|

Yıldızlar özgürlüğümü frenliyor

Yıllar önce Fransa’nın bir köyünde açtığı restoranla dünyada tanınan bir şef haline gelen üç Michelin yıldızlı Regis Marcon, uluslararası birçok ödülün de sahibi. Dünyanın en prestijli şeflik yarışması olan Bocuse d’Or komite başkanı olan Marcon, “Yıldızlar beni zorunlu olarak mükemmel olmaya itiyor, özgürlüğümü frenliyor” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 29/01/2017 Pazar
Güncelleme: 07:00 - 29/01/2017 Pazar
Yeni Şafak

Dünyanın en meşhur şeflerinden biri Fransız Regis Marcon. Marcon'un şefliğe uzanan öyküsünün temelleri 1948 senesinde anne ve babasının Saint-Bonnet-Le-Froid'e yerleşmesiyle başlamış Babasının ölümünden sonra annesi bir taraftan 7 çocuğunu büyütürken diğer yandan küçük restoranlarını işletme çalışmış. Yoksul oldukları için annesini sürekli ağlarken görünce aşçı olmayı hiç düşünmeyen Marcon, güzel sanatlar okumak istemesine rağmen kendini aşçılık okulunda bulmuş. Okulda tanıştığı bir öğretmenin anlattıklarından sonra iyi bir şef olmaya karar veren Marcon, 1979 senesinde 'L'Auberge des Cimes' isimli restoranını açmış. Marcon'un 37 sene önce 240 kişinin yaşadığı Fransa'nın küçük bir köyünde açtığı restoran hala yenilikçi fikirlerin ortaya çıktığı bir yer. Köyde yetişen ürünlerle mutfağında farklı lezzetleri yakalayan Marcon, 3 Michelin yıldızıyla beraber Prix Taittinger, Prix Brillat Savarin ve Bocuse d'Or gibi birçok ödül ve madalyanın sahibi. Dünya çapında tanınır hale gelmesini sağlayan ödül ve yıldızların olumsuz yanını ise Marcon, şöyle açıklıyor: “Yıldızlar beni zorunlu olarak mükemmel olmaya itiyor ve özgürlük tanımıyor. Müşterilerin yeni lezzetleri sevip sevmeyeceği kaygısıyla kendimi frenliyorum."





YARIŞMALAR OKUL GİBİ


“Benim büyük restoranlarda çalışma imkanım olmadı. Her şeyi kendi kendime öğrendim. Birkaç aşçılık yarışmasına da katıldım. İlk başlarda çok fazla hayal kırıklığına uğradım ama bu yarışmaları bir okul olarak gördüm. Çünkü buralardan çok fazla şey öğrendim. Yaklaşık 20 yarışmaya katıldım ve yavaş yavaş başarılı olmaya başladım" diyen Marcon, 1999, 1997 ve 2005 yıllarında üç tane michelin yıldızının sahibi oldu. 60 yaşındaki şef, insanları beslerken köyün etrafındaki doğayı fark etmiş. Şeflik yaparken doğayla ciddi bir ilişki içinde olduğunu belirten Marcon, otları araştırıp, köydeki bahçelerle çalışarak sebze üretmiş. Çok tanınmış bir restoran sahibi olunduğunda mesleğin elçisi olmak gerektiğine de inanan Marcon, “Bölgemizde yetişen ürünlerin elçiliğini yapmamız gerekiyor. Çünkü orada üreticiler var. Onları destekleyip teşvik etmemiz gerekiyor. Onlarla tanışarak bir şeyler öğrenebiliriz" şeklinde konuşuyor. Gençlere ilham olabilmek için öğrenmeye devam eden Marcon, tutkusunu gelecek


nesillere aktarmak istiyor.



OCAĞIN BAŞINDAYKEN HAYAL EDİYORUM


Mutfağın da resim, müzik gibi bir sanat dalı olduğunun altını çizen Marcon, “Nasıl ki müzikle ilgilenirken önce solfej öğrenmek gerekir mutfakta da önce yemek yapmanın temellerini öğrenmek lazım. Bu sadece temel ürünleri tanıyıp, kesmek ve pişirmekle alakalı değil. Hafızamızda farklı tatları ve anları depolamamız gerekiyor. Arada mutfaktan çıkıp bir ağaca dokunmalıyız. İnsanın özüne dönüp kendini şarj etmesi lazım. Ben tamamen yeni bir şeyler oluşturma dönemindeyim. Çünkü 3 tane oğlum benimle birlikte çalışıyor. Onların benden farklı olmalarından besleniyorum. Yeni bir şeyler çıkartmak kolay değil. Bunun için çok çalışmak ve hayal etmek gerekiyor. En iyi hayal etme anı ise ocağın başındaki pişirme anı" şeklinde konuşuyor.





Ödül aldığı yarışmanın başkanı oldu


İki yılda bir gerçekleşen ve şeflere prestij kazandıran 'Bocuse d'Or' ödülünü 20 yıl önce alan Fransız şef Regıs Marcon, şimdilerde yarışmanın başkanı oldu. 30 yılını dolduracak olan yarışma sayesinde restoranının tanındığını söyleyen Marcon, "Yarışmada amacımız artık her ülkenin kimiğini yarışmaya katabilmesi. Bu ilk yıllarında pek mümkün değildi. Bunu değiştirerek her bölgeden ülkenin finale kalması için uğraşıyoruz" diyor.







#Regis Marcon
#L'Auberge des Cimes
7 yıl önce