|

Tefekkür ibadettir

Prof. Kemal Sözen: Tefekkür, Allah bilincini zihninde canlı tutar, imanı “taklit”ten kurtarır, “insan-ı kâmil” olma yolunu açar.

Zeynep Betül Erhun
00:00 - 25/03/2022 Cuma
Güncelleme: 22:43 - 24/03/2022 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Tefekkür dini terminolojide önemli bir yer tutar. Kaynaklarda tefekkür etmenin, dini ve ahlaki açıdan önemi sürekli bir biçimde vurgulanır. Tefekkür eyleminde bulunmamanın ise olumsuz sonuçlarına dikkat çekilir. Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Kemal Sözen’le tefekkür kavramı ve önemi üzerine konuştuk.

- Hocam, öncelikle tefekkür kavramının ne demek olduğunu açıklayabilir misiniz?
  • Arapça bir kelime olan tefekkür kavramı Türkçe’de “düşünme, düşünüş” anlamlarına gelir. Bu kavram hakkında birçok İslam bilgini tanım yapmıştır. Örneğin, Seyyid Şerif Cürcanî (ö. 1413) et-Ta’rifât adlı eserinde tefekkür hakkında, varlığın istenilen manalarını idrak edebilmek için kalbin bir tasarrufu olduğunu söyler. Ona göre tefekkür, kalbin kendisiyle hayrı ve şerri, fayda ve zararı gördüğü adeta bir kandildir. Kendisinde tefekkür bulunmayan kalp ise yolunu kaybeder, şaşırmış bir şekilde karanlıklar içinde kalır. Tefekkür bir fikir üretme işlemidir. Bilinenler sayesinde bilinmeyenlerin bilgisine ulaşmayı sağlar. Fakat bu düşünce tarzının tutarlı olması gerekir.

KUR'AN TEFEKKÜRÜ ÖĞÜTLER

- Tefekkür kavramına Kur’an-ı Kerim ve hadislerde ne şekilde yer verildiğinden bahsedebilir misiniz?

Öncelikle şunu vurgulamamız gerekir ki tefekkür kelimesi Kur’an’da yer alan temel kavramlardan biridir. Kur’an, insanın birtakım yetilerini kullanarak düşünmesini ister. Bu husus, En’âm suresinin 50. ayetinde açıkça belirtilmiştir: “...De ki: Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?” buyrulmaktadır.

  • Kur’an hem kendisi hem de varlıklar hakkında tefekkürü öğütler. Kur’an’ın kendisi üzerine düşünmeye örnek vermek gerekirse, “(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik.” anlamındaki Nahl suresi 44. ayetini zikredebiliriz.

Hz. Muhammed de tefekküre büyük önem vermiştir. Zira Hz. Muhammed’in düşünme yetisini kullanma ile ilgili emir ve tavsiyeleri vardır. Nitekim Hz. Peygamber, “Bir saatlik tefekkür, içinde tefekkür bulunmayan bir yıllık (yahut da altmış yıllık) nafile ibadetten hayırlıdır.” buyurmaktadır. Diğer bir rivayet ise, “Allah’ın nimetleri ve eserleri üzerinde düşününüz. Fakat onun zâtı hakkında fikir yürütmeyiniz.” şeklindedir.

- İslam ‘düşünmek’ eylemine neden bu kadar çok önem verir?
  • İslam tefekkür etme eylemine mutlak bir değer yükler. İnsanın tefekkür yoluyla Allah, Allah-âlem ve Allah-insan ilişkisine dair birtakım tasavvurlarda bulunması, onun dünyada varoluş gayesini anlamaya imkan sunar. Böylece insan kendisine yüklenen sorumlulukları yerine getirir. İslam’ın kutsal kitabı Kur’an, alemdeki varlıkların yaratılışı hakkında bilgi verir. Fakat yaratılış ile ilgili tefekkür etmeyi de öğütler. Bu durum Rûm suresi 8. ayetinde mealen söyle buyrulur: “Onlar kendi nefisleri(nin yaratılış incelikleri) hakkında hiç düşünmediler mi? Hem Allah, gökler ile yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ve hikmete uygun olarak ve belirli bir süre için yaratmıştır...”

DÜŞÜNÜP İBRET ALMALARI İSTENİR

Diğer taraftan Kur’an, kâinattaki her şeyin insanlara nimet olarak bahşedildiğini, bundan da birtakım deliller elde edilmesi gerektiğini zikreder. Câsiye suresinin 13. ayeti bu gerçeğe işaret eder: “Göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen bir toplum için deliller vardır.” Kur’an, içerdiği mesajın önemini ve ilahî mesaja muhatap olan insanın sorumluluk taşıdığını vurgular. Bu konuda Haşr suresi 21. ayetinde, “Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.” buyrulur. Mealen zikredilen bu ayette insanların düşünüp ayetlerin mana ve işaretlerini anlamak suretiyle ibret almaları istenmiştir.

KÖRÜ KÖRÜNE BİR İNANÇ ONAYLANMAZ

  • Kur’an, körü körüne inanan bir topluluğu asla onaylamaz. Aksine, aklî yetilerini gerektiği gibi kullanan, varlığın hakikatini idrak edebilmek için tefekkür eden ve birtakım işleyiş ve olaylardan ibret alan bir toplumun varlığını hedefler. Kozmik düzene dikkat çekmek suretiyle Allah’ın varlık ve kudretinin belgelerinin kavranmasını ister. Göklerde ve yerde cereyan eden olayları gözlemlemeyi, onlar üzerinde düşünmeyi emreder. İnsanların dinî mesajları doğru anlayabilmeleri için düşünme etkinliğinde bulunmalarını ve akıllarını yerli yerinde ve doğru bir şekilde kullanmalarını öğütler. Çünkü Kur’an, bilgiye dayalı bilinçli bir imanı esas alır.

Allah’ın büyüklüğünü sürekli hatırlatır

-
Tefekkür etmek bir Müslümana neler kazandırır?

Tefekkür etmek kişiyi; yaratan, her şeye gücü yeten, dilediğini yapan yüce bir varlığa yani Allah’a iman etmeye götürür. Tefekkür yoluyla Allah’ın büyüklüğünü sürekli hatırlar. Allah bilincini zihninde canlı tutar. Kur’an’ın öğüt verdiği şekilde düşünme etkinliğinde bulunmak, dinî mesajları doğru bir şekilde anlama ve anlamlandırmayı sağlar. Tefekkürü uygulamaya sokan kişi taklide dayalı bir inanç aşamasından gerçek bir imana ulaşır. Rabbine karşı sorumluluk bilinciyle hareket eder. Hakikat ve doğru yoldan (sırât-ı müstakîm) sapmaz. “İnsan-ı kâmil” kavramıyla formüle edilen mükemmel insan niteliğine sahip olur. Ahlakî bakımdan erdemli davranışlar sergiler. İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı birbirinden ayırabilme yetisine sahip olur. Öyleyse tefekkür etmeyi sürekli hale getirmeliyiz. Böylece Allah bilincini zihnimizde canlı tutma imkânına sahip oluruz.

#tefekkür
#İslam
#Kemal Sözen
#Kur’an
#Câsiye suresi
#Haşr suresi
#Hz. Muhammed
2 yıl önce