|

'İnli-cinli-şeytanlı filmler' külliyatında çağdaş bir halka

Gerilim filmlerinin gözde oyuncusu Anthony Hopkins'in başroldeki varlığıyla sinemasal değerini ikiye katlayan 'Âyin', materyalist düşüncenin savunucuları ve semavî dinlerin mistikleri arasında öteden beri sert bir çatışmanın arenasını oluşturan “cinler âlemi” üzerine Hıristiyan ilâhiyatının resmî tezlerini 'yarı-belgeselci' bir tavır içinde beyazperdeye aktarırken, izleyicilerini de koltuklarında sıklıkla hoplatmayı başarıyor!

Ali Murat Güven
00:00 - 16/02/2011 Çarşamba
Güncelleme: 18:28 - 17/02/2011 Perşembe
Yeni Şafak
'İnli-cinli-şeytanlı filmler' külliyatında çağdaş
'İnli-cinli-şeytanlı filmler' külliyatında çağdaş
alimuratg@yahoo.com

ÂYİN / The Rite

Yapım Yılı ve Ülkesi:
2011, ABD yapımı
Türü ve Süresi:
Dinsel içerikli korku-gerilim / 114 dakika
Gösterim Formatı:
35 mm standart sinema filmi
(35 mm negatif tabanlı görüntüden aktarmayla)
Perdedeki Resim Oranı:
2.35:1 / Geniş Perde
(Panavision anamorfik sistem)
Yönetmen:
Mikael Hafström
Senarist:
(Amerikalı gazeteci-yazar Matt Baglio'nun “The Rite: The Making of a Modern Exorcist” adlı kitabından uyarlamayla)
Michael Petroni
Görüntü Yönetmeni:
Ben Davis
Özgün Müzik Bestecisi:
Alex Heffes
Kurgucu:
David Rosenbloom
Yapım Tasarımcısı:
Andrew Laws
Sanat Yönetmeni:
Stuart Kearns (Süpervizör), Lóránt Jávor
Set Dekoratörü:
Peter Walpole
Kostüm Tasarımcısı:
Carlo Poggioli
Makyaj Tasarımcısı:
Trefor Proud, Iván Pohárnok (Özel Makyaj Efektleri Süpervizörü)
Oyuncular:
Anthony Hopkins (Rahip Lucas Trevant), Colin O'Donoghue (Michael Kovak), Alice Braga (Angeline), Ciarán Hinds (Rahip Xavier), Toby Jones (Rahip Matthew), Rutger Hauer (Istvan Kovak), Marta Gastini (Rosaria), Maria Grazia Cucinotta (Andria Hala), Arianna Veronesi (Francesca), Andrea Calligari (Vincenzo)
İthalatçı Şirket:
Warner Bros.
Dağıtıcı Şirket:
Warner Bros.
İçerik Uyarıları:
Din adamlarının gerçekleştirdiği “insan bedeninden cin çıkarma” âyinlerine özgü ürkütücü görüntüler ve ses efektlerine yer verdiğinden; yanısıra da bu gibi sahnelere zaman zaman cinsel içerikli kaba saba diyaloglar eşlik ettiğinden dolayı, 18 yaşından küçükler için uygun bir yapım değildir.
Ailece izlenebilir mi?
/ HAYIR
Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı:
Yeni Şafak-Sinema Puanı:
* * 1/2

