|

Yazılı müzik kaynakları mecmualarla başladı

Akademisyen ve bestekar Gönül Paçacı Tunçay, Türk makam müziğinin bilinmeyenlerini neşrettiği ‘Neşriyât-ı Mûsıkî: Osmanlı Müziğini Okumak’ isimli kitabını zenginleştirerek iki cilt halinde VakıfBank Kültür Yayınları aracılığıyla okuruna sundu. Osmanlı’da yazılı müzik kaynaklarının öncü örneklerinin güfte mecmuaları olduğunu kitaptan okuyoruz.

Yeni Şafak
04:00 - 15/03/2019 Cuma
Güncelleme: 11:43 - 14/03/2019 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
HARUN KARABURÇ

Türk müziğinin hem tarihsel hem de sosyal zeminiyle ilgili son yıllarda karşımıza çıkan yayınlarında bir artış söz konusu. Bu artış nitelik bakımından da nicelik bakımından da oldukça sevindirici. Akademisyen ve bestekar Gönül Paçacı Tunçay, bundan yaklaşık on sene evvel Türk makam müziğinin bilinmeyenlerini arşivlik bir çalışma yaparak ‘Neşriyât-ı Mûsıkî: Osmanlı Müziğini Okumak’ adıyla neşretmişti. Arada geçen süre zarfında pek çok yeni bilgi ve belgeye ulaşıp üzerinde çalışan Tunçay, kitabına yeni ilaveler yaptı. Türk müziği sevenlerin başucu niteliğindeki bu eşi az bulunan eser, iki cilt halinde VakıfBank Kültür Yayınları aracılığıyla okuruna sunuldu. Tarihi kayıtlar, yayınlar, güfte mecmuaları, nota defterleri, kuramlar ile musikişinasların yaşamları üzerinden Türk makam müziği serüvenine ışık tutan eserin ilk baskısında bulunmayan birçok yeni güfte mecmuası ve nota arşivi eklendi.

İki ciltlik Neşriyât-ı Mûsıkî: Osmanlı Müziğini Okumak, iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde Osmanlı müziğinin yazılma ve basılma süreci mercek altına alınırken zihinden sese, sesten de kağıda dökülme süreci ayrıntılarıyla anlatılıyor. Kitabın büyük bölümünü oluşturan ikinci bölümde ise yazıya dayalı musiki malzemelerinden örnekler görüyoruz. Güfte mecmuaları, nazariyat-solfej-metod örnekleri, biyografi-tarih-anlatı, notaya dayalı malzeme (fasıllar-serîler-yayıncılar-seçkiler-derlemeler), dergiler, plak zarfları, katalogları, notalı kartpostallar, konser programları, el kitapçıkları gibi gündelik hayatın basılı müzik malzemeleri okurun ilgisine mazhar oluyor.

GEÇ OSMANLI ERKEN CUMHURİYET

“Bu kitap, Osmanlı musikisinin değişim sürecini yayınlar üzerinden öncesi ve sonrasıyla okumaya çalışmak amacı ve ipucu taşıyan her ayrıntının değerlendirilmesi yoluyla hazırlandı. Ancak Osmanlı musikisinin uzun zamana yayılmış köklü geleneği bir asırdan az bir zamanda eski harflerle basılmış dilimine bakarak anlaşılabilmesi ne derece mümkün olabilirdi? Üstelik bu dönem, içine Batı kültürünün musikisinin nazari ve estetik unsurlarıyla tedricen katılmış ve yerli müziğin farklı ifade biçimleri kazanmış olması gibi nedenlerle ilk bakışta göz yanıltıcı bir seçimdi. Kitapta Türk müziğinin ‘Geç Osmanlı- erken Cumhuriyet’ diyebileceğimiz safhası ele alınıyor” diye yazıyor Tunçay, kitabının önsözünde.

