|

Sadrettin Konevi kimdir?

Diriliş Ertuğrul dizisinin 128. bölümündeki bölümü bu haftaya da damgasını vurdu. Dizide Moğolların kuracağı tuzağı öğrenen Ertuğrul'un "Sadrettin Konevi'nin hayatı tehlikede" ifadesi dikkat çekti. Bu sözlerin ardından binlerce dizisever "Sadrettin Konevi" kimdir? sorusunu sordu. İşte ünü dünyaya yayılan alim Sadrettin Konevi'nin hayatı..

Yeni Şafak
00:58 - 27/12/2018 الخميس
Güncelleme: 00:59 - 27/12/2018 الخميس
Yeni Şafak
Diriliş Ertuğrul dizisinde ​Sadrettin Konevi sahnesi büyük ilgi çekti.
Diriliş Ertuğrul dizisinde ​Sadrettin Konevi sahnesi büyük ilgi çekti.

Diriliş Ertuğrul dizisi, bu haftaya da damgasını vurdu. Dizinin 128. bölümünde Ertuğrul'un Moğolların kuracağı tuzağı öğrenmesi damgasını vurdu.

Ertuğrul'un Sadrettin Konevi'nin hayatı tehlikede ifadesini kullanmasının ardından, gözler ünlü alim Sadrettin Konevi'ye çevrildi.

Sadrettin Konevi kimdir?

Esas ismi Eb’ül Me’ali Muhammed bin İshaktır. Dedesinin adını almıştır. Hicri 605 Miladi 1207 yılında Malatya’da doğdu. Babası İshak Efendi kendisi gibi büyük bir alim ve Anadolu Selçukluları nezdinde itibarlı ve mevki sahibi bir zattır. Aynı zamanda ünlü mutasavvıf Muhyiddin Arabi’nin de yakın dostudur. Şeyh Sadreddin-i Konevi babasını küçük yaşlarda kaybetti ve o yıllarda Konya’ya gelen Şeyh’ül-Ekber Muhyiddin-i Arabi Hazretleri, annesiyle evlendi. Küçük Sadreddin bundan sonra tamamen babalığının terbiye ve tedrisi altına girdi ve iyi bir tahsil gördü.

Muhyiddin-i Arabi ile birlikte Halep ve Şam’a gitti ve devamlı onun derslerini takip etti. Onun vefatından sonra büyük alim ve mutasavvıf Evhadüdin-i Kirmani’den feyz aldı. Daha sonra Mısır’a ve Haca gitti ve Hac dönüşü Konya’ya yerleşti.

Konya’da binlerce talebe yetiştirdi

Hadis ve tasavvufda ünü dünyaya yayılan Sadreddin-i Konevi, Konya’da Hoca Cihan’ın kendisine hediye ettiği konakda otururdu. Bu ev, Çeşme Kapısı denilen Konya sur kapılarının birinin dışında ve şimdiki türbesinin bulunduğu yerde idi. Konya’da binlerce talebe yanında pek çok da hikmet ve tasavvuf ehli kimseler yetiştirdi. Mevlana’nın da kendisinden feyz aldığı rivayet olunur.

Ahmet Eflaki, Menakıb’ül-Arifin isimli eserinde Mevlana ile aralarındaki münasebet ve dostluğa ait pek çok menkıbe nakleder. Ayrıca Mevlana, cenaze namazının Sadreddin-i Konevi tarafından kılınmasını vasiyet etmiştir.



Sadreddin Konevi ne zaman vefat etti?

Sadreddin-i Konevi, hocası Muhyiddin-i Arabi’nin kendisinin yüksek makamlara kavuşması için çok uğraştığını, vefatından sonra da üzerinde tasarruflarının devam ettiğni uzun uzun anlatır. Sadreddin-i Konevi, 673 Hicri, 1274 miladi yılı Muharrem ayının 16. pazar günü vefat etti. Türbesi II. Abdülhamid Han zamanında ve onun direktifleri ile Konya Valisi Ferid Paşa tarafından, 1899 yılında yeniden imar ve ihya edilmiştir.


Hayatına tanık olanlar şöyle anlatıyor:

Padişahlar gibi yaşayan, dergahı bir sarayı andıran, kapıcıları, perdedarları bulunan Sadreddin Konevi'nin yaşayışıyla, mütevaziane, dervişane bir hayat süren, tam bir halk adamı ve fakirlerin, yoksulların dostu olan Mevlânâ'nın yaşayışı arasında dağlar kadar fark olduğu halde bu iki mana sultanı, birbirlerini pek sayıyor ve seviyorlardı. Ne Mevlânâ, Sadreddin'in ihtişamlı hayatını kıskanıyor, ne de Sadreddin, Mevlânâ'nın dervişane hayatına yukardan bakıyordu. Aralarında meşreb ve yukarda arzedildiği gibi bazı konularda fikir ve görüş ayrılıkları vardı. Bu ayrılık, onları benlikle, kinle, nefretle birbirinden ayırmıyor, sevgi, müsamaha, hoşgörürlükle birbirine bağlıyordu. Bu iki sultan, ikisi de ayrı ayrı usul ile, ayrı ayrı yaşayış tarzı ile, fakat aynı gaye ile Allah yolunda yürüyerek insanları irşad ediyorlar, yol gösteriyorlardı.


  • Bir gün Hazreti Mevlânâ, Sadreddin Konevi hazretlerini ziyarete gitmişti. Şeyh-i kebir, hadis dersi okutmakla meşguldü. Mevlânâ'nın geldiğini görünce edeben, onun yanında hocalık yapmaktan utandı. Hadis dersinin okutulmasını Mevlânâ'dan rica etti. Hadis dersini o gün Mevlânâ okuttu ve dinleyenleri hayretler içinde bıraktı. Hadislerin ışığında ne hakikatler söylendi, ne manevi zevklere varıldı, Hazreti Muhammed'in mübarek sözleri, Hak aşıkı Mevlânâ'nın gönlünde tesirini artırdı. Başka manevi bir hal aldı. Sanki o gün yüce peygamberimiz o dergaha geldi de sevdiği Mevlânâ'nın dili ile konuşmuş oldu.

Yine bir gün Sadreddin Konevi hazretlerine Mevlânâ'nın sireti, manevi ahlaki hakkında sorulduğunda, şeyh heyecana kapılarak:

"
Eğer Bayezid'le Cüneyd bu devirde olsalardı, Allah erinin gaşiyesini (sınnalı at örtüsünü) omuzlarında taşır, bu hizmeti, canlarına minnet sayarlardı. Muhammed dininin fakirlik sofracısı odur. Biz, onun sofracısından manevi gıdalar almaktayız, bütün zevkimiz, şevkimiz onun kutlu ayağının bereketindendir.
"

Abdurrahman Cami hazretlerinin Nefehatü'l-Üns adlı meşhur kitabının 633. sahifesinde bulunan bir bölümü aynen almadan geçemeyeceğim: "Bir gün Sadreddin dergahında büyük bir toplantı vardı. Konya'nın en tanınmış şeyhleri, emirleri, beyleri, bilginleri hep orada idiler. Şeyh Sadreddin, toplantı odasında baş köşede bir seccade üzerinde oturmuş, konuşma yapıyordu. Ansızın Mevlânâ içeri girdi. Şeyh Sadreddin ve orada hazır bulunan bütün büyükler ayağa kalktılar, onu karşıladılar. Şeyh, oturduğu seccadeye Mevlânâ'nın oturmasını niyaz etti.



#​Sadrettin Konevi
#Diriliş Ertuğrul
٪d سنوات قبل