* * *
FİLMİN KONUSU:
Amerikalı ilâhiyat fakültesi öğrencisi
Michael Kovak
, Roma Katolik Kilisesi'nin yüzlerce yıldır uygulamakta olduğu
“saldırgan cinleri, ruhlarını ve bedenlerini esir aldıkları insanların içinden zorla çıkarma”
(exorcism) âyinlerine yoğun bir kuşkuyla yaklaşan, bu gibi ürkütücü vak'aların kökeninde bedensiz varlıklardan ziyade psikiyatrik gerekçeler aranması gerektiğini savunan genç bir rahip adayıdır. Üniversitede sık sık tartıştığı hocaları, bütün o kuşkucu yaklaşımlarına rağmen,
Vatikan
'ın
“cin çıkarma”
törenlerine ilişkin olarak düzenlediği bir meslekî eğitim programına -olup bitenleri kendi gözleriyle görebilmesi için- yine de
Michael
'ı gönderecektir.
Elinde staj belgesi, kafasında da bu konuya yönelik yığınla çekinceyle birlikte
İtalya
'ya hareket eden kahramanımız, başkent
Roma
'da
Vatikan Devleti
'nin özerk topraklarına ulaştığında, doğruca
“cin çıkarma âyinlerinin yaşayan en büyük üstâdı”
olarak kabul edilen tecrübeli rahip
Lucas Trevant
'ın yanına gider.
Ömrü boyunca
“çarpılan insanlar”
üzerinde binlerce kurtarma âyini gerçekleştirmiş olan
Lucas
, yalnızca seans sayısıyla değil, başvurduğu alışılmadık yöntemler nedeniyle de kendi uzmanlık alanında artık yaşayan bir efsaneye dönüşmüştür. İhtiyar rahibin yanına mantık zırhını boydan boya kuşanarak gelen
Michael
, bu görmüş geçirmiş adamın dizinin dibindeyken yaşadığı akıllara durgunluk verici olaylarla birlikte yavaş yavaş çözülmeye başlar. Ustasına eşlik ettiği bazı âyinlerde gerçekleşen normalötesi olaylar, fakülte sıralarında otururken yaptığı psikanalitik açıklamalarla pek de uyuşmamaktadır.
Sonunda, uyumsuz ikilimiz, düzenledikleri seanslardan birinde öylesine sert bir kayaya çarparlar ki tanık oldukları yoğun direniş her ikisinin yerleşik inançlarının da kökten sarsılmasına yol açacaktır. Birlikte el attıkları son vak'ada
Peder Lucas
'ın hayranlık uyandırıcı karizması ve yetenekleri bile tıkanıp kalmıştır. Çünkü, bu kez karşılarında bulunan
“şey”
alelâde bir düşman değildir.

* * *

San Diego-California
doğumlu Amerikalı yazar
Matt Baglio
, 1990'lar boyunca ülkesindeki bazı dergilerde serbest gazeteci pozisyonunda yazıp çizdikten sonra, 2000'lerin başlarında yeni habercilik ilhamları yakalamak üzere çıktığı bir Avrupa gezisinde
İtalya
'nın tarih zengini başkentine vurularak hayatının kalan bölümünü burada geçirmeye karar verdi. İtalyan olan eşiyle de yine
Roma
'da tanışıp evlenen
Baglio
, sonraki yıllarda bu ülkenin köklü kültürel mirasıyla iç içe geçmiş durumdaki
“mafya”
,
“Vatikan'ın idarî yapısı”
,
“olimpiyatlar”
,
“din tarihi”
,
“gizli dinsel tarikatlar”
gibi bir dizi konu başlığında derinleşerek, söz konusu alanlardaki çalışmaları gitgide daha fazla dikkate alınan bir uzmana dönüşecekti.
Halen eşi ve oğluyla birlikte
Roma
'da yaşamayı sürdüren
Baglio
'nun üzerinde yoğunlaştığı en ilginç konulardan biri de
Roma Katolik Kilisesi
'nin neredeyse iki bin yıldır (materyalist kesimlerden gelen bütün eleştirilere rağmen) ödünsüzce uyguladığı
“cin kovma ritüeli”ydi
. Amerikalı yazar, bazı bölümleri güncel ihtiyaçlara göre
Vatikan
yönetimince zaman zaman yenilenen yazılı bir prosedüre sahip
“kötü cinleri vücuttan çıkarma âyinleri”
ni kendisine izin verilen sınırlar içinde gözlemledi, kilisenin bu töreni gerçekleştirme ehliyeti verdiği seçkin rahiplerle tanıştı, tarih boyunca kaydedilmiş önemli vak'aları inceledi ve nihayet toparladığı bütün bu nadide bilgilerin kılavuzluğunda,
2009
yılının başlarında
“Ritüel: Çağdaş Bir Cin Kovucunun Yetiştirilmesi”
(The Rite: The Making of A Modern Exorcist)
adlı inceleme-araştırma kitabını yayımladı. Ele aldığı konuyu -karşıtı ya da taraftarı olmaksızın- olabildiğince objektif bir duruşla,
“sulandırmadan”
irdeleyen üslûbuyla ilâhiyat çevrelerinde büyük saygı uyandıran ve kısa sürede ciddi bir satış rakamına ulaşan kitap, aynı yıl Hollywood yapımcılarının da dikkatini çekecekti.
İşte, İsveçli yönetmen
Mikael Hafström
tarafından gerçekleştirilen
“Âyin”
in olay örgüsü de büyük ölçüde bu araştırmacı gazetecilik eserinin içeriğine dayanıyor. Senaryosu, kitabın yazarı
Baglio
'nun danışmanlığında
Michael Petroni
tarafından kaleme alınan film, vaktiyle izleyici üzerinde travmatik izler bırakmış olan
“Şeytan Kovucu”
(The Exorcist),
“Kötü Ruh”
(Poltergeist),
“Karabasan”
(The Entity),
“Bedensiz Kötülük”
(Evil Dead) gibi çoğu sonradan seriyale dönüşmüş bazı kült yapımların izini sürerek, sinemanın söz konusu tekinsiz arazide açtığı mevzileri şimdilerde bir miktar daha genişletmeyi deniyor.