BATI NOTASINA GEÇİŞ

Birçok Avrupalı, 15. yüzyılda Osmanlı’da İslam’ın etkisiyle müziğin yasaklandığını ve Türklerin askeri müzik dışında bir müzikleri olmadığını ileri sürüyordu. Ancak hakikat bunun tam aksiydi. Ancak müzik yayıncılığı ve nota yazımı çok yaygın değildi. Kitaptan okuduğumuza göre Osmanlı’da basılı müzik eserleri güfte mecmualarıyla başlıyor. Bir yandan da müziğin yayımlanma ihtiyacını batı notasına geçiş hızlandırıyor. Bu mecmualara kitaptan birkaç örnek vermek gerekirse: Mecmua-i Şarkı üzerindeki tarihe binaen en eski olduğu kabul edilen güfte mecmuası olarak karşımıza çıkıyor. 43 makamdan tertip edilen mecmua sadece şarkı formundan seçilen eserlerin güfteleri zikrediliyor. Klasik Türk müziğinin seçkin bestekarlarından Haşim Bey tarafından tertip edilen Mecmua- i Karha ve Nakşha ve Şarkiyyat, 19. yüzyılın meşhur musıki hocası neyzen ve hanendelerinden ‘Bolahenk’ namıyla tanınmış olan Mehmet Nuri Bey’in tertip ettiği Mecmua-i Şarkiyyat ve Karha ve Nakşha, Dede Efendi’nin öğrencisi Mehmed Selim’in çıkardığı Mecmua-i Beste ve Semaiyyat ve Şarkiyyat, Mecmua-i Arifi, Faikû-l Asar, Semaye-i Zevk, Yeni Şarkı Mecmuası, Lezzet-i Şevkyab, Nevzuhur Şarkılar, Hadika-i Musıki, Gulzar-ı Musıki, Güldeste-i Musıki, Camiü’l-elhan dönemin önemli güfte mecmuaları arasında yer alıyor. Kitapta çok daha fazlasını ve muhtevasını bulabilirsiniz.


BİYOGRAFİLER KAYNAK TEŞKİL EDİYOR

Güfte mecmualarından sonra nazariyat nota yayınları başlıyor. Gönül Paçacı Tunçay’ın aktardığına göre I. Meşrutiyet’ten sonra ilk kez 1886 yılında, Hacı Emin Efendi’nin ‘Nota Muallimi’ kitabı yayımlanıyor. Hacı Emin Efendi 1875’ten itibaren Batı notasıyla bir kısmı piyano partili olarak notalar yazan ve yayınlayan müzisyen. Kitaptan öğrendiğimiz diğer nota müzik nazariyatı yayınlarının bazıları ise şöyle: İrâe-i Negamât, Rehber-i Mûsıki, Risâle-i Mûsıki, Mebâdî-i Mûsıki, Mûsıki Nazariyâtı, Medhâl-i Mûsıki, Tedrîsât-ı Mûsıki, Ud Muallimi, Keman Metodu, Mübtedîler İçin Nazarî ve Amelî Âhenk Dersleri, Tarihçe-i Fenn-i Mûsıki. Yine kitapta birçok örneğini bulabilirsiniz bu yayınların. Yazının başlarında da belirttiğimiz üzere biyografi ve anlatılar da klasik Türk müziğini kavramamızda önemli bir rol üstleniyor. Türk müzikolojisinin en önemli isimlerinden Rauf Yekta Bey’in ‘Es’âtiz-i Elhân’ isimli kitabında Hoca Zekâi Dede Efendi, Hoca Abdülkâdir-i Merâgî ve Dede Efendi’nin biyografileri yer alıyor. Yine Rauf Yekta Bey’in yazdığı Şark Mûsıkisi Tarihi de önemli bir kaynak.

RAUF YEKTA’NIN MÛSİKAR’I

Neşriyât-ı Mûsıkî’den okuduğumuza göre Osmanlı’da yayımlandığı bilinen en eski müzik dergileri şöyle: 1860’ların başında Kapriel Yerenyan ve Nikoğos Taşçıyan tarafından çıkarılan Kınar Haykakan (Ermeni Santuru), 1863’te Dikran Cuhacıyan Vartan Papazyan ve Nikoğos Taşçıyan’ın yayımladığı Osmanyan Yerajışdutyun (Musıki-i Osmani) ve 1875’te Nikoğos Taşçıyan’ın kardeşi Hagop Taşçıyan ile neşrettikleri Nıvak osmanyan (Negamat-ı Osmaniye). 1906 yılında Rauf Yekta Bey’in de bir süreli yayın çıkarmak üzere izin aldığı ancak Musikar isimli bu yayını bir türlü gerçekleştiremediğini, üzüntüsünü de “Böyle bir gazete neşri bidâyet-i Meşrûtiyetten beri bu âcizin de ahd u emeliydi; hattâ Mûsikar nâmıyla imtiyâzını almış idim. Çi faide ki dehrin germ ü serdinden münâsib bir zaman bularak neşrine başlayamamış idim” sözleriyle aktardığını kitaptan okuyoruz. Dönemin en ciddi dergileri arasında ilk resmi musıki kurumumuz olan Darülelhan tarafından 7 sayı yayımlanan Dârü’l-Elhân Mecmuası var. Gönül Paçacı Tunçay, büyük bir vefa örneği sergileyerek bu dergiyi 92 yıl aradan sonra, 8. sayıdan itibaren bugün yayımlamayı sürdürüyor.

#gönül paçacı tuncay
5 yıl önce