|

Televizyon tarihinden ders çıkarmalıyız

Televizyon tarihimizin 1951 yılındaki bebek adımları olan İTÜ TV’nin 20 yıllık hikayesi “Televizyon Diye Bir Şey Varmış” adlı kitapta toplandı. Birçok ilke sahne olan kanalın eğlenceli anılar kadar hazin öyküler de barındırdığını belirten İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, “İTÜ TV’nin amacı teknoloji transferini sağlamak ve bizim de üretebildiğimizi göstermekti. Birçok ekipman öğrenciler tarafından yapıldı ancak TRT’nin kuruluşunda bunlar kullanılmadı. Kendi öğrencilerimize, bilim adamlarımıza güvenmeliyiz” diyor.

İlker Nuri Öztürk
04:00 - 18/11/2018 Pazar
Güncelleme: 12:37 - 17/11/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
Zeki Müren
Zeki Müren

Dev cüssesiyle evimizin başköşesinde yer alan televizyon, zamanla cep telefonumuzun küçücük ekranına sığar oldu. Tüplü televizyon ve üzerindeki dantel kimini çocukluğuna götürür kimi gençleriyse nostaljik bir seyahate çıkartır. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan “Televizyon Diye Bir Şey Varmış: Türkiye’de Televizyonculuğun Başlangıç Öyküsü 1951-1971 İTÜ TV Dönemi” adlı kitap, bizi hikayenin en başına götürüyor. Döneme ait mektuplar, kitaplar, verici ekipmanları, gazeteler ve yayın makinalarının bulunduğu “İTÜ TV ve Türkiye’de Televizyon Yayıncılığının Doğuşu” adlı sergi, İTÜ Rektörlüğü Sanat Galerisi’nde 25 Aralık’a kadar ziyaret edilebilecek.


HEMEN BENİMSEDİK

Televizyon teknolojisinin Türkiye’deki ilk adımlarını atan İTÜ TV’nin anlatıldığı belgesel niteliğindeki kitabın hazırlığını Zeynep Şahin Tutuk, Burak Barutçu ve İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca yaptı. Bu çalışmanın, Türkiye’nin yokluk zamanında başlamış bir serüvenin hikayesi olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Karaca, “Televizyon izlemek için hâli vakti yerinde olan ailelerin evine giderdik. Bir Batılı’dan, Amerikalı’dan farklı olarak üzerine dantel koyuyoruz. Ürünü yurt dışından alsak da kendi kültürümüze dönüştürüyoruz” diyor.


Kurumların tarihi üzerinden unutulmaması gereken gerçekler olduğunu hatırlatan Karaca sözlerine şöyle devam ediyor:

“İTÜ TV’nin amacı teknoloji transferini sağlamak ve bizim de üretebildiğimizi göstermekti. Kameralar hariç her şey öğrenciler tarafından yapılıyor. 100 kilowatt’lık bir vericiyi öğrenciler bitirme ödevi olarak yapabiliyorken TRT’nin kuruluşu sırasında ekipmanlar Almanya’dan alınıyor. İsteğimiz, bu hazin örnekten hareketle böyle hataların yapılmaması, tarihten ders çıkartılması. Üniversitelerimize, öğrencilere, bilim adamlarımıza güvenmeliyiz. Her işi yapmaya kabiliyetimiz var, günümüzde yazılımdan üretime her aşamada bulunuyoruz”


HEYECANDAN ADIMI UNUTTUM

Halit Kıvanç, Fecri Ebcioğlu’nun sunduğu müzik, mizah, yarışma ve sanat programları, Erkan Yolaç’ın efsane programı Evet Hayır, Zeki Müren’in tarzı bu kanalda oluşmuş. Safiye Ayla ve İsmail Dümbüllü de yine İTÜ TV’ye konuk olan isimler arasında. Naklen maç yayını, tiyatro gösteriminin de ilk durağı burası. İlk ekran deneyimlerini İTÜ TV’de yaşayan Halit Kıvanç, Erkan Yolaç, Haldun Dormen, Müjdat Gezen, Erol Evgin gibi birçok ismin tanıklığı da kitapra yer alıyor.


İlk plağını 14 yaşında dolduran ses sanatçısı Yasemin Kumral, haftanın bazı akşamları konuk olduğu günleri şöyle anlattı:

“Fecri Ebcioğlu programı açtı ve konuğumuz kendi ismini kendi söylesin deyip bir anda bana döndü. Ben de heyecandan adımı unuttum. Ebcioğlu’nun ustalıkla devreye girmesi sayesinde kendime gelmiştim”. İTÜ TV’nin bale programlarında yer alan Sibel Kasapoğlu ise yaşadığı iki farklı dönemi şöyle anlatıyor: “O güzel günlerimin kitap sayfalarında kayıt altına alındığını görmek mutluluk verici. Bale sanatının Türkiye’ye geldiği ilk yıllarda, ilk televizyon kanalında öğretmenimiz Oya Ölçen’in yönetiminde ögrenci olarak bale yapıyorduk. Bir yanda Şan Tiyatrosunda gösteri olurdu bir yanda da televizyona çıkardık ama kimsenin haberi olmazdı. Bugünse çok kanal ve medya kuruluşu olduğu için işler bilinir olmuyor. Asıl önemli olan geriye bir kültür bırakabilmekti."


DERSTEN YAYINA KAÇARDIK

Maden Fakültesi’nde okuduğu yıllarda derslerden kaçıp Maçka’daki stüdyoya giden, İTÜ TV yayınlarına en canlı şekilde tanık olan isimlerden Güven Önal, “Ses sanatçıları gelirdi, halk oyunları oynanırdı, sanat programları olurdu. Üniversitede asistan olduktan sonra da gece yayınlanan programlara gitmeye devam ettim” diyor.

TEKNOLOJİ KARŞISINDA ÖNÜMÜZÜ İLİKLEMELİYİZ

Prof. Dr. Duran Leblebici ise İTÜ TV’nin ekipmanlarını üreten ve tamir eden ekipte yer alıyor. Zaman içindeki değişim ve gelişimin olağanüstü olduğunu belirten Leblebici, “İTÜ TV, kendisinden sonrakiler için televizyon kültürünün gelişmesine katkı yapmıştır. TRT ve özel kanalların kadrolarında hep İTÜ’den kişiler bulunmuştur. Birazcık teknoloji takibi yapmışsanız görürsünüz ki bugünün televizyonları karşısında önünüzü iliklemenizi gerektirecek kapsamlı bir teknolojik derinliğe sahiptir” diyor.

#itü
5 yıl önce