|

Meğer Albert Gabriel 'gizli bir ressammış'

Mimarimizi dünyaya tanıtan ve Türkiye'deki birçok tarihi eserin ilk fotoğrafçısı olan Albert Gabriel'in 1973'ten beri kapalı duran evinden çıkan ve herkesi şaşırtan suluboya tabloları ilk kez İstanbul'da

00:00 - 14/09/2006 Perşembe
Güncelleme: 22:06 - 13/09/2006 Çarşamba
Yeni Şafak
Meğer Albert Gabriel 'gizli bir ressammış'
Meğer Albert Gabriel 'gizli bir ressammış'

Uzun yıllar ülkemizde yaşayan ve 1925'ten 1960'a kadar tarihi yapıların araştırılması, korunması ve restorasyonu üzerine pekçok araştırma yapan İslam arkeolojisi uzmanı Prof. Albert Gabriel'in 1973'ten beri kullanılmayan evinde keşfedilen eserleri İstanbul'da sergileniyor. Yapı Kredi Kültür Merkezi Kâzım Taşkent Galerisi'nde yarın açılacak olan serginin başlığı “Albert Gabriel (1883-1972) Ressam, Mimar, Arkeolog, Gezgin”. 11 Kasım tarihine dek sürecek olan sergi, Gabriel'in pek bilinmeyen ressam yönünü ortaya koyuyor olması bakımından önemli.

ÇÜRÜMÜŞ EŞYA DEĞİL SANAT ÇIKTI

Serginin küratörü, kendisi de Türkiye'de mimari çalışmalar yapan, Paris Üniversitesi Öğretim Görevlisi Pierre Pinon. Albert Gabriel'in eserlerinin her zaman kendisi ve mimar arkadaşları için çok önemli olduğunu söyleyen Pinon, bunun sebebinin Gabriel'in detaylı ve yetenekli çizimler yapması olduğunu belirtiyor. Albert Gabriel'in Bar-sur-Aube'daki 1973'ten beri kullanılmayan evindeki eserleri keşfeden Pinon, evin varlığından bir arkadaşının anne babasının, Albert Gabriel'in arkadaşı olması sayesinde haberdar olduğunu söylüyor. Gabriel'in yasal mirasçısı olan yeğeninin ruh sağlığı problemleri nedeniyle, mahkeme tarafından bir gözetmene devredilen evin 1973'den beri hiç açılmamış olduğunu belirten Pinon, kasaba sakinlerinin beklediği gibi çürümüş eşyalarla değil o dönem fotoğraf basımında kullanılan yaklaşık 2500 adet cam plaket, 300 adet suluboya tablo, pekçok rölyef, karakalem çalışmaları ve fotoğraflarla karşılaştığını söylüyor.

Kâzım Taşkent Galerisi'nde açılacak olan sergide, evde bulunan mimari çizimler, Amasya'dan Mardin'e Bursa'dan Diyarbakır'a çektiği 50 adet 30x40 boyutunda fotoğraf; Türkiye, Yunanistan, Ortadoğu ve Avrupa'yı betimleyen suluboyalar, Rodos adası ile ilgili suluboyalar ve büyük boyutlu boyalı desenler; Boğaziçi yalıları, Mardin, Anadolu camileri ve medreseleri betimleyen desenler; Güzel Sanatlar Okulu'na yaptığı eserler, çalışmaları sırasında kullandığı malzemeler yer alıyor.

İLK SERGİ TÜRKİYE'DE

Pinon, sergideki Rodos ve Delos'u konu alan ürünlerin bir kısmının Gabriel tarafından Paris'te 1911 ve 1923 tarihleri arasında Sanatçıların Salonu denilen etkinliklerde sergilendiğini, Hasankeyf fotoğraflarının da Gabriel'in 1940'ta Paris'te yayınlanan ve Hasankeyf araştırmaları ile fotoğraflarının yer aldığı “Voyage Arcêologiques Dans la Turqui Orientales” kitabında yayınlanmış olan fotoğraflar olduğunu söylüyor. Ancak suluboya tabloların ilk kez gün ışığına çıktığını belirten Pinon, Gabriel'in bu çalışmalarından ve sanatçı yönünden kimsenin haberi olmadığının altını çiziyor. Gabriel'in suluboya tabloları ilk kez Türkiye'de sergileniyor. Bir sonraki sergi durağı Fransa. Evde bulunan eserlerin inceleme ve tasnifinin henüz bitmediğini de ekleyen Pinon, inceleme sonunda belki de hiç yayınlanmamış eserlerin varlığını anlayacağımızı belirtiyor.




18 yıl önce