|

Yeni doğanlar dedelerinin annelerini görecek

Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Gerentoloji (yaşlılık bilimi) Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Arun, "Türk insanı 2050 yılından itibaren Avrupalı'dan daha uzun yaşayacak. Yeni doğan çocukların çoğu dedelerinin anne ve babalarını görebilecek" dedi.

Aa
00:00 - 22/11/2013 Cuma
Güncelleme: 11:16 - 22/11/2013 Cuma
Yeni Şafak
Yeni doğanlar dedelerinin annelerini görecek
Yeni doğanlar dedelerinin annelerini görecek

Türkiye'nin yaşlılık profiliyle ilgili saha çalışmaları ve Türkiye İstatistik Kurumunun resmi verilerinin analizleri neticesinde hazırladığı Ulusal Yaşlanma Raporu'nu AA muhabirine değerlendiren Arun, Türkiye'nin dünyanın en hızlı yaşlanan ülkeleri arasında yer aldığını söyledi.

Hızlı yaşlanmanın getirdiği sorunların emeklilik sisteminde değişiklik ve çocuk sayısının artmasıyla çözülebileceğini belirten Arun, yaşlanmanın bir sorun olmadığını, bu durumun fırsat haline dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı.

Önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin "kaliteli olarak nasıl yaşlanabiliriz" konusunu tartışması gerektiğini dile getiren Arun, ülkenin sadece tıbbi değil, sosyal olarak da yaşlı bakımına hazırlaması gerektiğini kaydetti.

Türkiye'nin aktif yaşlanma politikaları oluşturması gerektiğini ifade eden Arun, şöyle konuştu:

"Bugün normal bir Türk insanı Avrupalılar'dan daha kısa ömürlüdür. Türkiye'deki ömür ortalama 74 yıl. Avrupa'da ise bu rakam ülkelere göre değişmekle ortalama 80'in üzerinde. Türkiye bu şekilde geliştikçe, insanları bilinçlendikçe, beslenme daha düzenli oldukça ve hijyen arttıkça ömür süresi de uzayacak. Türkiye, coğrafi ve iklim olarak insanların uzun yaşamasına elverişli konumda. Bu gibi bazı sebeplerden dolayı Türk insanı 2050 yılından itibaren Avrupalı'dan daha uzun yaşayacak. Yeni doğan çocukların çoğu dedelerinin anne ve babalarını görebilecek."

Arun, bu durumun sosyal ilişkilerin değişmesini gerektireceğini dile getirerek, aradaki kuşağın hem yaşlıya hem de toruna bakacağını söyledi. Gençlerin sadece yaşlılara değil, daha yaşlılara da bakması gerekeceğini belirten Arun, şöyle devam etti:

"Bir ülkenin yaşlı nüfusu, o ülkenin gelişmişlik seviyesini de gösterir. Türkiye, 20 yıl sonra tarihinde ilk ve son defa bu kadar büyük bir yetişkin nüfusa sahip olacak. Bu, tarihi bir fırsat da felaket de olabilir. Bu rakam 20 yıl sonra düşmeye ve yaşlı nüfus baskın hale gelmeye başlayacak. Bu nüfusu ekonomiye ve üretime dahil etmemiz gerekecek ama oluşturulacak sosyal politikalar ile bu, bir sorun olmaktan çıkabilir."

90 yaş üzeri kadınların neredeyse tamamı dul

Türkiye'de dulluk kavramının önemine dikkati çeken Arun, dulluğun sadece medeni durumdaki değişme değil, yoksulluğun da önemli göstergelerinden olduğunu anlattı.

Türkiye'de 60 yaşından sonra dul kalan kişilerin çoğunun kadınlardan oluştuğuna işaret eden Arun, yaptıkları araştırmada 90 yaş üzeri kadınların neredeyse tamamının dul olduğunu belirlediklerini anlattı.

Karısını kaybeden erkeklerin evlendiğini ancak kadınların kültürel olarak evlenmek istemediğini vurgulayan Arun, "90 yaşın üzerindeki erkeklerin yüzde 89'u, kadınların ise yüzde 99'u dul" dedi.

