta yaşayan Atheer Yacoub ise komedyenliğinin yanında yazarlık da yapıyor. Tıp okumaya geldiği şehirde kendisini bir anda komedi kulüplerinde bulan Yacoub, Filistinli bir Müslüman olarak ABD'de yetişmenin mizahına pek çok şey kattığını, hatta bundan ilham aldığını söylüyor. Atheer'in hedefi seyirciyi güldürebilmenin yanında, insanların 'bomba' ve 'Arap' kelimelerini bir cümle içinde duyduklarında akıllarına gelen şeyleri değiştirmek. Yaşanan nefret suçlarının ardından bir de Trump'ın başkan olmasının korkutucu olduğunu itiraf eden Yacoub, “9 Eylül'den daha kötü günler yaşayabiliriz. Müslüman olan ya da Müslüman gibi görünen insanların güvenliği neredeyse yok” ifadelerini kullanıyor.



Terörist rollerinden komedyenliğe




46 yaşındaki Mısırlı Ahmed Ahmed ise komedi hayatına diğerlerinden çok farklı bir şekilde başlamış. Yalnızca 19 yaşındayken oyuncu olmak için Hollywood'a gelen Ahmed, oyunculuk yaptığı günleri ve nasıl komedyen olduğunu şöyle anlatıyor: “Önce birkaç filmde terörist rolünü oynadım. Oynadığım tüm filmlerde 'Seni Allah'ın adıyla öldüreceğim' gibi replikler vardı. Hiçbir zaman filmlerde birisinin yakın arkadaşı olmadım ya da Arap doktor rolünü oynamadım. Hiçbir zaman olduğum gibi gösterilmedim. Sonunda bir gün çalıştığım ajansı arayıp bir daha terörist rollerinde oynamak istemediğimi söyledim. Sonra telefonum tekrar çalmadı. Daha sonra kötü yemek servis eden restorantlarda bahşiş alabilmek için insanları güldürmeye çalıştım. Bu zamanlarda stand-up komedyeni olmaya karar verdim. Kendime bir ortam oluşturmaya başlamıştım ki 11 Eylül saldırıları oldu. Nefret suçlarının ortasında bir arkadaşım komedi kulübünü açtı ve beraber seyirciye aslında Müslüman olmanın ne demek olduğunu anlattık. Amerikalı ve Orta Doğulu komedyenlerle bir araya gelip ne olduğumuzu hep birlikte anlattık, turlar düzenledik. Stand-up bana Müslüman olmanın ne demek olduğunu bir şeyleri dayatmadan, eğlenceli bir dille anlatmamı sağladı. Bir gün sahneden sonra bir kadın yanıma yaklaşıp bana 'Sen gerçekten Müslüman mısın?' diye sordu. Ben evet deyince de, 'Güzel kıyafetler giyiyorsun ve yüzünde güzel bir gülümseme var. Bu nasıl olur?' dedi. Bu yaşadığım sanırım gerçekten komediyle bazı şeyleri değiştirebildiğim anlamına geliyor.”



Pakistanlı bir Müslüman'ın İngiltere günceleri




32 yaşındaki Tez İlyas ise 2010'dan bu yana komedyenlik yapıyor. İlyas'ın kişiliği ve kendine güvenen hali onu bir anda halkın gözünde üst noktalara taşımış. Şimdilerde BBC TV ve radyoda programlar yapıyor. "Müslüman olarak dinimle ve diğer dinlerle ne sebeple olursa olsun alay edenlerin karşısındayım” diyen İlyas seyircilere İngiltere'de yaşayan Pakistanlı bir Müslümanın yaşadığı zorlukları anlatıyor. Komedi dünyasını her zaman sevdiğini ama hiçbir zaman içine gireceğini düşünmediğini söyleyen İlyas, “Seyircilerin önündeyken genellikle tutkulu olduğum şeylerden bahsediyorum. Din ya da ırkçılık hakkındaki yargıları devirmeye çalışıyorum. Seyircinin tam olarak ne demek istediğimi anlamaması için duyguları ve yüz mimiklerimi kontrol altında tutuyorum. Böylece iğneleyici espriler her zaman akıllarında bir soru olarak kalıyor” şeklinde konuşuyor.



