Günümüzde çoğu kişi, 'Organ mafyasının eline düşersem', 'Organlarımı bağışladığımı kimse bilmesin, apandist ameliyatında bile öldürüp organlarımı alırlar' şeklinde düşünerek bağıştan kaçınıyor. Uzmanlar, korkulmasına gerek olmadığını söylüyor ve 'Bu efsaneleri aklınızdan çıkarın' diyor. 65 bin civarında diyaliz hastası bulunan ülkemizde, bir hastanın yıllık diyaliz masrafı ise 25 bin dolar. Bir böbrek naklinin masrafı bir yıllık diyaliz tedavisine eşit. Durum böyle olunca efsanelere inanmamak gerekiyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı ile böbrek nakillerini masaya yatırdık.
65 bin civarında diyaliz hastamız var. Bunların 25 bin civarına böbrek nakli yapılabilir. Diğer geri kalanlara nakil yapılamıyor. Ülkemizde nakiller hep canlıdan yapılıyor. Vericilerimiz canlılar. Normal şartlarda en çok anneler böbrek vermiş. Sonrasında kız kardeşler, eşler, babalara sıra geliyor. Bizim ülkemizde nakillerin yüzde 80'i canlıdan. Yüzde 20'si de kadavradan sağlanıyor. Amerika'da bu oran ters. Bağış açısından yanlış tutumumuz var. Canlıyken bir organını verebiliyorlar ancak öldükten sonra bunu reddediyor.
Dinden bir engel olmadığı defalarca söylendi. Sevap olduğu da söylendi. Diyanet, "Bir kişiyi yaşatmak bütün insanlığı yaşatmaktır" dedi. İnsanlar, hastalarının öldüğüne inanamıyor. "Benim hastam makineye bağlı, yaşıyor" diyorlar. Oysa ki beyin ölümü gerçekleşenlerin hayata dönmesi mümkün değil. Komadaki hasta tabii ki uyanabilir ama orada beyin ölümü olmamıştır. "Hatamızın organı ölmeden mi alınıyor?" diye düşünenler de var.
Tıp mesleğini yapan insanlar insan hayatına saygılıdır. Tıpla uğraşan birinin ölmemiş birini ölmüş gibi organını alması diye bir durum söz konusu olamaz.
Evet bu tür haberler çıktığında organ bağışları azalıyor. Mafya durumu yalan. Birisi ortadan kaybolduğu zaman hemen "Organ mafyası kaçırdı" deniyor.
Bu tür haberler dolanıyor gerçekten de. Ancak böyle bir şey yok. Üstelik bağışlara da zarar veriyor.
Çocuk yaş grubuna yapılır. 70 yaş sonrasında tedbirli davranıyoruz. Verici olmak için de reşit olunmalı. İleri yaşlara da marjinal verici diyoruz. Yaşından dolayı çok almak istemiyoruz. Böbrek damarlarının iyi çalışmaması gibi durumlar olabilir. Bir de genç birisinden yaşlı birisine nakil yapmak istemiyoruz.
Bazı böbrek hastaları vericileri olmasına rağmen kan ve dolu uyuşmazlığı nedeniyle vericisinden böbrek alamıyor. Aynı durumdaki iki çift arasında birinin vericisinden diğerinin alıcısına böbrek nakli yapılması durumuna çapraz böbrek nakli denir. Bazen sadece 2 hasta arasında değil 4 - 5 hasta arasında da olabilir. Bir hastanın vericisi var ama doku durumu uymuyor. Bir başka hastanın vericisiyle uyum olabiliyor. Vericiler değişiyor.
İki böbreğin de iflas etmesi gerekir. Vücuttan atılması gereken toksik maddeler atılamıyorsa böbrek nakli zamanı gelmiştir. Diyalizle o maddeler atılıyor. Diyalizle yaşamak, "Ölmüyorsun ama haftanın 3 günü 4 - 5 saat makineye bağlanıyorsun" demek. Bu hastaların kan tablolarında değişiklikler oluyor. Anemi olabiliyorlar. Diyalizle yaşayanlarda kalp hastalığına yakalanma riskleri daha yüksek. Bu hastaya nakil yapılırsa kalp hastalıklarından korunuyor, vücudunda ödem olmuyor. Artık bu kişi aktif oluyor. Konforlu bir hayat yaşıyor.
Bir diyaliz hastasının yıllık gideri 25 bin dolar. Bir nakilin maliyeti bir yıllık diyaliz giderine eşit. Sağlık için para hesabı olmaz ama diyalizden kazanılan paralar, diğer sağlık hizmetlerinde kullanılabilir.
Organı taktık, çalışmaya başladı, sorun olmayacak diye bir durum yok. Alıcı ve verici ameliyata giriyor. Alıcının organı kabul etmemesi, tıbbi komplikasyonlar olması da olabilir.
Nakil olmuş birinin ret dediği olayı devam eder. Onun için bağışıklık sistemi ilaçları kullanılıyor. Yıllar sonra da o böbrek çalışmaz duruma geliyor. Enfeksiyon kaynağı olursa takılan böbreği almak zorunda kalabiliyoruz.
İlk sebep diyabet. Diyabet küçük damarları tutan bir hastalık. O damarları bozuyor. Bu ilk damarlar da böbrekte. Tuz sadece böbrek için değil, vücudumuzun diğer sağlığı için de zararlı. 17 - 18 kat fazla tuz tüketiyoruz. Su tüketmiyoruz.
Kilo başına her saat başı bir cc idrar çıkartacak kadar su içmeliyiz. Yani 50 kiloluk bir insan 50 cc idrar çıkartacak su içmeli. İdrar ne kadar koyu olursa idrardaki enfeksiyon hastalıkları o kadar çok oluyor.