|

Türk dizileri Türkoloji okutuyor

Dünyanın değişik ülkelerinden gençler, Türk dizilerinden etkilenerek üniversitede Türkoloji bölümünü tercih ediyor. 30 ülkeden Türkiye’ye Yunus Emre Enstitüsü’nün programıyla Türkçe öğrenmeye gelen Türkoloji bölümü öğrencileri, dil öğrenirken dizilerden gördükleri ülkemizin tarihi ve kültürel yönlerini tanıma imkanı da buluyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 2/08/2015 Pazar
Güncelleme: 21:29 - 1/08/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Geniş bir coğrafyada izlenen Türk dizilerinin, Türkiye hakkında bir ilgi ve sempati oluşturduğu biliniyor. Bu dizilerin izlendiği ülkelerden gelen turist sayısının artması, dizilerde görünen mobilyalara, kıyafetlere bu ülkelerden talepler gelmesi de bunun bir göstergesi. Bilmediğimiz ise diziler sayesinde Türkçeye olan ilginin de artmış olması. Şu sıralar birçok kişi Türkçeyi yerinde öğrenmek için Türkiye'ye geliyor. Yunus Emre Enstitüsü ise bu talebi karşılamak ve Türkçe'nin dünyada konuşulan bir dil olması için çalışmalara imza atıyor. Enstitünün bu yıl 6.sı düzenlenen “Türkçe Yaz Okulu” projesinde 31 ülkeden gelen 300 öğrenci Türkçe öğreniyor.



OSMANLI TARİHİNE HAYRANLAR




Bu yıl ilk defa Türkoloji öğrencileri için oluşturulan bir grup ülkemizde eğitim alıyor. Türkoloji öğrencilerinin dil alt yapısı olması nedeniyle diğer öğrencilerle bir arada eğitim almaları çok verimli olmadığı için ayrı bir grup oluşturma ihtiyacı doğmuş. Arnavutluk, Kazakistan, Estonya, Polonya, Rusya, Ürdün, Yemen, İtalya, Hindistan, Gürcistan gibi bir çok ülkeden gelen Türkoloji öğrencileri ülkemizde Türkçe öğreniyor. Mısır'dan gelerek bu programa katılan Heba Elgohary, Selma Said ve Sarah Muhammad Alsayed üniversitede aynı sınıfta okuyan Türk Dili ve Edebiyatı öğrencileri. “Türkiye çok büyük bir medeniyet. Özellikle Osmanlı tarihi çok dikkatimizi çekerdi Türk filmlerini, dizilerini izleyince konuşulanları anlamak isterdik. Bu bizi Türkçe öğrenmeye yönlendirdi.. Türkçe genç bir dil. Çok iyi konuşamıyoruz şimdilik ama çok seviyoruz ve geliştirmek istiyoruz dilimizi. Artık kendi ülkemize bile gitmek istemiyoruz” şeklinde konuşuyorlar. Yine Mısır'dan gelen Dunya Tarek Ahmet Osman ise, Türkiye'yi çok merak ettiğini ve burada yaşamak istediğini dile getiriyor ve “İstanbul bambaşka bir şehir. Burada kalıp dilimizi geliştirmek istiyoruz” diyor.



KULAĞA ÇOK HOŞ GELİYOR


Makedonyalı Antonio Minov, Türkçenin çok ahenkli bir dil olmasının onu çektiğini ifade ediyor ve kulağa çok hoş geldiğini de ekliyor. Cezayirli Mehıeddıne Tayep Bey de kendi ülkesinde Türkçe tercümanlık yapmak istediğini belirtiyor. Ukrayna'dan gelen Roksolana Daiohlu, babası Türk olmasına rağmen Türkçeyi üniversitede Türkoloji bölümü okumaya başladıktan sonra öğrenmiş. Daiohlu “Türkçe benim ikinci anadilim. Çünkü babam Türk. Bu yüzden Türkçeyi öğrenmeye karar verdim ve bu dili çok seviyorum” diyor. Kazakistan'dan programa katılan Rauşan Seytmuhanbetova ise kendilerine böyle bir fırsat verildiği için çok mutlu olduğunu söylüyor. Seytmuhanbetova “Bizim dilimiz de Türk dillerinden biri. Bu yüzden Türkçeye merak sardım. Türkiye'ye çok ilgi duyuyorum. Özellikle Türk insanları çok iyi. Hepsi çok yardımsever. 10 gündür buradayım. Keşke daha fazla kalabilsem” ifadesini kullanıyor.



