|

Yazı okuru ikna etmeli

Yazma eylemi üzerine dikkat çeken bir kitabı kaleme alan Trish Hall, İkna Etmek İçin Yazmak adlı eserinde yazma eyleminin nasıl ve ne amaçla gerçekleştirilmesine dair hatırlatmalar yapıyor. Gazetecilik yapan Hall’un yıllar içerisinde karşılaştığı mesleki durumlardan hareketle “bir şey söylemeyi amaçlayan” bir yazının nasıl olmasına yönelik deneyimlerini okuyucuya aktarılıyor.

Haber Merkezi
04:00 - 15/12/2020 Salı
Güncelleme: 23:42 - 15/12/2020 Salı
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv
M.MURTAZA ÖZEREN

Bu aralar kitap dünyasında yazı yazmaya ilişkin çeşitli kitaplar çıkıyor. Okuyucular rağbet de gösteriyorlar bunlara. Genel itibarıyla bu kitaplar öncelerin kompozisyon kitaplarından farklı; yazılacak metinlerin biçiminden ziyade içeriğine odaklanıyorlar, ya da yazma eyleminin kendisine. Şurası bir gerçek ki tarihin hiçbir döneminde ne yazıya bu kadar maruz kalmış ne de bu kadar yazı yazar olmuştuk. Hal böyleyken yazma eyleminin kendisi o eski “ağırlığını”, ister istemez, yitirdi ve artık tekrardan bu eylemin aslında ne olduğuna, nasıl yapıldığına dair bilgi edinmek gerekiyor. Orenda Kitap’tan çıkan Trish Hall’un kaleme aldığı İkna Etmek İçin Yazmak kitabı bu bağlamda yazma eyleminin nasıl ve ne amaçla gerçekleştirilmesine dair okuyucularına akıldan çıkarılan nitelikleri hatırlatıyor.

Kitaba geçmeden önce, kitabın değerini daha da arttıran bir noktadan söz etmek gerekiyor: Yazar Trish Hall 20 yıldan fazla The New York Times’ın bünyesinde gazetecilik yapmakla birlikte, 2011-2015 yılları arasında aynı gazetenin Açık Görüş sayfasının editörlüğünü üstlenmiş. Normal bir gazeteciden farklı olarak, Hall’un kariyerindeki bu aşama ona, yazı yazmanın asli amacına, karşıdaki muhatabı konunuza inandırmak ve ikna etmeye odaklanmaya yönelik bolca tecrübe kazandırmış. Bununla birlikte kitap boyunca bu tecrübeyi aktaracak örnekler de sağlamış. Dolayısıyla yazı yazmanın ve okura sunmanın bizzat mutfağında aşçı olarak görev yapmış bir isim kendisi.


İkna Etmek İçin Yazmak aslına bakılırsa bir yönergeler dizisi sunmuyor okuyucularına. Hall’un yıllar içerisinde karşılaştığı mesleki durumlardan hareketle “bir şey söylemeyi amaçlayan” bir yazının nasıl olmasına yönelik deneyimler okuyucuya aktarılıyor. Açık konuşmak gerekirse bu tür kitaplarda olmazsa olmaz sayılabilecek “şunu yap, bundan kaçın” tarzında talimatların bu kitapta da bulunmasına rağmen eserin tadını kaçıracak ölçüde değil. Esere esas lezzeti veren mesleki yaşantı aktarımlarının yanında bu kısımlar, eğer kitabı ismine ve kılavuzluk vaadine kendinizi kaptırarak almışsanız, kitabı okuma sebebinizi hatırlatıyor diyebiliriz.

BEŞ KURALA DİKKAT ÇEKİYOR

Trish Hall Açık Görüş sayfasında editörlüğünü üstlendiği birçok isim ve yazıdan hareketle okuru ikna edebilmek üzere kullanılmasını salık verdiği on beş kural zikrediyor. Bu on beş maddeyi şu üçüyle özetleyebiliriz: Sadelik, samimiyet ve empati. Lafı dolandırmamak okuru uzak tutmamak ve okur kitlesini tanımak bir yazının değer görmesi ve dikkate alınması için önemli özellikler.

Yazarların okura karşı tutumları yazdıkları metni anlaşılabilir ve “kanılabilir” kılıyor diyebiliriz. Üst perdeden, yazarın uzmanlığını kör göze parmak gösteren bir yazı okuru küçümsüyor demektir, okur bu küstahlığı affetmez; ya da yazarın okur kitlesinin sıkıntılarından haberdarmış, onların dertleriyle hemhal oluyormuş gibi göründüğü halde gerçekte böyle bir özdeşlik taşımayan bir yazı okuru hafife alıyor demektir, okur bu yapmacıklığı benimsemez; edebiyat parçalamak adına uzadıkça uzayan, sanat paralayan yazılar okurlara caka satar; okurun bu “sanat eserine” ayıracak vakti olmaz. Özetleyecek olursak yazarın okur kitlesini gözeterek, ona ne üstten bakarak ne de küçümseyerek, “derdini” bütün samimiyeti ile sadelik içerisinde aktarması gerekiyor. Aksi takdirde yazılan ama okunmayan yazılar çöplüğüne katkı sağlanmaktan başka bir iş yapılmış olmuyor.

Trish Hall’un Açık Görüş sayfası yönettiği yıllar yazıyla olan ilişkimiz bakımında bir dönüm noktasına denk geliyor aslına bakılırsa. Sosyal medya 2010 sonrasında hayatımızın adeta vazgeçilmez bir ögesi haline geldi; kullanım açısından hala tercihimize bağlı olsa da gündemi yönlendirmek ve hatta belirlemek bakımından son dönemde daha fazla varlığını hissettirir oldu. Herkesin fikirlerini açıkça herhangi bir otoritenin onayına ihtiyaç duymaksızın ileri sürebilmesi kendinden menkul kurallara ve adaba sahip yazı yazmayı da şüphesiz etkiledi.

SOSYAL MEDYA VE YAZI

Üstüne üstlük sosyal medya bizlerin yazı ile olan ilişkimizi dönüştürerek yalnızca birkaç satır içerisinde meramın anlatılmasını mecburi kıldı. Yazarların bu sebeple okurlarını çekme ve okutmaya devam ettirebilmeleri için Hall’un tavsiyelerini uygulamaları ayrı bir önem taşıyor. Matbu gazetelerin sonbaharında yaşanan bu dönüşüm sırasında Trish Hall’un sadece ABD’de değil dünyanın da en önemli gazetelerinden birinde, düşünce yazılarının editörlüğünü üstlenerek oradan edindiği tecrübeyi bize aktarması, hem biçim hem de içerik bakımından yazmaya dair söylediklerini, bugün ve gelecek günlerde yazı yazmakla ilişkimizi şekillendirebilecek, ıskalanmaması gereken tavsiyeler haline getiriyor.

Bilginin ön plana çıktığı, yazılanın doğruluğunun ve doğru bilgi içermesinin ilk başta sorgulandığı bir ortamda Hall’un yazı yazmak için olmazsa olmaz addettiği samimiyet, sadelik ve empati bugünden başlamak üzere daha çok dikkatimizde olmalı diye düşünüyorum. Son kertede satırlara dökülenlerin değil okurların hafızalarında kalanların bizleri yarın da yaşatacağı kanaatindeyim.

#Trish Hall
#İkna Etmek İçin Yazmak
#Kitap
3 yıl önce