Günümüz dünyasında Müslümanlar, İslâmî olmayan düzenlerde yaşadıkları için, zaman içerisinde, İslâmî olmayan her şey insanoğluna normal gelmeye başladı.
Derin bir tefekkürle düşünmeliyiz, Müslümanların yönetim şekli İslâm mı olmalı? Yoksa diğer beşerî ideolojiler mi? Allah'ın kanunlarını mı tercih etmeliyiz? Yoksa beşerî sistemlerin kanunlarını mı?..
Gayr-i İslâmî sistemlerden razı olmak, kendi cellâdına âşık olmak gibi bir durumdur. Allah, şirki haram kılmışken, demokratik yönetimler şirkten beslenir. Bugün yeryüzünde ne kadar bozgunculuk/ talan/ soygun/ tecavüz/ hakların gasp edilmesi varsa, bunların hepsi beşerî sistemlerin ürünüdür. Beşerî sistemlerde zalimler güçlü, mazlumlar ise köle hükmündedir. Beşerî sistemlerin temelinde, haklının değil, güçlünün menfaati esastır.
İslâm coğrafyası, ağır imtihanlardan geçmektedir. İslâm dünyasında yaşanan acı olayların sebebi, devlet yönetimlerinin tağutların elinde olmasından kaynaklamaktadır. Demokrasi, İslâm coğrafyasına kan, gözyaşı, katlîamdan başka bir şey getirmemiştir. Zaten Allah'ın razı olmadığı tağutî bir düzen, insanlara bundan başka ne verebilirdi ki?
Yeryüzünde huzur, barış, özgürlük, beşerî sistemlerde değil, Allah'ın kanunları ile gerçekleşir. Gerçek özgürlük, Allah'ın hükümlerine tabi olmaktır. Sahte özgürlük ise, beşerî sistemlere boyun büküp, itaat etmektir.
Hüsnü Aktaş, Hüseyin Kerim Ece, Ahmet Varol, Abduallah Dai, Ziya Gündüz, Halil Kara, Süleyman Gülek, Nasruddin Yasin, Seyfulislam Çapanoğlu, İbrahim Dönertaş, Recep Arslan, Ahmet Bal, Yakup Paslı, Tülay Demircan Koyuncu, Selahaddin Işık…
Dergi hakkında detaylı bilgi için web: www.vuslatdergisi.com