Türkiye'de 60 yaş üzeri erkeklerin yüzde 17'sinin, kadınların ise yüzde 55'inin okuma yazma bilmediğini dile getiren Arun, 60 yaş üstü yaşlıların sadece yüzde 6'sının üniversite mezunu olduğunu bildirdi.

Doç. Dr. Arun, 60 yaş üstü erkeklerin yüzde 6'sının, kadınların ise yüzde 50'sinin hiçbir geliri bulunmadığını ifade ederek, yaşlı erkeklerin yıllık gelirinin ortalama 5 bin 428, kadınların ise 3 bin dolar olduğunu söyledi. Arun, yaşlı kadınların, yaşlı erkeklere göre daha yoksul bir hayat sürdüğünü belirtti.

Yaşlandıkça camiye gitme oranının arttığı inancı yanlış

Türkiye'de yaşlıların tamamının hasta olduğu gibi yanlış bir inanç bulunduğunu dile getiren Arun, "Bu durum yaş ayrımcılığının bir göstegesidir. Türkiye'deki yaşlı bireylerin yüzde 29'unun tıbbi bakıma, yüzde 79'unun ise sosyal bakıma ihtiyacı var. Yani başka talepleri var. Tiyatroya gitmek, çeşitli etkinlikler yapmak gibi" diye konuştu.

Türkiye'de insanların yaşlandıkça camiye gitme oranının arttığı inancının yanlış olduğuna dikkati çeken Arun, insanların gençliğinde ne kadar dindarsa yaşlılığında da o kadar dindar olduğunu, sadece yaşlıların dini programları izleme oranının gençlere göre daha yüksek seyrettiğini ifade etti.

Türkiye'de sosyal güvenlik kapsamında bulunmayan yüzde 15'lik kesimin çoğunun yaşlılardan oluştuğunu bildiren Arun, Antalya'da 4 bin kişinin evde bakım aldığını, bunların bininin 80 yaşın üzerinde olduğunu söyledi.

"Türkler yaşlı yakınına daha fazla bakmaktadır" düşüncesi

Doç. Dr. Arun, Türkiye'de yaşlıların bakımıyla ilgili yaptıkları Avusturya karşılaştırmalı bir çalışmada, Türk insanının yaşlılarına bakım konusunda sınıfta kaldığını vurguladı.

Arun, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye, yaşlıları ile bir Avrupalı'ya göre daha az ilgileniyor. Türklerin yüzde 83,1'i yaşlıları ile hiç ilgilenmiyor. Avusturya'da ise bu oran yüzde 68,1. Avusturyalıların yüzde 8,4'ü her gün yaşlılarını ziyaret ederken, Türkiye'deki oran yüzde 5,8. 'Haftada birkaç gün görüyoruz' diyenlerin oranı Avusturya'da yüzde 5,9 iken, Türkiye'de yüzde 2,7. Ayda bir iki gün ziyaret edenlerin oranı da Avusturya'da yüzde 18,5, Türkiye'de yüzde 8,4. Bu veriler 'Türkler yaşlı yakınına daha fazla bakmaktadır' düşüncesinin sadece sözde kaldığını, bilimsel olarak gerçekçi bir yanı olmadığını göstermektedir."

Arun, orta yaş grubunun ise anne ve babalarından çok çocuklarıyla ilgilendiğine işaret etti.

Biyolojik yaş ile vücut yaşı farklı çıkabiliyor

Bölümlerinde aqua terapist Japon Yoko Yamada gözetiminde "Fiziksel yaş ölçümü" yaptıklarına değinen Arun, insanın biyolojik yaşı ile vücut yaşının farklı çıktığını söyledi.

Kişinin beslenme alışkanlığı ve egzersiz durumuna göre vücut yaşının değiştiğini vurgulayan Arun, "Yaşlı dediğimiz kişilerin fiziksel yaşları çok genç çıkabiliyor ya da tam tersi olabiliyor. Özellikle eğitimli ve iyi gelirli kişilerin vücut yaşının daha genç olduğunu fark ettik. Üniversite öğrencilerinin vücutları ise beslenme bozukluğu ve egzersiz yapmadıklarından dolayı daha yaşlı çıktı" dedi.

Arun, testin ardından kişilere özel beslenme ve egzersiz programları önerdiklerini, böylece sağlıklı yaşlanmasını sağladıklarını belirtti.


10 yıl önce