En uzun soluklu stand-up turu




Preacher Moss ise 1980'lerde Müslüman olan 50 yaşında bir komedyen. 20 yıldır komedi dünyasının içinde olan Moss'un esprilerinde ele aldığı konular ırkçılık, ABD'de siyahi bir Müslüman olarak başından geçen olaylar, Amerikan kültürü ve politika. Moss'un 2004'te başlattığı 'Allah Beni Komik Yarattı' isimli komedi turu dünyadaki en uzun soluklu stand-up turu olarak biliniyor. Bunun dışında yıllar önce üniversiteleri ve liseleri dolaşarak performanslar gerçekleştiren Moss, öğrencilerden oluşan izleyicilere çoklu kültürü, sivil hakları ve ırkçılığı anlatmış. Bu yüzden Moss'un bir diğer mesleğinin de öğretmenlik olduğu söylenebilir. Müslüman olduktan sonra geçmişini araştırmaya başladığını söyleyen Moss, “Öğrendiklerimle birlikte uluslararası bir Müslüman olduğumu fark ettim. Afrikalı bir Amerikan olsam da geçmişimde İslam vardı. Bunlar ışığında tarihimi de anlamaya başladım” diyor.



Komedi en iyi silahlardan biri




Negin Farsad Amerikalı bir komedyen, oyuncu, yazar ve film yapımcısı. 2011'de The Huffington Post gazetesi tarafından 'En Komik 50 Kadın' arasında gösterildi. Farsad, esprilerinde kültürünün stereotiplerini komedi ve sosyal eleştiriden faydalanarak zekice kullanıyor. Farsad gösterilerinde genellikle işinde karşılaştığı farklı tiplerdeki kindarların detaylı bir analizini ortaya koyuyor. ''Komedi en iyi silahlarımızdan biri'' diyor ve sözlerine “Ben İranlı-Amerikalı Müslüman bir kadınım, tıpkı hepiniz gibi. Ayrıca ben toplumu eleştiren bir komedyenim, gerçek bir meslek olduğunu iddia ettiğim bir işim var. İşimin büyük bir kısmı eğlence demek. Olaylar arasında bir bağ kurar ve güldürürüm. Ama bazen de güvenlikten koşarak kaçmam gerekir. Bazen kaba tweetler ve nefret postaları alırım. Bazen şakalarıma devam edersem, beni ve ailemi öldüreceklerine dair sesli mesajlar alırım. Ve bu ölüm tehditleri kesinlikle komik değil. Ama genel tehlikenin dışında, sosyal adalet komedisinin hala elimizdeki en iyi silahlardan biri olduğunu düşünüyorum'' şeklinde devam ediyor.



Esprileriyle sahnede kimliğini anlatıyor




31 yaşındaki Aatif Nawaz'ın komedyenlikle tanışması ise tamamen rastlantı eseri gerçekleşmiş. Oyuncu olmak için eğitim alırken Bollywood'da bir dans şovunda seyircileri oyalamak üzre eline mikrofonu alan Aatif, 45 dakika boyunca sahneden inmemiş. Nawaz esprili bir Müslüman olmanın kendisi için ne demek olduğunu da şöyle tanımlıyor: “Espri, Müslüman birisinin kimliğini sahnede insanlara kabul ettirmek için harika bir yol. Bunu olumlu bir şekilde yapabilirsin. Ama şikayet etmeden yapmanız gerekir. Pek çok insan Müslüman olduğu için başına gelenlerden şikayet ediyor ancak çözmek için hiçbir şey yapmıyor. Bu anlamda esprilerim de benim silahım. Kendimi bu şekilde savunuyorum. Komedi kariyerimin en zor dakikaları ilk kez olumsuz eleştiri aldığım zamandı. Vakit geçtikçe bunun da işimin parçası olduğunu anladım. Zor olan bunlara rağmen kendini motive edebilmek.”



























#Orta Doğu
7 yıl önce