|

Türküler beni şiire hazırlamış

Daha önce şiirleri Söğüt, Yedi İklim, Edebiyat Ortamı, Fayrap, Yalnız Sanat gibi dergilerde yayımlanan Fatma Aksu’nun ilk kitabı Ötüken Yayınları’ndan çıktı. Aksu, “Babacığım bağlama çalan, beni ve kardeşlerimi Anadolu’nun en güzel türkülerini, deyişlerini söyleyerek uyutan, avutan müziksever bir adamdı. Ondan duyduğum güfteler beni o kadar etkiliyordu ki kendi kendime onlara benzer şeyler üretmeye çalışıyordum. “Al Fadimem” türküsüyle yol aldığım uykular beni şiire hazırlıyormuş meğer” diyor.

Merve Akbaş
04:00 - 15/11/2021 Pazartesi
Güncelleme: 01:11 - 15/11/2021 Pazartesi
Yeni Şafak
Fatma Aksu
Fatma Aksu
İlk eseriniz yayınlandığında neler hissettiniz?

Aslında uzun yıllardır yazıyorum. Hatta henüz okuma yazma bilmezken bile kafamda cümleler gezindirip onları unutmamak için çaba harcadığımı ve sürekli kendi kendime tekrarladığımı hatırlıyorum. Ama yazdıklarımın yayımlanması konusunda nedense hep bir erteleme çabasındaydım. İlk şiirimi dergide gördüğümde çok heyecanlandığımı ve duygulandığımı anımsıyorum. Elimle dizelere dokunduğum zaman kendi omzumu sıvazlıyor gibiydim. “Haydi bakalım, başlıyoruz.” diye mırıldanmıştım.

Kitabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?

Elde olmayan nedenlerden dolayı kitabımın bana ulaşması biraz gecikmişti fakat yayınevim kitabı satışa sunar sunmaz kız kardeşim benim haberim olmadan sipariş vermiş. Kitap kardeşime ulaştığı gün yemek yemek için dışarı çıkmıştık Epey de açtım J Çok iyi hatırlıyorum, ağzımda kocaman bir lokma varken kitabı aniden önüme bıraktı. Uzun süre sessiz kaldığımı hatta ağzımdaki lokmayı bile yutamadan öylece beklediğimi biliyorum. Sanırım o an kendimi dışardan seyredebilsem epey gülerdim.

Kitabınızı ilk kime imzaladınız?

Uzun süredir kitabımın çıkmasını bekleyen birisi için imzaladım. İnsani duygularımız ve şiirlerin kitaplaşma sürecindeki heyecanımız o kadar benzerdi ki bu ilk imza benim için de oldukça kıymetli oldu bu yüzden.

ANADOLU’YA DAİR İMGELER

Yazmaya nasıl başladınız?

Sanırım buna tam anlamıyla yazmak denemez ama ilk sorunuzda belirttiğim gibi, henüz okuma yazmam dahi yoktu. Babacığım bağlama çalan, beni ve kardeşlerimi Anadolu’nun en güzel türkülerini, deyişlerini söyleyerek uyutan, avutan müziksever bir adamdı. Ondan duyduğum güfteler beni o kadar etkiliyordu ki kendi kendime onlara benzer şeyler üretmeye çalışıyordum. “Al Fadimem” türküsüyle yol aldığım uykular beni şiire hazırlıyormuş meğer. Şiirlerimde Anadolu’ya dair çok fazla imge bulunması da sanırım yıllarca zevkle dinlediğim türkülerin ışıltısından kaynaklanıyor.

Gece mi yazarsınız, gündüz mü?

Bu alışkanlığı ne şekilde edindim pek emin değilim ama neredeyse tüm şiirlerim ya tamamen geceleri yazılmıştır ya da son hallerini bir gece vakti bulmuşlardır. O sessizlik ve kendinle kalabilme hali beni daha derine ve daha uzaklara çekiyor. Gündelik ve zoraki koşturmacanın dindiği o saatler, öz duygularıma daha fazla yaklaştırıyor. Edinilen duygular yaşantılarımız için kıymetli olsa da, bence insan en çok kendi kalabildiğinde özgür ve özgün olabiliyor.

Defter mi, bilgisayar mı?

Çok uzun bir zaman kaleme kağıda dokunarak yazdım ve bu alışkanlığımı değiştirmek de hayli zor oldu. Bilgisayarda yazmanın konforuna alışınca da kağıda yazmak ve kağıt üzerinde düzeltmeler yapmak zor gelmeye başladı. Sanırım alışkanlıklarından kolay vazgeçebilen biri değilim. Ama hâlâ kağıt üzerinde el yazısı ile karalanmış bir şeyler gördüğümde ayrı heyecan duyar ve yazılanlara ayrı kıymet veririm.

#Taş
#Fatma Aksu
#Ötüken Neşriyat
2 yıl önce