Kurulan dostluklar barışı sağlayacak




Kurulduğu ilk yıllardan itibaren yaz okul projeleriyle gençlerin Türkçe konuşulan bir ortamda dil becerilerinin gelişmesine katkı sağlamayı hedefleyen Yunus Emre Enstitüsü, aynı zamanda burada eğitim alan öğrenciler için tarihi ve kültürel geziler düzenleyerek Türkiye'nin tarihini ve kültürünü de tanımalarına fırsat veriyor. Enstitü Başkanı Hayati Develi, “Harvard Üniversitesi her sene Ayvalık'ta Osmanlıca Yaz Okulu düzenliyor. 20 yıldır düzenlenen bu etkinliğin kapsamı daha dar. Bu çalışmaya 15-20 öğrenci katılabiliyor. Bizimkisi daha çok mesleki gelişimi sağlamaya dönük bir proje” diyor. 31 ülkeden 200 Türkoloji öğrencisi için 6 haftalık bir eğitim programı veriliyor. Bu tür etkinliklerin dünya gençliğinin Türkiye hakkında doğru kanaatler edinmeleri ve Türkçeyi daha yakından tanımalarına katkı sağlayacağını ifade eden Develi “Farklı farklı ülkelerden gelen insanlar var. Bunlar burada birbirlerini tanıyorlar. Birbiriyle Türkçe konuşarak anlaşıyorlar. Birbirleriyle dostluklar kuruyorlar. Bunun da dünya barışına katkı sağlayacağını düşünüyorum” şeklinde konuşuyor.



Türkiye'yi sinema üzerinden tanıyorlar




Bu yılki eğitimlerine sinema dalının eklendiğini belirten Sinema eleştirmeni Suat Köçer, Türk sinemasının son 10 yıldır yurtdışındaki varlığını ciddi anlamda hissettirdiğini dile getirerek “Dizi kahramanlarını, dizilerle ilgili meseleleri, dizilerde oynayan oyuncuların özel hayatlarını yakından takip ediyorlar. Zaten sinema ve televizyon iç içe bir alan. İster istemez bu ilgi sinemaya da kayıyor” ifadesini kullanıyor. Bu eğitimle öğrencilerin ülkemizi sinema üzerinden tanıdığını belirten Köçer “Türk sinema tarihini akımlar ve kuramlar üzerinden anlatmaya başladık. Öğrencilere Gelin filmini izletip, filmin başrol oyuncusu olan Hülya Koçyiğit ile gençleri buluşturduk” diyor.



Daha fazla özendirmeliyiz


Türkçeyi doğru kullanan insanları dinlemeyi çok sevdiğini söyleyen usta oyuncu Hülya Koçyiğit saf, duru, temiz ve anlaşılır Türkçe kullanımının yaygınlaşmasını istediğini belirtiyor. Koçyiğit “Son yarım asırdır dilimize çok fazla yabancı kelime girdi. Gençler, daha kısa cümlelerle teknoloji dilini kullanmaya başladılar. Bu noktada Türkçemizi özendirici çalışmaların yapılması çok önemli. Atasözümüzde de belirtildiği gibi insanlar birbirleriyle konuşarak anlaşır” diyor. Gençlerin birçoğunun Türk sinemasını takip ettiğini ve kendisini tanıdığını dile getiren Koçyiğit “Sanki birbirimizden yıllarca uzak kalmışız da hasret gidermiş olduk. Benim dizilerimi seyredip Türkçeye ilgi duyanların olması beni çok gururlandırıyor. Sinema o kadar güçlü bir dil ki. Birbirimizin dilini bilmiyoruz ama öğrenmeye çalışıyoruz” şeklinde konuşuyor. Program kapsamında dünyanın farklı yerlerinden gelen öğrencilerle buluşan Yeşilçam'ın usta oyuncusu Hülya Koçyiğit “Türkçemize gönül vermiş, bunun için okullara gitmiş ve ileride Türkolog olmayı kendilerine meslek olarak seçmiş farklı farklı ülkelerden gelen gençlerle buluştum. Çok duygulandım. Türkçemizi öğretmek, sevdirmek, ülkemiz hakkında onları bilgilendirmek çok güzel bir iletişim sağladı. Bana Türkçe olarak söyledikleri “Hülya Abla Bir Meleksin” şarkısı beni çok duygulandırdı. Çok etkilendim” ifadesini kullanıyor.


#Heba Elgohary
#Selma Said
#Antonio Minov
#türk dizileri
#Yunus Emre Enstitüsü
9 yıl önce