Karadeniz'in en bakir topraklarında 30 yıl önce küçük bir odada gaz yağı, akülü televizyon ve kör bir fenerle meslek hayatına başlayan Celal Öztürk, bugün verdiği hizmet ve turşularıyla dünyaca tanınmış bir restoran işletmecisi.
Ben Vonalı Celal'le 7 yaşında tanıştım. Ordulu biri olarak çocukluğumun 4 yılını geçirdiğim Perşembe'de ailecek gezmek ve hava almak istediğimizde tercih ettiğimiz ilk yer Celal Amca'nın lokantası olurdu. Aradan geçen yıllara rağmen, onu tanıdığım günden beri değişmeyen üç şey var: Vonalı Celal'in yerinin eşsiz manzarası, yemeklerinin karşı konulmaz lezzeti ve Celal Öztürk'ün azmi. Ordu'nun Perşembe ilçesi Çaka Tüneli yakınlarında el değmemiş doğal güzelliğin içerisinde, tertemiz ama hırçın Karadeniz'in sularını seyrederek benzersiz bir lezzetle sunulan balığı, mucize bitkileri ve artık dünyaca tanınan turşularıyla Karadeniz turizmine hizmet veriyor Vonalı Celal. İki peştemalle Karadeniz lokantası açılamayacağını söyleyen Öztürk, "Benim burada sunduğum 30 çeşit bitki var. Kaliteden ödün vermiyoruz. Müşteri gelince önce salata, turşu, galdirik, melocan, sakarca, mısır ekmeği, tereyağı, bal masaya gelir. Balıkları ızgara, tava, buğlama, tuzda ve kiremitte yapıyoruz." diyor.
1976'da 6 masa, 24 sandalyeyle küçük bir kulübeyle işe başlayan Celal Öztürk, önce yaptığı turşularla ünleniyor. Hamsinin, kivinin, yumurtanın, soğanın, mandalina ve portakalın bile turşusunu yapan Vonalı Celal, kendisini dünyaya tanıtan turşularının sırrını ise hiç çekinmeden veriyor: "Turşuların başında ben varım, usta yetiştiriyorum. Turşularımızda kesinlikle arpa, nohut, sirke kullanmadık. Tuz, biber, sarımsak, erik ve korukla turşu yaptık. Benim turşularımı temiz elle alacaksınız. Güneşte erimez, bozulmaz. Kesinlikle kimyasal madde yok Aklınıza gelecek herşeyin turşusunu yaptım.”