|

Ya adınız perişan olsaydı

Duyduğunuzda şaşırdığınız, güldüğünüz ya da sahibine acıdığınız isimler neden konuluyor hiç merak ettiniz mi? 'Satılmış' bebek ölmesin, 'Döndü' bundan sonraki çocuk erkek olsun diye konuluyor. Kötü ruhlar bebeği beğenmesin diye adı 'Perişan, Adi, Cahil, Zorba' konulanlar bile var

Emeti Saruhan
00:00 - 21/11/2010 الأحد
Güncelleme: 22:46 - 20/11/2010 السبت
Yeni Şafak
Ya adınız perişan olsaydı
Ya adınız perişan olsaydı

Geleneklerimizde isim çocuk doğduktan sonra kulağına bir aile büyüğü tarafından ezan okunarak koyulur ve verilen ismin çocuğun karakterini etkileyeceği düşünüldüğünden güzel anlamlı isimler ya da din büyüklerinin isimlerinin konması tercih edilir. Tabi her zaman teori pratiğe uymadığı ve hayat filmlerdeki gibi olmadığı için zaman zaman bize değişik, hatta tuhaf gelen, hatta gülmemize neden olan isimler duyabiliyoruz. Mesela hemen sayabileceğimiz ve sizin de dikkatinizi mutlaka çekmiş olan isimler:

Satılmış, Satı, Döndü, Limon, Zeytin, Kiraz, Perişan ve hatta Rezalet. İnsan neden çocuğuna büyüyünce mahkemeye koşup değiştirmek zorunda kalacağı bir isim koyar? Tabi ki her anne baba gibi, çocuklarının selametini düşündükleri için. Halkbilimcilere ve araştırmacılara bu isimleri sorduk. Gördük ki ailelerin isteği, çocuklarının sağlıklı bir şekilde yaşaması.

KADIN ETEĞİNDEN KAYAYA ÇİVİLENİYOR

Cumhuriyet Üniversitesi Türk Halkbilim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Şeref Boyraz isimlerin verilme sebeplerinin muhtelif olduğunu söylüyor. Boyraz'a göre Satı ve Satılmış isimlerinin kökeni İslamiyet öncesine dayanıyor: “Bu isimler genellikle çocuğu olup da çok fazla yaşamayan kişiler tarafından gerçekleştirilen bazı pratikler neticesinde doğan çocuklara konulmaktadır. Çocuğu olup da kısa sürede vefat eden kadınlar genellikle yörelerindeki büyük bir kaya parçasına satılmaktadırlar. Bu satılma işleminde genellikle çocuğu yaşamayan kadın eteğinden bir kayaya çivilenerek orada bir müddet bekletilmekte ve bu sırada kimi dualar okunmaktadır. Böylece kadın kayaya satılmış olmaktadır. Böylece kadının ve doğuracağı çocuğunun kaya gibi sağlam ve uzun ömürlü olacağı düşünülmektedir. Doğan çocuk erkekse Satılmış veya Kaya, kadınsa Satı ya da Kayahanım adı verilir.”

8. KIZIN ADI DURKADIN

Boyraz, Anadolu'da sıkça duyduğumuz Döndü ve Döne isimlerinin ise erkek çocuğu olmayıp üst üste kız doğuran kişilerin sonraki çocuğun erkek olması için konduğunu ifade ediyor. Anakız ismi de en büyük kız çocuğuna veriliyor. Boyraz'a göre Kiraz ve Limon adlarının konulmasının ise çok belirgin bir sebebi yok. Bu isimler daha ziyade söz konusu meyveleri seven kişilerin, onların çağrıştırdığı anlamlar ve müzikalitesi dolayısıyla konuyor. Halk kültürü üzerine çalışmaları olan araştırmacı yazar M. Sabri Koz ise her bir ismin Anadolu inançları, Evliya menkıbeleri ve bunlarla ilgili pratikler açısından hikâyeleri olduğunu anlatıyor. Sabri Koz'un bizzat tanık olduğu birkaç isim hikayesi ise şöyle: “Bir arkadaşımın eşi 7 kızdan sonra olmuş 8. kız idi.

Adı da Durkadın. Yani aile kız serisinin sonuncu bireyi olsun diye bu adı koymuş. Evlenince değiştirdiler. Çocukluğumda Garip adlı bir yatıra erkek çocuğu olmayan bir kadını çok özel kurallara uyarak götürmüş ve annenin boğazına ip bağlayarak Allah'tan erkek çocuk istemiş idik. Çocuk olunca adını Garip koydular. Evliya ve yatıra adanmış çocuklara Satılmış adı veriliyor ve ziyaret sırasında bu satma eylemi kabir başında gerçekleştiriliyor. Bu uzun bir konu. Üzerinde doktora bile yapılabilir.” diyor.

Kafkas Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nesrin Güllüdağ, verilen her adın bir sebebe dayandığını bunun çocuk doğduğu zaman olan bir hâdise, eve ya da obaya gelen bir ziyaretçi, ilk görülen bir nesne, hayvan veya bitki adı olabileceğini ifade ediyor.

“FİNCAN” BİLE İSİM OLARAK KONULUYOR

Güllüdağ'a göre çocuğa konulan portakal, mandalina, vişne, kiraz, üzüm, limon, kayısı, zeytin gibi meyve isimleri anne çocuğa hamileyken canının çektiği, ancak yiyemediği meyvelerin isimleri. Çünkü anne eğer bu adı vermezse bebeğinin sakat doğacağına inanılıyor. Ayna, Fincan, Kıyafet, Şemsiye, Kit'an (yazma), Şari (siyah puşu) gibi isimler de doğumdan sonra ilk göze çarpan yahut işitilen nesnenin adı olabiliyor.

Dadak (olgunlaşmamış), Dino (deli). Cayle (cahil), Havi (yarı deli), Rendi (hilekar), Şeviş (karışık), Zebire (sıkıntı), Rehbet ( korku), Merdes (hizmetçi), Acizer, Adi, Günah, Zorba, Perişan gibi isimler ise önceki çocukları ölen ana-babaların yeni doğan çocuklarına kötü, çirkin adlar vererek değersiz, küçük bir varlık gibi gösterip kötü ruhları yanıltmaya çalışmasına dayanıyor.

Hep kız çocukları olan ailelerin erkek çocuklarının olması için koyduğu isimler ise, Yeter, Bese, Bes (kafi) Soni (son bulmak) gibi isimler.


İsmini beğenmeyen mahkemeye koşuyor

İsmini çok uzun, anlaşılmaz, itici ya da komik buldukları gerekçesiyle mahkemeye başvurup değiştirmek isteyenlerin sayısı oldukça fazla. İsim tashihi için haklı bir sebebin varlığı halinde, isminin değiştirilmesini talep eden kişi ikamet ettiği veya nüfusa kayıtlı olduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesinde, Nüfus İdaresi aleyhine dava açabiliyor. İsmini değiştirmek isteyen kişi reşit değil ve velayet altında ise velisinin onayı ile mahkemeye başvurabiliyor. Değiştirilmek istenen isimler arasında çoğunlukla Abdulrezzak, Okşan, Satılmış ve İmdat gibi isimler bulunuyor. Hem kız hem de erkekler tarafından kullanılabilen isimler de değiştirilmek istenenler arasında çoğunlukta yer alıyor. Nüfus Müdürlüğü tarafından yapılan imla hataları da, isim sahiplerinin mahkemelik olmasına sebep oluyor.



٪d سنوات قبل