İNANANLAR İÇİN ÜRKÜTÜCÜ BİR GERÇEK, İNANMAYANLAR İÇİNSE BÜYÜK BİR SAFSATA: CİNLER

“Cin toplumu”
,
Kur'an-ı Kerim
'de varlığı doğrulanan ve kutsal kitabın pek çok bölümünde kendisine sıklıkla atıfta bulunulan bir metafizik gerçeklik olmasına karşın, pozitivizmin yılmaz savunucularıyla iyi geçinecek uysal/zararsız bir din yaklaşımının geçerli kılınmaya çalışıldığı pek çok İslâm ülkesi gibi
Türkiye
'de de seküler sistemin ilâhiyatçılar üzerinde kurduğu yoğun bir baskı söz konusu… Bu yıpratıcı baskı yüzünden de mâlûm konu medyada her gündeme geldiğinde gayet baştan savma bir yaklaşımla ele alınıp, âdeta
utanç duyularak geçiştirilen bir tartışma alanı
olmayı sürdürüyor. Oysa ki tıpkı mikro-evrendeki bakteriyolojik canlı türleri ya da derin denizlerin diplerinde ışığa ve oksijene ihtiyaç duymaksızın yaşayan harikulâde görünümlere sahip yaratıklar gibi,
“cin”
olarak adlandırılan bu varlıklar da akıllı hayatın başka bir boyutta yaşayan canlıları olarak yalnızca İslâm'ın kutsal kitabında değil, gelmiş geçmiş bütün dinsel kaynaklarda gerçekliklerine vurgu yapılan bir tür… Pagan dinlerin şaman rahiplerinden başlayarak, günümüze kadar yeryüzündeki her toplum ve her inanışta, farklı bir dalga boyunu mesken tutmuş bu canlı türüyle kurulan bağlara ilişkin gizemli söylencelere rastlamak mümkün. Bazen planlı, bazen de rasgele kurulan böylesi temaslardan kazanılan en önemli tecrübe ise söz konusu türün mensuplarının kendi içlerinde aynen insanlar gibi
“iyi niyetliler”
ve
“kötü niyetliler”
olarak ayrışması…
Hıristiyanlık
, özellikle de
Vatikan
'ın liderliğindeki
Katolik mezhebi
, binlerce yıllık geleneklerin kendisine kazandırdığı hak ve yetkilerden aldığı cesaretle, din açısından doğruluğu tartışılmaz olan bu bilgiyi insanoğluyla paylaşırken, pek doğaldır ki tartışma özgürlükleri iyiden iyiye kısıtlanmış olan İslâm akademisyenleri kadar ürkek değil…
Papalık makamı
ve ondan doğan emir-komuta zincirine bağlı Hıristiyan ilâhiyatçılar, tıpkı
“zinâ”
,
“kürtaj”
,
“gen mühendisliği”
,
“uyuşturucu”
,
“alkol”
,
“eşcinsellik”
gibi
“çağdaşlık”
ambalajı içinde sevimlileştirilmiş diğer tartışmalı konu başlıklarında görüş beyan ederken ne kadar rahatlarsa,
“cin tacizleriyle mücadele yöntemleri”
ne ilişkin fetva verme noktasında da o denli rahat bir tutum sergiliyorlar. Medyanın diline düştüğünde
Diyanet İşleri Başkanlığı
'na bağlı bir Türk din adamının rahatlıkla hayatını kaydırabilecek olan
“cin kovuculuk”
(exorcism) eğitiminin
Vatikan
'da yüzlerce yıldır hiç bir dış eleştiriye kulak asılmaksızın göstere göstere verilmesi de bu rahatlığın bir diğer kanıtı…
