|

Perdede tanış olduk

Dün sona eren II. Türk Dünyası Sinema Günleri için İstanbul'a gelen kardeş ülkelerin sinemacıları, ortak filmler yapılması ve ortak bir sinema dili oluşturulması konusunda hemfikirler.

Havva Setenay İlhan
00:00 - 1/02/2001 Perşembe
Güncelleme: 10:13 - 4/01/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Perdede tanış olduk
Perdede tanış olduk

Kazaklar, Türkmenler, Kırgızlar, Moğullar, Başkurtlar, Özbekler, Tatarlar, Azeriler... Bir halkın geniş bir coğrafyaya dağılmış kolları. Kültür Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı ve Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Merkezi'nin ortaklaşa düzenlediği "II. Türk Dünyası Sinema Günleri", uzun yıllar başka kültürlerle etkileşime girmiş, birbirine biraz uzak kalmış Türk dünyasını, kültürel platformda bir araya getirdi. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine mensup sanatçıların her biri, Türk medyasının yeterince ilgi göstermemesine rağmen geleceğe umut ve sevgiyle bakıyorlar. Misafir sinema emekçilerine "II. Türk Dünyası Sinema Günleri" hakkındaki düşüncelerini ve sinemalarını sorduk.

Film, ruhu açar

Başkurdistan Film Stüdyosu Müdürü Reis İsmailof Abdurrahmanoğlu, sinema günlerine ülkesini temsilen 'Kuray', 'Nehrin Akışıyla İnişe' ve 'Ağul Üzerinde Gökkuşağı' adlı filmlerle kaltıldı. Abdurrahmanoğlu, etkinliği şöyle değerlendirdi: "Globalleşen dünyada halklarımız üzerinde Amerikan filmlerinin negatif bir etkisi var. Bunlara karşı Türk dünyası sinemacılarının ortak filmler yapması gerektiğini düşünüyorum. Burada dokuz tane Türk Cumhuriyeti toplandı ve ortak film gösterimleri yapıldı. Bizim filmlerimiz güzel olana doğru yöneliyor, Amerikan filmlerinde olduğu gibi ölüm saçan konulara değinmiyor. Filmin ruhun açılımı olduğuna inanıyorum."

Birbirimizi perdede tanıdık

Türk Dünyası Sinema Günleri'ne ikinci kez katılan Kıbrıs'lı yönetmen Mehmet İncirli bu tür etkinliklerin çok olumlu olduğu kanısında. Sinema günlerine 'Kış ve Güneş' ve 'Gecenin Konukları Kaplumbağalar' adlı belgesel filmleriyle katılan İncirli, Kıbrıs Bayrak Radyo Televizyon Kurumu'nda yönetmen olarak çalışmakta. İncirli etkinliği şöyle yorumladı: "Sinema için yapılan her organizasyon önemli bir organizasyondur, çünkü filmler gösteriliyor, yönetmenler geliyor ve fikir alış-verişleri yapılıyor. Bu etkinliğe Türk dünyasından birçok sanatçı geldi. Belki özde hepimiz Türk'üz ama onların sanatlarını tam olarak bilmiyoruz. Bu vesileyle onları ve onların yaptıklarını tanıma şerefine eriştik. Dolayısıyla bu da güzel ve başarılı bir organizasyon."

Filmlerimizle yarışalım

Sanat yaşamına 1968 yılında Kırgızfilm Stüdyosu'nda kameraman asistanı olarak başlayan Tınay İbragimov, 1971'de Moskava Devlet Sinema Enstitüsü'nün görüntü yönetmenliği bölümünü bitirdi. Kırgız sinemasının birçok başyapıtına kameraman olarak imzasını atan İbragimov, bugün Kırgızfilm Stüdyosu'nun genel müdürlüğünü yürütüyor. Bu organizasyona ilk defa katılan İbragimov sinema günlerini şöyle değerlendiriyor: "Türk Cumhuriyetleri'nin burada bir araya gelmesi bence ilerde atılacak adımların başlangıç aşaması. Bu bir nevi tanışma festivali oldu, her cumhuriyetten gelenlerle tanışma fırsatı bulduk. Önemli olan seyircilerin bizim filmlerimizle tanışmasıydı. Biz bir sinema emekçisi olarak isterdik ki buraya gelen ülkeler filmleriyle yarışsın. Bu etkinliğin Cannes Film festivali gibi bir işlevi olsun ve iyi filmlere ödül verilsin. Başarılı filmlerin gösterimi parayla yapılırsa elde edilen gelirlerle yeni çekilecek filmler için bütçe sağlanabilir." Tınay İbragimov, Türkiye'yle, Kırgızlar'ın başlarından geçen milli felaketleri konu alan ortak tarihi filmler çekmek istediklerini söylüyor.

Festivale 'Yandım', 'Dora'nın Maceraları', 'Makamların Sırrı' filmleriyle katılan ve Türkmenistan'ı temsilen Türkiye'ye gelen sinema oyuncusu Oğulcan Niyazberdiyeva ve N. Hammidova bu tür etkinlikleri Türk dünyası adına olumlu gelişmeler olarak değerlendiriyor. Kazakistan'ı temsilen İstanbul'a gelen Kazakistan Cumhuriyeti Kültür Bakanı yardımcısı İsmahan Obayev, Türk sinemasının dünya seviyesine geldiğini ve Türkiye'de sinemacıların yerel konular yerine evrensel konulara değinen filmler çekmeyi tercih ettiğini, kendilerinin Türkiye'yle ortak filmler çekmeye hazır olduğunu söylüyor.

1966 yılından beri Azerbaycan Devlet TV-Radyo Şirketi'nde çalışan ve 'Aile' filmiyle etkinliğe katılan Azeri yönetmen Ramiz Hasanoğlu, böyle bir etkinliğin yıllar öncesinden gerçekleşmesi gereken bir organizasyon olduğunu ve gelecekte Türk dünyası sinemacılarının önemli filmlere birlikte imza atacağını ifade ediyor. Hasanoğlu, dünya kültürleri içerisinde Türk kültürünün büyük bir yeri olduğunu, bu nedenle hak ettiği şekilde bu kültürün tanınması gerektiğini söylüyor. Hasanoğlu, Türkiyeli sinema sanatçılarıyla Orta Asya'lı sinema sanatçıları arasındaki farkları şöyle özetliyor:" Biz Sovyetler Birliği dağılmadan önce devlet yatırımıyla filmler gerçekleştiriyorduk. Ama burdaki sanatçılar devletten fazla yardım görmeden sponsorlar vasıtasıyla filmlerini çekiyorlar. Bizde devletin yardımı küçük miktarda da olsa devam ediyor, gelecekte devlet güçlendiğinde sinemaya yapılan yatırım daha da artacaktır."


23 yıl önce