Orta karar korku-gerilim filmleriyle tanıdığımız yönetmen
Hafström
,
“Kuzuların Sessizliği”
nde canlandırdığı
Dr. Hannibal Lecter
karakteriyle sinema tarihinin en unutulmaz cânilerinden birine dönüşen usta aktör
Anthony Hopkins
'in varlığıyla desteklediği bu yeni yapıtında, öyküye görsel açıdan ihtişam kazandıran
Roma
ve
Vatikan
planları eşliğinde, bizleri ayrıntıları yeryüzündeki pek az kişi tarafından bilinen tüyler ürpertici bir
“uzmanlık alanı”
nın püf noktalarıyla tanıştırıyor. Senaryo ciddi bir araştırmacının gözetiminde yazıldığı için, kaynak eserdeki bilgileri dramatize eden olaylar ve diyaloglar da benzer bir ağırbaşlılık içinde ilerlemekte…
Ki, ömrünün son yirmi yılında, bu alana özel olarak eğilmiş ve konuya ilişkin olarak bir düzineden fazla ülkede görüntülü-yazılı haberler hazırlamış kıdemli bir
“gizem araştırmacısı”
olarak, filmin
“cin kovuculuk”
mesleği üzerine izleyiciyle paylaştığı bilgilerin pek çoğunun,
İslâm dininin aynı konudaki önermeleriyle büyük ölçüde uyum sergilediğini de
rahatlıkla söyleyebilirim.
“Âyin”
, bazılarının adlarını yukarıda saydığım kimi ünlü filmlerin fazlaca kurgusal ilerleyen yapılarına karşılık, kendi öyküsüne akademik bir ciddiyet ve din açısından tutarlı bilgiler katması sayesinde, izini sürdüğü sinemasal tür içinde vasat bir örnek olarak kaybolup gitme riskini kolayca atlatıyor. Dahası, izleyiciyi tepeden tırnağa silkelediği bazı zirve bölümlerde, hem biçim hem de içerik itibarıyla türü yenileyen özgün bir örneğe dönüşmeyi başardığı bile söylenebilir.
Farklı boyutların canlıları olan
“cinler”
i yalnızca bir masaldan ibaret olarak görüyorsanız, bu tercihinize söyleyebilecek herhangi bir sözüm yok. O durumda, en fazla heyecan katsayısı yüksek bir dinsel korku-gerilim öyküsü izlemiş olacaksınız. Yok eğer, İngilizce konuşulan ülkelerde
“evil spirits”
(kötücül ruhlar) ifadesiyle -yanlış bir biçimde- tanımlanan bu özel canlı türünün varlığına
“gayba imânın ayrılmaz bir parçası”
olarak inanan taraftaysanız, o durumda
“Âyin”
etkileyici ses ve görüntü efektleriyle sizi koltuğunuzda sık sık hoplatacak bir film olmanın ötesinde, konuya ilişkin mevcut bilgilerinize de değerli katkılar sağlayabilir.
Sonuç olarak,
Hafström-Hopkins
işbirliği, kaynağını dinsel literatürden alan bu tür mistik öykülere meraklı olanların her hâlûkârda kaçırmaması gereken nitelikli bir gösteri vaad ediyor. Ancak, başta çocuklar olmak üzere, böylesi netameli konuların olumsuz ruhsal etkilere yol açabileceği her yaş grubundan hassas izleyiciler uzak tutulmalı…

13 yıl önce